mesafe

7.5K 322 105
                                    


☆☆☆

Ceyhun Abi'ye kısa bir selam verip her zamanki masaya geçtiğimde biraz telefonla oyalanmaya başladım.

Barış'la görüşmeyeli uzun süre olmuştu. Her aradığımda antrenmanını bahane ediyordu fakat benim kırıldığım şey bana zaman ayırmayıp o kıza ayırmasıydı.

Sonunda bir buluşma teklifi ondan geldiğinde hem içimdekileri söylemek için, hemde onu özlediğim için kabul etmiştim.

Gözlerimde bir el hissetmemle yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu.

Kokusundanda anladığım üzere Barış sonunda gelmişti.

"Bu kadar erken beklemiyordum."

"Kusura bakma bücür, antrenman son anda uzadığı için geç kaldım."

Mesaj atabilirdi ama Barış artık böyle incelikleri pek düşünmediği için birşey demedim.

"Sonunda bana vakit ayırabildin."

"Antranmanlar yoğun,"

Her zamanki gibi aynı şeyler. Lafını bölerek ben devam ettim.

"Antrenmanlar yoğun geçiyor, uzuyor, bitmiyor. Hep öyle oluyor zaten. Ada'ya vakit ayırıyorsun bana gelince bir sürü bahane. Görüşmek istemiyorsan, istemiyorum de."

Seven sevdiğine vakit ayırmaz yaratırdı. Ada'ya vakit yaratıyordu, hiçbir zamanda ona böyle konularda karşı çıkmamıştım zaten.

Tek istediğim şey o vakitten birazda bana ayırmasıydı.

"Haklısın."

Başını eğerek konuştuğunda sinirlerim azalmıyor aksine daha çok artıyordu.

Bu sinirim sadece Barış'a değer verdiğim içindi.

Kaç yıllık yakın arkadaşımdı ve gözümde gerçekten büyük bir değeri vardı.

Sadece eskisi gibi olmadığımız için üzülüyordum ve ona kırılıyordum.

"Haklıyım tabikide. Senden tek istediğim bana zaman ayırman. Onu da geçtim arayıp bir sorsan, arada yazsan mesela. Sen hâlâ yakın arkadaş olduğumuzu düşünüyor musun bilmiyorum ama ben düşünmüyorum."

Kafasını kaldırıp bana 'ciddi misin' bakışları atarken ciddi olduğumu yüz ifademle yeterince belirtmiştim.

"Ciddi misin Beste? Sen benim kaç yıldır bu kadar değer verdiğim tek insansın."

"Belli oluyor."

Üzgün bakışlar atması artık umurumda değildi. İnsan sevgisi kadar kırılır, üzülürdü. Bu sefer gerçekten kırılmıştım.

"Barış bilmiyorum ama birşeylerin farkına var. Görüşürüz, zaman ayırırsan tabi."

Çantamı alıp Ceyhun Abi'ye başımla veda ettikten sonra arabama doğru yönelmiştim.

Arkadan gelip bir anda arabama atlayan Barış'a sert bakışlar atmamla önüne dönüp kemerini taktı.

"Beste ben gerçekten çok özür dilerim. Sen benim bu hayattaki en değerlimsin."

Barış'a bakmadan güneş gözlüklerimi taktığımda arabayı çalıştırmıştım.

"Tabi Barış."

"Gerçekten inanmıyor musun?"

Derin bir nefes alıp arabayı durduğumda ona döndüm.

"Gerçekten kırıldım."

"Çok özür dilerim. Bundan sonraki tüm boş zamanlarım seninle olacak."

"Ben senden bunu istemiyorum ki. Arayıp sorsan bile yeterdi diyorum. Özel hayatın var, sevgilin var. Güzel şeyler onlara vakit tabiki ayıracaksın."

Yüzü bir anda düşerken sıkıntılı bir nefes verdi.

"Ada falan yok hayatımda."

Anlamayan bakışlarla ona bakmıştım. Bunu bile bana anlatmamıştı.

"Ne zaman birbirimizden birşey saklayacak kadar uzak olduk?"

Sıkıntılı bir nefes verdiğinde hâlâ bir açıklama bekliyordum.

"Ada bir süre seninle konuşmamı istemedi,"

"Bunun için mi konuşmuyordun benimle?"

Yavaş yavaş gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum.

"Bugün o yüzden ayrıldık Beste. Konuşmamı istemiyorsan siktir git dedim."

"Tam bir ay benimle onun için mi konuşmadın diye soruyorum Barış, soruma cevap alamadım?"

"Onun yüzünden değildi."

"Ne yüzündendi?"

Sesim biraz yükseldiğinde arabayı tekrar çalıştırmıştım.

Hâlâ birşeyler anlatmaya devam ediyordu fakat benim aklım sadece cevap alamadığım sorudaydı.

"Geldik Barış, buyur."

Evinin önünde durup el frenini çektiğimde onun yüzüne bakmadan inmesini bekliyordum.

"Gerçekten mi Beste? Dinlemeyecek misin?"

"Bence şuan konuşmayalım Barış. Sen alışıksın zaten uzun süre konuşmamaya."

Uzun bir süre gözleri üzerimde gezindi. Bunu mu hak ediyoruz der gibiydi bakışları.

Sen böyle davranıyorsun bunu hak ediyorduk Barış Alper.

☆☆☆

𝘭𝘪𝘴𝘦𝘭𝘪𝘮 - Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin