1 // cenaze, doğum günü ve silahlar

101 1 0
                                    

Merhaba arkadaşlar, normalde yazdığım eserlerde giriş yazısı eklemiyorum ama bu hikaye için gerekli buldum. Bu ağırlıklı olarak suç ve cinsellik konuları üzerinde ilerleyen bir kurgudur. Etik ya da ahlaki değerleriniz bozulur endişesi içindeyseniz, size yanlış ya da problemli gelecek pek çok şeyi -tabi ki de ensest ilişki haricinde, çünkü biliyorsunuz ki o hastalık derecesinde yanlıştır- bu kurguda okuyacağınız konusunda sizi uyarmak isterim.

Eğer yozlaşmış toplum ahlakının kaçınılmaz olduğunu kabullenmiş ya da basitçe herkesin ahlak ve etik anlayışının farklı olabileceğinin bilincindeyseniz, iyi okumalar dilerim.


Mart, 2022

Cenaze Mart ayının ikinci haftası yapıldı. Sabahın erken saatlerinden beri güneşi gizleyen yağmur bulutları Antalya semasına yakışmayacak kadar griydi. 

Tabutun üstüne toprak atmış, ama imamın okuduğu duaları duymamıştı. Tabutun başında küçük bir kız dışında kimse yoktu. 

"Ölecek zamanı buldun." dedi sigarasını yakmadan hemen önce.

"Dayı," diye seslendi küçük kız, aralarında duran, üstü taze toprakla kaplı zeminden gözlerini ayırmadan. Adam bir an için kızın orada oluğunu unutmuştu, başını kaldırıp saçları iki yandan toplanmış kıza baktı. Ufak elleri elbisesinin eteklerini kavramış, o küçük kumaş parçasından güç almaya çalışır gibiydi. 

"Ben şimdi nereye gideceğim?"

Bu sorunun cevabını kendisi de merak ediyordu. Soğuktan üşümüş ellerini trençkotunun ceplerine soktu ve başını kasvetli göğe kaldırdı. Dudaklarının arasındaki sigaradan yükselen duman bulutlarla aynı renkteydi. 

"Babam annemi benim yüzümden mi öldürdü? Yaramazlık yaptığım için mi?"

Bakışlarını küçük kıza çevirdi.  Ablasının sağlıklı bir ilişkisi olmadığının hep farkındaydı ama çocuğuna bunu düşündürecek kadar kötü olduğunu fark edememişti.

"Seninle ilgisi yok güzelim, baban biraz piçti sadece."

"Piç ne demek?" diye sordu kız.

Bu iş için çok yanlış bir adam olduğunu düşünüyordu. Ama kızı almazsa yetimhanede büyüyecek olması ona kötü hissettiriyordu.

Sigarasını ayağıyla ezdi. "Gel Duru, eve gidelim."

"Biliyor musun dayı, yarın benim doğum günüm." dedi küçük Duru dayısının elinden tutup mezarlık çıkışına doğru yürürlerken.

"Öyle mi? Kaç yaşına gireceksin bakalım?" diye sordu, ama kızın ne kadar bahtsız olduğunu düşünmeden edemiyordu. Doğum günlerinin getirdiği kimsesizlik hissini böyle erken tadacak olması onun için trajik bir durumdu.

"10 yaşına gireceğim."

***

Ertesi gün adam kız için bir pasta aldı, evi süslemeleri için bir ekip tuttu ve tüm çalışanlarına çocuklarını partiye getirmelerini emretti.

Duru için efsanevi bir parti olmuştu. Tüm gün oyunlar oynamış ve dans etmişti. Onlarca yeni arkadaşı vardı artık ve dayısının onun için hazırlattığı duvarları pembe boyalı yatak odası arkadaşlarından gelen hediyelerle dolmuştu. 

"Eğlendin mi bugün?" diye sordu adam kızı yatağına yatırıp saçlarını okşayarak.

"Çok eğlendim dayı. Bir sürü arkadaşım oldu. Hepsi de hediyeler getirmiş." dedi kız, yorgunluktan gözleri kapanıyordu ama gülümsemesi yüzünden hala silinmemişti. 

"Sevindim güzelim, yeni arkadaşlarınla bol bol oyunlar oynarsın artık. Ama şimdi uyku vakti."

"Dayı," diye seslendi, kapıdan çıkmak üzere olan adama, "ben pembeyi hiç sevmem aslında. Ama pembe duvarlarımı çok seviyorum."

Adam gülümsedi, belki de bu işe uygun bir adamımdır, diye düşünüyordu artık.

***

O akşam üzeri adam yıllardır beraber çalıştığı arkadaşlarından birini aradı. Aklında  bir plan vardı.

"Alo, Sadık."

"Buyur kardeşim."

"Bizim şirkete bir oyun alanı mı yapsak diyorum." diye fikrini açıklarken bir yandan da salonda heyecanla volta atıyordu.

"Ne oyunu lan? PlayStation tarzı mı?"

"Hayır be, Duru için. Çalışanların çocukları da okul çıkışı falan takılır orada, ne diyorsun?"

Adam cevap vermeden önce, sakinleşmeye çalıştığını gösteren derin bir nefes aldı.

"Bizim şirkete?" diye sordu doğru anladığından emin olmak için.

"Evet."

"Manyak mısın Metin? Bizim işimiz silahlar. Şirkete her gün ne tip adamlar geliyor bilmiyorsun sanki."

"Benden başka kimsesi yok, arkadaş edinsin diye uğraşıyorum." diye açıkladı fikrini. Sesindeki alıngan ton arkadaşının dikkatinden kaçmadı.

"Bak bence oyun alanını falan boş ver. Çalışanlara sor, çocuklarını hangi kurslara gönderiyorlarsa sen de kızı o kurslara gönder. Bol bol arkadaşı olur, yabancılık da çekmez."

"Öyle mi diyorsun?"

"Öyle diyorum kardeşim."

Bu fikir Metine mantıklı geldi. 

İlerleyen günlerde çalışanlarından öğrendiği kurs merkezlerine Duruyu kaydettirip sosyal çevresini genişletmeye başladı. Artık Duru okul çıkışı ve hafta sonları katıldığı bu kurslarda yüzmeyi, keman çalmayı, voleybolu ve İngilizceyi öğreniyordu. 

Bu kurslara bir süre devam etse de birkaç yıl içinde yüzmeyi ve voleybolu bıraktı. İngilizceyi öğrendikten sonra Rusça dersleri almaya başladı ve Rus arkadaşlarının sayesine kısa sürede bu dili öğrenince dil eğitimleri de son buldu. Ama yıllar geçse de, keman çalmayı hiç bırakmadı. 

15 yaşına geldikten kısa bir süre sonra Metin onun artık küçük bir çocuk olmadığını, vücudunun gelişip onu bir kadına dönüştürmeye başladığını kabullendiğinde güvenliği için endişelenmeye başladı. Duru fazlasıyla sosyal biriydi ve tüm vaktini arkadaşlarıyla dışarıda geçiriyordu. Metin onun güvende olduğundan emin olabilmek adına yanına bir koruma vermeye çalıştıysa da Duru inatçıydı, böyle bir durumu kabul asla kabul etmeyeceğini söylemişti. Bunun üzerine Metin Duru için özel bir koç tuttu ve yakın dövüş öğrenmesi için kurslara başladılar. Bir yandan da ona silahları ve onları nasıl kullanacağını öğretiyordu.

Sonunda Duru dayısının küçük prensesi olmayı bıraktı ve avukat olup şirkette, onun yanında çalışmaya başladı.


Karakter tanıtım fotoğrafları bir sonraki bölümde başlayacaktır. Lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin, eleştirilerinize açım.

SELCOUTH   | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin