"Abi bu pasta çok güzel anasını satayım." Üçüncü dilimi versek yerdi fakat ne yazık ki üçüncü dilimimiz yoktu.
Herkesin bir, Soobin'in iki dilim yediği tatlı, Beomgyu tarafından paketlenip arkadaşlarıma götürmem adına bana teslim edilmişti. Görevimi tamamlamıştım, kek bitmişti ve çocuklar elbette birer öküz gibi yemişti.
"Hangi arkadaşım yaptı demiştin?"
Taehyun kartlarını karıştırırken göz ucuyla beni süzdü. "Demedi kanka, o kısım sır."
"Flörtün falan mı var?" Huening sorarken Taehyun'un yatağında yayık vaziyetteydi ve sanırım altında kalmış havlumsu şey Taehyun'un bornozuydu, pislik herifin odası hep dağınık ve çöp dolu olurdu.
Yatakta kıpırdanıp tavanı izlemeye başladı. "Kadınlar böyle lezzetli şeyleri aşık olunca yapıyor."
"Aşk meşk işi harbiden değil oğlum." Sırtım pencerenin dibindeki duvara yaslı, zeminde oturuyordum.
Odanın içerisine kısa süre önce açık pencereden kocaman bir sinek girmişti, oradan oraya uçarken çıkardığı vızıltı yetmezmiş gibi bir de aynaya dolaba ne sikime rastlarsa çarpıp kütleli gövdesinin yankısını duymama neden oluyordu.
"Hay kafayı yiyeceğim şimdi." Beynimde yersiz sinirimden damar falan çatladı çatlayacakken ayağa fırladım. "Sinek ilacı var mı lan?!"
"Kanka kokutma şimdi onu, ben havluyla indiririm elemanı." Huening altındaki bornozu çekip koca gövdesiyle parke zemine ayak basarken mesleği buymuş gibi görünüyordu. Sineğin üzerine biraz adımlayıp, onu ilk vuruşuyla yere yapıştırmıştı ancak tatmin olmuş hissetmemiştim.
"Zehirleseydim ben onu, boğsaydım, anasını sikseydim."
"Sineğin annesini mi kanka?"
"He amına."
"Tamam kanka."
Taehyun'un komodininin üzerine eşek heriflerce bırakılmış iki sigara paketinden keyfime uygun olanı seçip, içinden bir dalı dudaklarımın arasına kıstırdıktan sonra tekrarladığım için sesim mıy mıy duyulmuştu. "He amına."
Çakmağın gazı mı bitmişti neydi, yatağa doğru fırlattım. "Yakmıyor bu."
"Bunu al." Huening'in bittikçe doldurduğu kıymetli çakmağı Viking'liydi, çizgi film olan Viking'li.
"Eyvallah."
Tütünümü tutuşturduktan sonra eski yerim olan pencere dibine kurulmaya geri döndüm. Çakmağını iade ettiğim şahıs da hemen önüme kurulma kararı almış gibiydi.
"Ben bir kitaba başladım dedim ya." Viking'li çakmağıyla kendine bir sigara yaktı. Artık zeminde iki kişiydik, Soobin Taehyun'un bilgisayarlarından biriyle oyun oynuyor, Taehyun kartlarını elinden bırakmıyor ancak dikkatini de bizden ayırmıyordu, başından beri en sessiz ve en iyi dinleyici olanımız Taehyun'du.
"İşte insanlar geçmiş nedenlerin güdümünde değildir, kendi belirledikleri hedeflere doğru ilerlerler falan, travmayı reddediyor kitap, yani önce Adler reddetmiş de işte kitap bayağı mala anlatır gibi tane tane.."
Sigarasından büyük bir nefes çektiğinde kağıdın yanışının çıtırtısını duyabilmiştim, ortadaki küllüğe eğilip külümü silkeledim. "E devamı yok mu?"
"Sence Adler mi Freud mu?"
"Freud olsa olsa edebiyatçı olur, kıyak adam ama insan beynini anlamak için fazla dramatik, yazdıklarının yüzde doksanı şiir bana kalırsa."