6 // teras, yalanlar ve güven

12 1 0
                                    

Ertesi gün işe gittiğinde Duru her ne kadar dayısına taşınma konusunu açmak istese de bir türlü yapamadı. Yapabildiği tek şey bu gece gideceği oteli haber vermekti.

"Bir kadeh kırmızı şarap alabilir miyim?" Diye sordu otelin barına gidip kendine bir tabure bulup oturunca. Barmen ona istediği içkiyi uzatırken göz ucuyla telefonunu kontrol ettiğini fark etmemişti. Çevresinde olan çoğu şeyi fark edemiyordu aslında. Marko'yu aklından çıkaramıyorken Can Kazancı'yı düşünecek halde değildi.

"Sigara aldırabilir miyim?" Diye sordu barmene. Normalde sigara içmez, hatta kokusuna bile katlanamazdı. Ama bu gece canı çekiyordu işte.

"Terasa çıkarsanız, orada satıyoruz. Aynı zamanda restoranın barında da oturabilirsiniz." Diyerek bilgilendirdi onu barmen, eliyle terasa giden yönü göstererek.

"Teşekkürler."

Asansöre binip en üst kata çıktığında kat boyu masalarla dolu restoranın tamamen boş olduğunu gördü, başta bu durum onu tedirgin etse de terasa çıkınca karşılaştığı kalabalık onu rahatlattı. İnsanlar hala yaz ruhundan çıkabilmiş değildi. Hepsi yemek yiyor, içiyor ve saçlarını dağıtıp peçeteleri uçuran rüzgardan rahatsızlık duymuyor gibiydiler.

"Marlboro touch, lütfen."

Standda görevli genç kadın ona istediği sigarayı verip normal fiyatının dört katı bir ücret talep ettiğinde cüzdanından 200₺ çıkartıp uzattı.

"Maalesef nakit ödeme alamıyoruz." Cümlesini duyunca neredeyse şaşkınlıktan ağzı açık kalacaktı. Herkes nakit ödeme isterken onların nakit ödeme kabul etmemesi garip gelmişti.

"Sebebini öğrenebilir miyim?"

"Otelimizin konsepti bu, maalesef yalnızca kart ile ödeme kabul edebilirim." Dedi bu kez kadın. Duru bir şeyler döndüğünü düşünüyordu ama kart ile ödeme almanın amacının ne olabileceğini anlayamıyordu.

Paranoyakça davrandığını düşündü ve endişelenmenin gereksiz olduğunu kendine hatırlattı. Bu gece farklı bir oteldeydi ve dikkat çekecek hiçbir şey yapmıyordu. Muhtemelen kadının da söylediği gibi sadece konseptin bu şekilde olduğunu düşünüp kartını çıkarmıştı ki, yan tarafındaki başka bir müşterinin nakit ile ödeme yaptığını gördü.

"Beyefendinin nakit ödemesinde bir sakınca yok sanırım." Diye sordu, kartını cüzdanına geri koyarak. Artık kesinlikle bir şeyler döndüğünü düşünüyordu.

"İzin verirseniz, sigaranızı ben ödeyeyim." Diye sohbete dahil oldu adam.

Duru teşekkür edip gerek olmadığını söyleyecekti ki adamın kim olduğunu tanıyınca cümlesi yarım kaldı.

Karşısındaki Can Kazancı'ydı.

İçinde yükselen panik hissini bastırmaya çalıştı, onu tanıdığını açık edemezdi.

"Teşekkürler, ama yine de neden benim nakit ödememi kabul etmeyip sizinkini kabul ettiğini anlayamıyorum." Dedi paketi açıp dudaklarının arasına bir sigara yerleştirerek. Sebebin ne olduğunu bildiği halde bilmiyor gibi yapmıştı ki, onu tanımıyor olması inandırıcı olsundu.

"İnanın ben de bilmiyorum." Dedi adam keyifle gülümseyip onun sigarasını ateşleyerek. Duru sigarayı ağzından çıkarmadan önce derin bir nefes çekti. Karşısındaki adam internette gördüğü fotoğrafından çok daha farklı duruyordu. Belki de şu an gülüyor olduğu içindir, diye düşündü.

"Size bir kadeh içki ile eşlik etmeme izin verir misiniz?" Diye sordu adam, onu oturduğu masaya davet ederek. Başta teklifini reddetmek istediyse de bu kararından vazgeçti. Karşısındaki adamla ilgili bir şeyi çalışanlarından öğrenmesi imkansızdı, belki sarhoş olursa kendi dökülür, diye düşünerek teklifini kabul etti.

SELCOUTH   | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin