Umarım bu bölümü de beğenirsiniz :) İyi okumalar dilerimm ✨
Şirkete geldiğimizde eğer tek kişi değilsek herkesin gözü önünde kapıdan geçerek en üst kata çıkmıyorduk. Genellikle şirketin otoparkında ki asansörü kullanabiliyorduk, o asansör sadece bize özeldi ama herkes önemli ''çalışanlar'' için olduğunu sanırdı.
Şirkete gitmeden, otoparkına gittik araçlarımızı park ettik ve asansörün oraya doğru yürümeye başladık. Önce Melih sonra Ceylin ardından Eylül girdi. Son olarakta Araz kibarlık yaparak nazikçe eliyle kapıyı gösterdi ve benden sonra girdi. 21. kata çıktık. Odaya girdiğimizde baş yönetici Levent Bey, masasında oturmuş dışarıyı izliyordu, girmemizle beraber arkasını döndü ve bizi selamladı. Hepimize oturmamız için işaret etti.
''Bugün burada toplanmamızın sebebi yeni bir görev ama öncelikle, -Bunu derken Ceylin'e doğru döndü.- Ceylin yeni görevin ve şirketin konusunda başarılar diliyorum. Geri döneceksin fakat bu uzun süreli olacak, belki de orayı daha çok sevip orada kalacaksın.'' Evet, tahmin ettiğiniz üzere İstanbul'da da bir şirket vardı. Türkiye'de toplam 2 şirket bulunuyordu, ilki İzmir'de kurulmuş ikincisi de İstanbul'da. İki şirketinde farklı yöneticileri var ama ikisini de bizim baş yöneticimiz yönetiyor. Oradaki sadece bir rehber.
Ceylin başını sallayarak ''Teşekkür ederim Levent Bey. Dediğiniz gibi belki de orada kalacağım ama yine de benim için bir şey değişmeyecek. Yine devlet için hizmet edeceğim.'' dedi ve gülümsedi. Biz Devlet için çalışıyorduk, suçlu olan ama suçluluğu kanıtlanamayan insanların suçlarını ortaya çıkartmaya çalışıyor ya da direkt öldürüyorduk.
Herkes Baş Yöneticiye gözlerini çevirerek ''Görev nedir?'' dermiş gibi bakış atıyorlardı. ''Bugün ki görevlendireceğim kişiler hepiniz değilsiniz, bu sefer daha titiz bir iş için çalışacağımız için hepinizi görevlendiremedim. Sadece Duru ve Araz bu görevde olacak. Sizleri başka bir görev için görevlendireceğim.'' Melih'in yüzündeki ifade hayal kırıklığına uğradığını gösteriyordu.
Uzun zamandır görev yapmıyordu. Bu onu ciddi manada üzmüştü ama burada kimse baş yöneticiye karşı çıkamaz, çünkü bütün her şey onların elinin altında her şeyi onlar planlıyordu.
''Bu gizli görev için Araz ve Duru ile yalnız başıma konuşmalıyım arkadaşlar.'' ciddi bir ses tonu hakimdi. Melih , Ceylin ve Eylül aynı anda ayaklandılar. Ceylin ayaklandığı gibi bende ayaklandım çünkü ona veda edemeden gitmesine izin veremezdim.
Sırıtarak ''Seni seviyoruz, kendine dikkat et.'' diyebildim. Ceylin sırasıyla herkesle vedalaştıktan sonra Melih ve Eylülle birlikte odadan çıktılar. Geriye ben ve Araz kalmıştık. Açıkçası ilk defa bu kadar çok merak ediyordum çünkü hiç böyle olmamıştı. Araz ve ben. İkimiz farklı insanlardık, ben çok daha iyi gözlem yapar o da çok daha iyi role girebilirdi. Baş Yönetici aklımdakileri okur gibi beni cevaplayıverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıvılcım
Teen FictionYaratılış amacım buydu, bu zamana kadar hep ajan ve katillik için eğitim almıştım. Her zaman insanları öğrenmiştim şimdi ise sıra bendeydi, benden gizlenen hayatımı öğrenip kontrolü elime alacaktım.