Giriş

21 4 6
                                    

Kendi mahkememde haklı çıkmam istemiştim. Her şeyi kafamda tekrar tartmak...

  Ölmüş bir şeye umut bağlayamazdınız. Sanki hiç yokmuş gibi gelirdi, bir şeyler olmamış gibi. Anılar bir yerden sonra yansımalara dönerdi çünkü.

  Kafamdaki soğuk namluya yaslandım. "Neyi bekliyorsun?"

  "Kurtulmanı istemediğim dünya var.

  Bir kurtuluş olmadığını biliyordum fakat onlarla kalmak yeterince ızdırap doluydu. Sahi, hatırlıyor muydum ki ızdırap neydi?

  Gülerek hırçın dalgaları izlemeye devam ettim.

  "Buradaki görevin bitti," dedi tehdit kokan sesi. "Kaçma sırası."

  Hiçbir zaman kaçmamıştım aksine yanlarındaydım. Düşmanı iki elinle kucaklarsan sana silah doğrultamaz. Bıçağını saplayacağını düşünmemiştim. Hepsinden öte bunların yanı başımda biteceğini hiç düşünmemiştim.

  Sahi, niye düşünmemiştim? Zaten hep yanı başımda değil miydi? Neden güvenmek istemiştim?

  Kendimi bir dünyaya ait hissetmiştim. Yalan bir yere, kendi kurduğum bu ütopyada yaşamıştım.

  Eğer bu yaşamsa, değildi. Acıysa asla değildi. Tarifi olmayan bir sancıydı. Adı olması gereken başka bir duyguydu. Kalbimi paramparça ediyor ve üstünde yürüyordum. Parçalanmış camlar arasında koşuyordum her yerim kanıyordu. Saplanmış bıçak içerde döndürülüyordu.

  Nefes almak için dışarı koşuyor fakat havasızlıkla çarpılıyordum.

  Sırtıma esen sert bir rüzgar odağımı kaybettirdi. Kafamdaki soğuk namluyu hissedemiyordum şimdi. Etrafıma bakındım. Biraz ilerideki arabamdan başka hiçbir şey yoktu. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm. Sanrı, diye geçirdim içimden. İlaçların yan etkisi, küçük bir rüya...

  Tekrar yanıyordu işte canım, boş kaldığım her saniye mahvediyordu düşüncelerim beni.

  Bir silah patladı başımın döndüğünü ve dalga seslerini hissettim. "Gidiyorsun!" dedi aynı ses. "Hemen şimdi." hemen yanımdaydı gölgesi, arabasının güçlü motorunu duyuyordum.

  Ayağa kalktım, kendimi kontrol edemiyordum düşüncelerimden bağımsızdım. Zorlaştırmaya gerek yok, dedim içimden. Şansın varken dene.

  Arabaya yürümek istedim eğer hala orada olsaydı. Eve gitmeliydim, dinlenmeli ve kendimi kontrol alanında tutmalıydım. Gözlerimi sımsıkı yumup geri açtım. Tekrardan  sadece kendi arabam vardı.

  Başım dönüyordu, ayaklarım adeta birbirine dolanıyordu. Bir gülme sesi doldurdu kafamın içini. "Bitti." dedi net bir şekilde.

  Ya da yeni başlıyordu.

  Geriye doğru yalpaladım. Ayağımın altındaki toprak kendini çoktan bırakmıştı, soğuk bir andı. Şimdi üstümde mavi gökyüzü vardı.

  Gerçekten bu kadar mıydı? Bu kadar mıydı son? Geride kalanlara ne oluyordu? Daha merak dolusu ise giden nasıl oluyordu?

  Planların ve yarının hiçbir önemi yoktu. Geçmiş ve bugün.

  Dün ve bugün.

  Son, şu an.

  Bu senaryoyu tatmıştım, acı doluydu izlemesi.
  Sıra benimdi.

  Üşümemi almak istercesine bir kez daha üstümü örttü dalgalar.

  Soğuk, sıcak, mavilik, karanlık, sanrı, sancı...

  Söylemek istediklerim içimi doldurmuştu, sanırım bu onları da alacaktı.

  Ve sen duymasan da ben vedami ettim. Eklemek isterim ki lütfen beni affet.

  Ve sen duyamasan da bir söz verdim. Sana, bize, kendime... Dönecektim. Bir gün özgürlüğümü alıp geri gelecektim.

Özgürlüğümü Alıp Geleceğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin