Apaçi kabilesi;
Malia'nın çadırında çok fazla tüylü taç, savaş boyası ve savaş baltaları vardı, büyük ihtimalle çadırı büyük olduğu için kabilenin savaş aletlerini kendi çadırında tutuyordu ve ihtiyaç olunca onlara veriyordu.
Malia;
-acıkmış olmalısınız, size hemen yemek getirmelerini söylerim. Yanfa yer misiniz?—Eee yanfa nedir?
Malia;
-içinde domates, meyve, sebze, süt ve biber bulunuyor.—Aa anladım.
Bu aynı bizim tarhana çorbasına benziyor, tabi bir kaç eksik malzemeli olanından.
Büyük dere;
-bence okların ile birlikte biraz atış yapmalısın.—iyi fikir, ama ben ok atmayı bilmiyorum ki.
Büyük dere;
-sorun değil ben sana öğretirim, tabi istersen.—elbette, çok isterim.
Bunu duyunca o kadar sevindim ki
Büyük dere ile konuşurken Malia içeri girdi elinde sıcacık çorbalar vardı, kaşık yoktu, önce büyük derenin nasıl içtiğine baktım, ve kaseyi kafama diktim, tası harikaydı.
Maria;
-çorbayı beğendin mi? Isi—çok beğendim, harika
Maria;
-ah buna sevindim, afiyet olsunYemeğimizi bitirdikten sonra biraz uyumaya karar verdik, gece boyunca büyük dere nöbet tutmuş ve uyumamıştı, elbetteki ben uyumuştum ama üzerimde hala bir yorgunluk vardı,
Kalktığımda güneş neredeyse batmak üzereydi, büyük dere çoktan uyanmış ateşin etrafında arkadaşları ile oturuyordu, bende malia'nın yanına gittim,
Malia;
- A uyanmışsın, tüylü taçlardan yapmak ister misin?—elbette, her zaman o taçlara hayran kalmışımdır.
Malia;
-evet tasarımları güzel olduğu kadar yapımı da bi o kadar zor.—anlıyorum,
Derken içeri bi anda Büyük dere girdi,Büyük dere;
Malia sana önemli bir şey söylemem gerek, ah Isi demek buradaydın.—evet, bir şey mi oldu?
Büyük dere;
-ee yo yok önemli bir şey değil,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhalar Dünyası
FantasyBir gün uyandım ve evimde olmadığımı fark ettim.peki ya ben neredeyim, bu büyük kanatlı uçan yaratıklarda ne!