{4}

69 12 4
                                    

Köydeyim aaa o yüzden geç geliyo bölümler üzgünüm . Sen git o kadar bölüm yaz silinsin. Aferim banaa

Yoongi

Babamın seslenişi ile uyandım. Hafta içi olduğu için okul vardı malesef. Sabahın köründe kalkıyorduk. Gerçi birşey fark etmiyo benim için okula gidince tekrar yatıyordum.

Aşağı kahvaltı masasına indim. Babam her zamanki gibi gazetesini okuyordu. Masaya oturmadan elime ufak bir sandaviç vari birşey alıp evden çıktım.

Motoruma atlayarak okula sürmeye başladım. Okul o kadar da uzak değildi. En fazla 15 dakikaya ordaydım.

Bahçe kapısına yaklaştığımda bizimkileri gördüm. Kenardaki çardakta oturuyorlardı. Yanlarına adımladım.

"Oo günaydın kedişim." Diyerek üstüme atlayan bir taehyungla yere düşme tehlikesi geçirdim. Ona ters ters bakmaya başladım.

"Yoon öyle bakma. Yanaklarını sıkasım geliyo. Çok tatlısın. 

Yanaklarıma uzanmaya kalkınca kendimi geri çektim. Ne kadar kaçsamda yanaklarımı yine sıkmayı başardı tabii.

Biz boğuşurken Jimin koşarak yanımıza geldi. Kesin dedikodu vardı. Heycanlıydı. Onun sayesinde bizde heycanlanmıştık. Biraz nefeslendikten sonra konuşmaya başladı.

"Bayan kim artık dersimize girmiycekmiş." Dedi. Bayan Kim yaşlı bir kadındı emekli olmasına çok az kalmıştı. Aynı zamanda aksiydi. Resim öğretmeniydi fakat herşeye çok düs bakardı. Hayal gücünü çalıştırmayı sevmezdi.

Sınıf olarak bizde onu sevmezdik zaten. En sevmediği öğrenci de bendim. Çünkü ben çizdiğim resime hayal gücünü katmazsam hoşuma gitmezdi. Çizdiğim her tabloda benim iç dünyamdan izler bulabirdiniz.

Bir tek Bayan Kim'e verdiğim ödevler düzdü. Duygusuz. Kendimden birşeyler katmazdım. Oda zaten bunu isterdi. Ödevlerde dikkat ettiği en önemli şey Perspektifti. Ona dikkat edersen geçer not alabilirdin.

Jimin telefonundan birşeyler açtı ve bize döndürdü. Genç bur adam vardı. Anlamayarak yüzüne baktım.

"Yeni resimcimiz hayırlı olsun. Ay yoksa kocam mı demeliyim." Dedi. Eliyle ağzını kaptarak. Bu adama dikkatli baktığımda içimde garip duygular oluştu. Sanki onun adına üzülüyor gibiydim. Neden üzüldüğümü de bilmiyordum. Sadece biran öyle hissetmiştim.
 

Jimin'e fotoğrafı nerden bulduğunu sorucaktım ki aklıma müdürün oğlu olduğu geldi. Şanslı biriydi. Disiplin almazdı. Okula giren çıkandan haberi olurdu.

Zil çaldığında sınıfa doğru yol aldık. Sırama oturduğumda Tae de hemen yanıma kuruldu. Cam kenarında oturuyordum. Sıram biraz arkalardaydı. Göze batmazdım çoğunlukla.
.
.
.
Birkaç dersten sonra sonunda öğle arasındaydık. Bizimkilerle aşağı kantine iniyorduk. İnmeden Jimin'i alması için Tae'yi gönderdim. Bende gidip sıra kapıcaktım. Hızlı hızlı ilerlerken bir yandan da telefona bakıyordum.

Biranda kafamı kaldıramadan kendimi yerde buldum. Popo üstü düşmüştüm ama çok acımıştı. Kafamı sinirle kaldırıp kim olduğuna baktığımda şaşırdım.

Jimin'in bugün gösterdiği hocaydı. Elindeki kagıtlar dağılmıştı. İçinde bir sürü değişik çizim vardı.

"Saçlar yakışmış Min Yoongi."

"Teşekkürler efendim. Peki beni nerden tanıyorsunuz." Dedim. Fakat duymamış gibi yapıp cevap vermedi. Aşağı eğilip kağıtları toplamaya başladı. Bende ona yardım ettim. Ederken bir çizim dikkatimi çekti. Değişik bir havası vardı. Sanki beni içine çekiyordu.

Bu çizimi gerçekten beğenmiştim. Sanki daha önce görmüş gibiydim. Ama görsem unutmazdım. Bende aynısını yapmaya çabalardım. Ben çizime dalmışken birden elimden çekildi.

"İnsanların özellerini hep karıştırır mısın?" Dedi imayla. Toparlanıp cevapladım.

"Yok hocam beni yanlış anladınız. Sadece dikkatimi çekti. Özel olduğunu bilseydim bakmazdım." Dedim.

Birşey demeden yanımdan geçti. İçimden götüme bak demek geçsede saygımı bozmadım. Bozamadım daha doğrusu. Bir yanım onun adına sürekli üzülüyordu. Nedenini asla bilmiyordum.

Araştırcaktım. Bu adamda kesin birşey vardı. Ve ben onu bulucaktım. Ona bakınca heycanlanıyordum. Nedensiz bir şekilde. Kehribar irisleri farklı geliyor bana.

Sonraki Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin