Gözümü açtığımda laboratuvara dönüştürülmüş bir odanın içindeydim. Kendime gelmeye başlarken etrafa göz gezdirdim.
Tahmin ettiğm gibi sadece üç kişi değillerdi. Jisung'un dışında altı kişi daha vardı. Ensemdeki ve bileklerimdeki acı sayesinde kendime gelirken bileklerimdeki ipleri fark ettim.
Kollarımı kendime doğru çekerek ipten kurtulmaya çalışırken Jisung'un sert bir yüz ifadesi ile bana doğru yürüdüğünü gördüm.
Yaptığım şey yüzünden sinirli olduğu her halinden belli oluyordu. Birkaç adım sonra tamamen yanıma varmıştı. İlk önce beni tamamen süzmüş sonrasında da sessizliği bozup konuşmaya başlamıştı
"Sonunda uyanabildin biraz daha baygın kalsaydın seni aşk öpücüğü ile uyandırmayı düşünüyordum."
Jisung kendi espirisine gülerken bense sadece ona iğrenerek bakıyordum. Bu adam gerçekten kaçıktı.
"Çöz beni Jisung." Sesimi sakin tutmak çok zordu ama bunun bana faydası dokunmazdı. Hatta ters tepip başka bir şey yapması için tetikleyebilirdi.
Jisung parmağını kaşlarımın ortasına götürüp çatılmış kaşlarımı yukarı doğru ittirdi.
"Çok agresifsin Minho. Neden biraz daha sakinleşmiyorsun?" Kucağıma oturduğunda derin bir nefes aldım. Onun gözünde kesinlikle bir oyuncaktım.
Ellerini saçlarıma götürmüş ve gözüme doğru inen saçları hafifçe ittirmişti.
"Yaptığın şeyler çok normalmiş gibi konuşuyorsun." Daha fazla bir şey söylememek için dudağımın kenarını ıssırken Jisung elini saçımdan çekmiş ve dudağıma götürmüştü.
"Biraz sakinleş burada olman senin hatan, kurallarıma uyup beni dinleseydin burada olmazdın."
Kurallar mı? Hangi deli bu kadere boyun eğip dört duvar arasında ölmeyi beklerdi ki?
"Sinirlerimi bozuyorsun Jisung kalk kucağımdan." Dudak büzmüştü. Yüzünde ki sahte hüznü eminim küçük bir çocuk bile anlayabilirdi.
"Çok kırıcısın hyung." Kucağıma daha fazla yayılırken kollarını omzuma doğru uzatıp yüzlerimizi yakınlaştırmıştı.
"Hiç eğlenceli değilsin Minho biraz eğlensene." Eğlenmek? Doğru ya en güzel eğlenebileceğin anlar kaçırılıp bağlandığın anlardır.
"Senin eğlence anlayışın bu mu? Çöz artık beni." Jisung sadece omuz silkmekle yetinmişti.
"Neden çözeyim ki? Çözdüğüm an tekrar kaçmaya çalışmayacağın ne malum?" Haklıydı çözdüğü an kaçmak için yeni planlar yapacaktım ama şimdilik suyuna gitmeliydim. "Beni çözersen isteklerine uymaya başlayacağım"
Sırıtıp alaycı bir tonda konuştu. Sırtması tüylerimi ürpertirken çoktan dediğim şeyden pişman olmuştum bile. "Öyle diyorsan hadi bakalım."
Arkama geçip ellerimi çözdüğü an ellerim ilk olarak enseme gitmişti. Kısa bir süre acıyan yeri ovuşturdum.
Ardından tekrar karşıma gelmiş ve gözlerime bakmaya başlamıştı. Vucudum buz keserken saçma bir şey istememesi için dua ediyordum.
Gözleri anlık olarak dudaklarıma kaydığında midem kasılmıştı. İsteğini çoktan tahmin edebiliyordum. Jisung derin bir nefes alıp bana adım atacağı sırada dün gördüğüm sarışın çocuk ona seslenmişti.
"Sung buraya bir bakar mısın gelen mallarda galiba eksik var." Sarışın çocuğa başını sallayıp tekrar bana döndü. "Beni burada bekle hemen geleceğim." Yanağımı sulu bir şekilde öpüp yanımdan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm syndrome •MİNSUNG•
Teen Fiction49 kişi öldürdüğü bilinen Han Jisung yeni eğlencesi olarak Lee Minhoyu seçmişti. Stockholm sendromu: tam olarak, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilece...