Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"sana yazan kişiyi buldum leya."
ও
Çantamı alıp koşarak eve gittiğim o iğrenç gün geçeli sadece on sekiz saat falan olmuştu. Ve ben yine kabak gibi sıramda oturarak boş boş tahtaya bakıyordum.
"Leya!"
Berat'ın bana yaklaşmasıyla dudaklarımı araladım. "Ayrılalım Berat."
Duraksadı ve sakince yanıma oturdu. "Neden?"
"Nedeni yok. Sevgili olmadan daha iyiyiz."
"Seni iyi hissettirecek her şeyi yapmaya çalıştım Leya. Neyine yetemedim?" Diye sorduğunda kendimi çok kötü hissetmiştim. Cevap vermeden yere baktığımda, "Çağan'dan hoşlanıyorsun değil mi?" diye sordu.
Göz ucuyla sağıma baktığımda Çağan'ın hiç çekinmeden bize baktığını görmüştüm. "Çağan oğlum dik dik bakmasına gerizekalı mısın sen?" Diye fısıldayan Deniz'i umursamadan omuzlarını silkti.
"Hayır." Diye cevapladım tok bir ses ile.
"Evet hoşlanıyorsun." Dedi sırıtarak. Bakışlarımı ona çevirdim ve sert bir şekilde, "Hayır, hoşlanmıyorum." dedim ellerimi sıraya koyarak.
Sinirle gülerek, sıradan kalkıp gittiğinde derin bir nefes verip zıplayarak sınıfa giren kişiye baktım. "Çağan!"
"Ülkü? Ne işin var burada?"
"Öylesine geldim. Ne yapıyorsun?" Dedi Çağan'ın yanına oturarak.
Çok güzel bir kızdı.
Çağan'ın hoşlanacağı kadar güzel bir kızdı.
"Oturuyorum öylesine. Kahve alalım mı?" Diyen Çağan'a gülümseyerek, "Olur." diye cevap verdi ve birlikte kalkıp sınıftan çıktılar.
Kafamı eğerek ayakkabı bağcıklarımı incelemeye başlamışken omzuma dokunan el ile kafamı kaldırdım.
Tuana..
"Hadi gel hava alalım biraz."
Usulca başımı salladım. Koridor da yürürken elini omzuma koymuştu. "İyi olacaksın Leya." Dediğinde ona bakarken köşeyi dönüyorduk. Bu yüzden önüme bakmamıştım ve birisine attığım omuz ile yere fırlayan meyveli gazozun sıvısının süzüldüğünü görmüştüm.
"Ay pardon."
"Ya. Uf." Diye mırıldandığında gözleri beni buldu. Renkli gözlü, kıvırcık saçlı, bebek yüzlü biriydi. Gözlerini benden ayırıp yanımdaki Tuana'ya çevirdiğinde Tuana gülümsedi. "Özgür!"
"Tuana!"
"Nasılsın görüşmeyeli?" Diye soran Tuana'ya "Gazozumun vefatını görmeden önce iyiydim." dedi karşılık olarak.
Alt tarafı bir gazozdu. Neyini bu kadar büyütüyordu ki?
"Yenisini alabilirim."
"Hayır demem." Dedi gülümseyerek. Tuana'da sırıtarak, "Tamam siz kantine inin, benim Yağız ile bir işim vardı. Kaçmam lazım, öptüm." dedi ve el sallayarak yanımızdan uzaklaştı.
Sessiz adımlarla ilerlerken, "Adın ne?" dediğinde "Leya." diye cevapladım.
"İçten, sadık." Diye mırıldandığında ismimin anlamını söylediği için gülümsedim. "Nereden biliyorsun?"
"Bir yerde okumuştum." Kantine indiğimizde, "Senin de Özgür?" dedim teyit etmek istercesine. Başını salladığında kantine göz gezdirdim.
Ülkü ile bir masada oturmuş, kollarını birleştirmiş ve kaşlarını çatmış bize bakan Çağan ile göz göze gelmiştim. Kafamı çevirerek, "Gazozun neyliydi?" diye sordum kantin sırasına girerken.
"Salla gitsin. Ben ısmarlıyorum."
"Gazozunu döken benim, senin ısmarlaman çok saçma." Dediğimde, "Bana arkadaşlık ettiğin için ısmarlamak istemiştim." diye cevap verdiğinde "Bir sonrakine sen ısmarlarsın bu sefer benden olsun." dediğimde başını salladı.
Orman meyveli iki gazoz isteyip parayı uzattıktan sonra Çağanların yan masaya geçmiştik ve ben karşımda oturan Çağan ile göz göze gelip duruyordum. Bir süre birbirimize baktıktan sonra bunun Özgür'e saygısızlık olacağını düşünerek ona döndüm.
"Ee Özgür, sen hangi sınıftasın?"
"Tuana'nın yan sınıfı." Diye cevapladığında, "Bende Tuana ile aynı sınıftayım." dedim gazozun pipetini dudaklarıma değdirerek.
"Tuana ile sınıf arkadaşısın demek." Dediğinde gazoz içmeyi bırakmak istemediğim için başımı sallamakla yetindim. Ardından "Sen Tuana'yı nereden tanıyorsun?" dediğimde gülümseyerek, "Ortaokuldan tanıyorum." diye cevapladı.
Aniden, "Saçlarının kıvırcığı çok güzel." dediğimde gülümsedi. Bunu duymuş olan Çağan saçlarını ellemeye başladığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Okulda neler yapıyorsun?"
"Hiçbir şey. Ya sen?"
"Basket oynuyorum. Hatta bugün son ders sınıflar arası turnuva var. Gelir misin?" Bir süre düşündükten sonra kafamın dağılacağını varsayarak kabul etmiştim. "Süper."
Zil çaldığında herkes kantinden çıkmaya çalıştığı için yığılma olmuştu. Birilerini ittirirken arkamdan, "Birisini kovuyoruz, diğeri geliyor anasını satayım." sesini duyduğumda hemen kim olduğunu anlamıştım.
"Neyse ki umursamadığın için bu senin sorunun değil." Dedim arkamı dönerek. "Önüne bak ezmesinler." Dediğinde "Hadi ya!" diye bağırıp aradan bir yerden sıyrılarak sınıfa doğru ilerlemeye başlamıştım. Özgür ile vedalaşırken Çağan'da Ülkü'yü, Özgür'ün sınıfına bıraktı. Demek ki aynı sınıftalardı.
Ardından bana bakarak ellerini çırpıp, "Zil çaldı! Herkes sınıfa!" diye bağırdığında bende Özgür'e el sallayarak sınıfa girdim.
Sırama oturduktan sonra arkamdan Çağan da sınıfa girip yerine geçti. Ellerimi yanaklarıma koymuş otururken, Berat'ın hışımla sınıfa girerek bana doğru gelmesi ile kaşlarımı çattım.
"Sana yazan kişiyi buldum Leya."
ও
kisa bir bolum muydu bilmiyorum ama canim ozgur ve ulku'yu katmak istedi. bunun da nedenini bilmiyorum.🤨🤔
guzel gidip gitmedigi hakkinda cevap alamazsam yeni bolum yazmayi dusunmuyorum 😊😇🥰