sabaha kadar çok az uyuyabilmiştim başım ağrıyordu ve gözlerim hafif şişmişti
yüzümü yıkadım saçlarımı taradım ve şekil verdim cübbemi giyinip Pansy'nin odasına gittim "Gelebilir miyim?" "Gel." içeriye girdim saçlarını yaptıktan sonra çıktık "Laura, bir şey mi oldu?" dün gece aklıma geldi 'babanın seni neden sevmediği belli!' 'senin gibi bir oğlum olsa bende sevmezdim.' 'iğrenç bir insansın!' acaba çok mu üzerine gitmiştim bunun bin kat kötüsü lafları bana çok kez söylemişti söylediklerimden pişman olmamam gerekirdi ama söylediğim kişi Draco Malfoy bile olsa üzülüyordum "Hey, Laura sana diyorum." "Hı, iyiyim sadece yorgunum." "İyi olduğundan emin misin?" "Evet eminim." "Peki." birlikte büyük salona indik gözüme ilk çarpan kişi Malfoy oldu durgun görünüyordu
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ve sanırım burnunu saklamaya çalışıyordu dikkatlice baktım ve burnu morarmıştı bunun benim attığım yumruktan sonra olduğuna emindim "Draco'nun burnuna ne olmuş öyle?" "Hiçbir fikrim yok." benden tarafa döndüğünde diğer tarafa döndüm Hermione tek başına oturuyordu "Sen otur ben geliyorum." "Peki." Hermione'nin yanına gittim dün gece olanları anlatmayacaktım ama ara vermek istediğimi söyleyecektim "Günaydın Herm." kafasını kitaptan kaldırdı ve cevap verdi "Günaydın." "Sana söylemem gereken bir şey var." "Benimde." "İlk sen söyle." "Planı biraz daha hızlandıramaz mısın?" "Hermione aslında ben-" "Biliyorum çok zor ama, Harry'nin yara izi eskisinden daha sık ağrımaya başladı." "Tamam, hızlanmaya çalışacağım." yanından ayrıldım söyleyememiştim dün geceki olaydan sonra işler daha da zorlaşacaktı her zamanki gibi batırmıştım Pansy'nin yanına gittim kahvaltıdan sonra derse gittik dersimiz biçim değiştirmeydi "Herkese günaydın." profesör Mcgonagall sınıfa göz gezdirdi "Bay Malfoy burnunuz, burnunuza ne oldu?" "Önemli bir şey yok profesör, sadece kapıya çarptım." dedi imalı imalı bana bakarak gözlerimi devirip önüme döndüm "Anladım, şimdi derse dönebiliriz." dersin yarısına gelmiştik sınıfa göz gezdirirken bakışlarım Malfoy'u buldu defterini karalıyordu keyifsiz gibiydi bunlar benim yüzümden mi olmuştu? Yoksa başka bir olaydan dolayı mı olmuştu? Bilmiyorum. bir yanım üzülüyor, bir yanım oh olsun diyordu. bir süre yan profilini inceledim, kusursuzdu. buz mavisi gözleri beni bulduğunda bir süre birbirimize baktık. ilk kez gözlerinin içine uzunca bakmıştım, sadece bakıyordu gözlerinde ki hiçbir duyguyu göremiyordum, görebildiğim tek şey yorgunluktu. dersten sonra Pansy Blaise ile gitti bende Harry'lerin yanına gittim. * derslerden sonra öğle yemeği için büyük salona gittik. hızla yemeğimi yedim ve odama çıktım. bugün öğleden sonra dersim yoktu, biraz kestirmek için koltuğa uzandım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
-ölüm yiyenlerle savaşıyorduk ve Bellatrix Lestrange'in bana attığı lanetle babam beni itekledi ve lanet babama çarptı, öldüren laneti atmıştı. Yüzümdeki gülümseme silinip gitti. "Baba?" babamın bedeni sisin içinde yukarı doğru süzülürken bana son kez gülümsedi "Baba. Hayır, baba lütfen! HAYIIR!"-
"Hayır, lütfen baba gitme. BABA!" korkuyla yerimden sıçradım, çok terlemiştim. yine aynı kabusu görmüştüm, babam öldüğünden beri aynı şeyleri görüyordum. Hogwarts'a geldiğimizden beri görmemiştim. yattığım yerden kalktım ve banyoya gittim, elimi yüzümü yıkadım ve kuruladım. üzerime gri boğazlı kazağımı, altıma siyah pantolonumu, ceket olarak da kahverengi ceketimi giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
temsili
hava soğuktu, kimseye görünmeden Hogwarts'ın dışına çıktım. 5. sınıfta babama mektup yazmak için gittiğim bir uçurum vardı aşağıdan kara göl görünüyordu. yine oraya gittim, gökyüzüne baktım. "Bugün yine rüyamda seni gördüm. Seni özledim baba, çok özledim." her kelimemde gözlerim daha çok doluyordu. "Seni daha yeni kazanmışken neden gittin?" artık gözyaşlarımı tutmuyordum. "Ama ben senin intikamını alacağım, ucunda ölüm olsa bile. Sakın bana kızma." temiz havayı içime çektim, hava daha çok soğuyordu. yaklaşık 20 dakikadır buradaydım, gözyaşlarımı sildim ve gitmek için hazırlandım. arkamı döndüm ve karşımda duran kişiyi görmemle durdum. Malfoy neredeyse 5 adım ötemde duruyordu, ben ona dönünce ellerini cebinden çıkardı. şaşkın ve soran gözlerle bakıyordum, konuşmaya başladı. "Buranın varlığını bir tek ben biliyorum sanıyordum." dedi ve utangaçça gülümsedi. yüzümdeki ciddi ifadeyi bozmadan cevap verdim. "Her neyse, zaten gidiyordum." yürümeye başladım yanından geçerken kolumdan tuttu "Dur bir dakika, konuşmamız gerek." kolumu çektim ve beni bırakmasını sağladım "Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok, Malfoy. Sakın bir daha bana dokunma!" iki adım attım "Suratımı mahvedip hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaksın?" "Bence o yumruğu hak etmiştin sen!" döndüm ve yoluma devam ettim "İnsan gibi konuşabilirdik ama yetimhanede büyümüş biri insanlıktan ne anlar değil mi Black? Sana katlanabileceğimi sandım ama öz annenin bile sana katlanamayıp kaçtığını unutmuşum!" olduğum yerde kalakaldım gözlerim doluyordu, sinirlerime hakim olamıyordum cidden insanların zayıf noktalarıyla oynamak bu kadar kolay mıydı? ona bu duyguyu büyük bir zevkle tattıracaktım. "En azından beni seven bir babam vardı, benimle gurur duyan ama ne yazık ki senin baban öyle değil. Daha kendi kararlarını bile veremiyorsun! O yanındaki arkadaşların, peşindeki kızlar neden peşindeler düşündün mü? Paran ve soyadın için paran ve soyadın olmadan bir hiçsin sen!" yüzündeki hayal kırıklığını görmek beni daha da tatmin ediyordu "Neredeyse dün gece söylediklerimden pişman olacaktım şimdi düşündüm de söylediklerimin hepsini hak ediyormuşsun." döndüm ve hiç arkama bakmadan Hogwarts'a döndüm kimseye görünmeden odama çıktım banyoya girdim ve sıcak suyu açtım, kıyafetlerimle birlikte yere oturdum yine her şeyi mahvetmiştim, her zaman olduğu gibi . acaba babam azkabana atılmasaydı, o kadın beni terk etmeseydi babam o gün yine ölür müydü? O gün babam yerine ben ölseydim, her şey daha iyi olur muydu? Her şeyi berbat etmekten bıkmıştım. yarından itibaren her şeyi toparlamam gerekiyordu, sanırım bu son şansımdı...
ne zamandır bölüm yazamamıştım. şarkı alakasız olmuş olabilir. bölümle ilgili düşünceleriniz neler? 748 kelime...