7 // randevu, tutku ve pişmanlık

29 1 0
                                    

"Peki ya sana dokunmak isterse?" Diye sordu Marko, kaçınsa da gözünde düşünmek istemediği sahneler canlanıyordu.

"Bana sadece tek bir erkeğin dokunabileceğini ona gösteririm." Dedi yanında oturan sevgilisinin kucağına yerleşerek.

"Peki ya bu onu durdurmaya yetmezse?" Dedi bu kez, bir yandan da boynuna ufak öpücükler konduruyordu.

"O zaman onu buraya çağırırım ve şu koltuğa bağlayıp bizi izlemeye zorlarım. Böylece bana senden başkasının dokunamayacağını anlamış olur." Diye fısıldadı, saçlarını çekiştirerek açığa çıkardığı boynunu yalayarak.

"Eminim ki seni altımda zevkten inlerken görmek bile onu sertleştirecektir."

"Ve bana dokunamamak da işkencesi olacak."

Marko ellerini onun kalçalarına yerleştirip iyice kendine bastırırken sahip olduğu bu kadın için tanrısına şükretti.

Tişörtünü çıkartıp onun elbisesinin fermuarını açtı. Dolgun göğüslerini öpmeye ve yalamaya doyamıyordu.

"Çıldırtıyosun beni." Diye fısıldadı, Duru yere çöküp onun şortunu indirerek çoktan sertleşmiş aletini açığa çıkarırken. Tutkuyla yalamaya başladığında ise nefesini tuttu, hala ilk günkü gibi heyecanlanıyordu Duru onunla ilgilendiğinde. Ellerini dağınık saçları arasına yerleştirip başını aletine doğru iyice bastırdı, boğazına her değdiği an cennete ulaşıyor gibi hissediyordu.

"Bekle bakalım, öyle hemen gelmek yok." Dedi Duru yerden kalkıp Marko'nun kucağına otururken. Aletini içine alırken zarar vermemek adına dikkatli davranıyordu.

"Canın acıyor mu?" Diye sorduğunda Marko hayır anlamında başını salladı.

"Güzel." Dedi Duru ve kucağında zıplamaya başladı. Kucağında yapmaya bayılıyordu, böylece onu daha derinde, daha dolu hissedebiliyordu. Aldığı zevki gizleme gereği duymadan iniltilerinin evde yankılanmasına izin verdi. Gelmek üzereydi, hızını artırdı ve gözlerini kapadı.

"Yakın mısın?" Diye sordu Marko, kendini zor tutuyor gibi bir hali vardı. Duru kucağında zıplamaya devam ederken eğilip dudaklarını öptü, "Gelmek üzereyim."

***
Ertesi sabah uyanmakta zorlandığı için işe geç kaldı ve dayısından azar işitti.

"Hem eve gelmiyorsun hem de geç kalıyorsun. Haber vermek desen, o da yok. Ne bu sorumsuzluk kızım?" Diyordu dayısı ona, sesi kızgın çıksa da bakışları endişeli gibiydi. Dün gece otele gideceğini bildiğinden, başına bir şey gelmiş olmasından korkuyor olmalıydı.

"Kusura bakma dayı, otelden geç saatte ayrıldım ve sonra da Marko'nun yanına gittim."

"İyi bari. Bir sıkıntı yok değil mi?" Diye sordu bu kez, sakince oturarak.

"Hayır, her şey yolunda. Henüz Can Kazancı ile ilgili bir şey öğrenemedim ama bu akşam onunla buluşacağım. Muhakkak bir şeyler çıkacaktır." Dedi.

"Dikkatli ol bak. Birini göndereyim yanında. Kimi istersin, kim gelsin?"

"Dayı, kimsenin haberi olmayacak diye konuştuk ya." Diyerek hatırlattı dayısına.

"Doğru. Neyse, sen dikkat edersin zaten. Gece kime gidiyorsan da bana haber ver bundan sonra. Aklım sende kalıyor." Dedi otoriter bir sesle.

"Kızdın mı sen bana?" Diye sordu Duru gülümseyerek.

"Korkuyorum kızım. Seni bu işe ben zorladım zaten. Başına bir şey gelirse ne yaparım?" Diye açıkladı korkularını dürüstçe.

Duru gidip dayısına sarıldı. "Endişelenme dayı, beni sen yetiştirdin. Bana hiçbir şey olmaz." Ardından yanağına öpücük kondurup kocaman bir ruj izi bıraktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SELCOUTH   | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin