-Şey bundan eminmisin amca? yani bir sorun çıkmaz degilmi.
Amcam zaman büyüsünü yapmak için çemberi çizerken bende son hazırlıklarını yapıyordum.
Bir kaç dakika sonra herşey hazırdı ve ben yirmi gün öncesine giderek bizimkileri uyaracaktım. Arkamdan duyduğum öksürük sesi ile dönünce zamanın geldiğini anladim.
Cemberin ortasında yerimi aldıktan sonra etrafım daki toprakta parçalanma oluşma ya başladı.
Kızıl renkli bir ışıktan sonra kendimi yerde yatarken buldum. Etrafıma baktığımda çorak arazi yerine ağaçları bulunca başardığımı anladım. Yerden hızla kalkarken geç kalmamış olmayı umarak loncama koşmaya başladım.Ormandan çıktıktan sonra şehire vardığın da tuhaf bir şeyler vardı.
Sakura ağaçlarını hiç bir yerde göremiyordum. Yanlış sehiremi gelmiştim yoksa.
Karşım da duran lonca işareti doğruydu ama neden lonca binası küçülmüş. Yoksa ben görevdeyken loncada degisikliklermi yaptılar.
Yanaklarimi sıkarak kendime gelmeye çalışırken içerden gürültüler geliyordu.Derin bir kaç nefes alarak kapıyı sertce açtım.
-Ann....haaa
Bune böyle. Bizimkiler nerde. Oradaki uzun kızıl saçlı kişi erza-basama mı!
Ehhhh Gray-jiisan,Mira-nee
Neler oluyor burada.
-Oi. Sende kimsin. Kafamı bana seslenen kişiye dönünce Gajell-jiisani bana doğru geldiğini gördüm.
Bir adım geri atacaktım ki birine çarparak dengemi kaybettim. Neyseki çarpıtırım kişi kolumdan tutarak düşmemi o an engellemesi işime gelmişti.
-İyimisin ufaklık. Bu ses.. Baba! Kafamı arkama çevirerek babama ve yanında duran annemi gördüm. Onlar çok genctiler.
Olamaz yoksa yirmi gün değilde yıl mı geriye gittim.
Hala kolumu tutan babama ve bana bakan diğer lonca üyelerine dönerken çoktan etrafım da toplanmışlardı.
Şey hiç bir zaman başkalarının yanında ağlamazdım ama şu anda hüngür hüngür ağlıyordum. Hala yanımda duran babama sıkıca sarılarak şu anda benim babamdan genç ve farklı da olsa hala aynı kişiydi.Kendime geldikten sonra sağım da oturan annemin genç hali ve sol tarafımda oturan babamın genç hali ile tüm loncanın gözü üzerimdeydi ve tuhaf bakıyorlardı.
-Tchuyasci neden bize bakıyorlar.
-Bende bilmiyorum Cappy.. cappy? Sol omuzunda oturan ecxeed kardeşimin de peşimden gelmiş olduğunu fark etmemiştim.
Kucağıma uçarak bana kocaman gözleri ile bakan turkuaz renkli kediye şaşkınca bakarken neden artık tüm gözler üstümde olduğunu anlamıştım.Ben şimdi ne yapacaktım. Kesinlikle geri dönemem. Zaman büyüsünde kesinlikle ters giden bir şeyler var ve bunu sadece amcam çözebilir.
- Şey acaba şu an hangi tarih.
-794 xx xx.
Huh olamaz gerçektende yirmi yıl mı geriye gitmişim. Kafamı ellerimin arasına alarak düşüncelere dalmışken kalın bir öksürük sesi ile şu anki usta konuşmaya başladı.
- Söyle bakalım küçük hanım tarihi sormakta ki amacın ne ve sen kimsin.
Derin bir nefes alarak kim olduğumu belli etmeden gerçeğe bağlı kalarak anlatmaya başladım.
-Adım Tsunashi Heartnell.. Neredeyse. Dragnell diyecektim... Şey ben.. benim loncam yokedildi. Devilfire adlı bir kara lonca tarafından ve benden başka kimse de kalmadı. Ben..ben buraya nasıl geldiğimi tam olarak bilmiyorum sadece bu şehire geldiğimde loncayi bulunca buraya koştum. Kucağımda sessizce oturan Cappy bana tuhaf tuhaf bakarken karnındaki elimi biraz fazla sıkmış olmalıyım ki acıyla bağırdı.
-Özür dilerim cappy iyimisin. Bana kocaman gülümsediğinde biraz olsun rahatlamıştım.
-Tsunashi-chan şu kara lonca devilfire ile ilgili biraz daha bilgi verirmisin.
Başımı sallayarak onayladığımda az ilerde bana bakan birinci ustanın astral bedenini gördüm. Gözlerimi ondan kaçırarak bir kaç yıl önce ortaya çıkan lonca ile ilgili bildiğim her şeyi anlattım acaba gelecekteki lonca ile şimdiki lonca aynımıdır ki!
-Tsunashi-chan ailen seni merak etmiştir istersen seni kurtulan varsa ailenin yanına götürebiliriz. Dedi Mira-nee.
-loncamdakiler ve ailem ortadan kayboldular artık loncam yok.Aslında kimse loncanın adını dahi hatırlamıyor. Siz acaba StormRider diye bir lonca bilmiyormusunuz.
Hepsi biraz düşündükten sonra kafalarını itiraz edercesine salladılar.Elbette böyle diyeceklerini biliyordum.
-Bu çok kötü loncanın unutulması şimdi ne yapacaksın. Annem ellerimi tutarak başımı oksuyordu.
Kafama sallayarak omuz silktim.
-Buldum. Neden bize katılmıyorsun, hey ihtiyar olur degilmi hey mira Tsunashiye loncanın dövmesini yap, merak etme o kara loncanın icabına bakıcaz ve ailene olanları bulacağız. Diyerek karşım da dikilen laxus-jiisan bana elini uzattı.
Sanırım amcamı bu zamanda bulana kadar ve loncadakileri geleceğe hazırlamak için birazcık rol yapmam gerekecek.
-FAİRY TAIL'e HOŞGELDİN! Hepsi bağırarak bana kocaman gülümsediler.
-Hey Tsunashi senin büyü gücün ne? Diyerek bana sırıtan babama şaşkınca baktım kahretsin bunu düşünmemiştim. Imm aah....Hah buldum.
-Ben bir yıldız ejder avcısıyım. Birinci nesilim,yani ejder avcısı olarak doğdum..
-Seni bir ejderha büyütmedimi? Dedi wendy-oneesan şaşırarak.
-Hayır ben böyle doğmuşum bir ejder avcısı olarak.
Kendine ilk gelen annem oldu.
-Neyse bu tuhaf ama aç mısın önce biraz bi şeyler ye. Diyerek bana gulumsedikten sonra yanından kalktı geri döndüğünde Önüme konulan et yemeğini yerken ilerde ne tur şeylerin beni beklediğini merak ediyorum doğrusu.
Eh burası Fairy Tail asla başı beladan kurtulmaz.
Ve işte benim hikayem de böylece başlıyor.
Ben Tsunashi Dragnell (Heartnell) geçmişte kaybolan bir Peri Efsanesiyim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri Efsanesi
Ficção GeralAmcam ile görevden dönüşte hiç tahmin bile edemediğimiz bir manzara ile karşılaştık. Magnolia şehri artık yoktu. Evim Ailem Loncam Hepsinin yerinde sadece kül yığınları vardı. Ve... Ben... Tek... Başımaydım... AMA Amcam sayesinde bu korkunç olayın...