Yunho sonunda uyandığında Mingi derin bir nefes almıştı. Olayın şokunu atlattıktan sonra ilk iş Seonghwa'ya haber vermişti. Yunho'nun bayıldığını duyan Yeosang koşarak yanlarına gelmişti ve ne denediyse denesin uyandıramamıştı Yunho'yu.
"Sen nasıl şifacısın ya bir türlü beceremedin uyandırmayı. Beceriksiz!" Mingi Yeosang'la tartışırken Yeosang kendisini açıklamaya çalışıyordu ama sanki Mingi'nin beyni her şeye kapanmıştı. Hiçbir şeyi duymuyor, kabul etmiyordu.
"Benden daha güçlü olduğu için aurasını incelemekte güçlük çekiyorum. Aura kalkanı çok güçlü." diye açıklama yaptı Yeosang.
"Siz ikiniz ne didişiyorsunuz gene?" dedi yarı baygın Yunho.
"Tanrıya şükürler olsun." Mingi sessiz şükür dolu duasını ettikten sonra kafasını Yunho'nun göğsüne yasladı. Yunho son yaşananları hatırlayınca kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Senelerdir aşık olduğu çocuğu öpme fırsatı bulmuştu. Ve öpücükte tüm gücünü kullanarak onun acısını kendi vücuduna geçirmişti.
Güneşin doğmasına yaklaşık iki saat kaldığı için uyumak istememişti kamarotlar. "Bu büyüyü nerede öğrendin?" Yeosang meraklı bir şekilde Yunho'ya sorular soruyordu.
"Bilmiyorum. Kendi kendime öğrendim sanırım." dedi Yunho. Aura korumasını nasıl yapmıştı hiçbir fikri yoktu.
"Bilincin kapalıyken bile aşırı güçlüydü aura duvarın. Sana nasıl yardım edeceğimi bulamadım bir türlü." ikili konuşmaya devam ederken Yunho bayılmadan önceki durumu hatırlamıştı. Oturdukları yerde kendisini sertçe sırtüstü yere vurunca Yeosang'ın ödü patlamıştı.
"Napıyorsun şapşal. Ölüyordum korkudan. Ayrıca sen iyi misin? Niye bir anda güm diye atıyorsun kendini yere?"
"Yeosang. Beni. Tokatla. ÇOK ACİL." sonunda sesini yükselterek konuşması işi dramatikleştiriyordu.
"Sorun ne Yunho? Beni korkutuyorsun." dedi sakince Yeosang.
Başından geçen her şeyi anlattı Yunho. Yeosang onu soluksuz dinledi. Öğrendiği her yeni detayla daha da ağzı açılıyordu.
"NE? DEMEK? MİNGİ'Yİ? ÖPTÜN?" En sonunda kendisini tutamayan Yeosang patlamıştı.
"Basbaya öptüm. Nasıl oldu bende bilmiyorum."
"Sen baygınken Mingi çıldırdı burada. Tutmasalar beni dövecekti." dedi ve arkasından kısa bir açıklama yaptı Yeosang.
Güneşin doğuşuyla kahvaltı faslına geçmişlerdi. Her zamanki gibi mükemmel bir kahvaltıdan sonra herkes işlerine dönmüştü. Bütün gün Mingi'den kaçmayı başarmıştı. Paydos vakti yaklaşırken Yunho odasına hangi yüzle gideceğini düşünüyordu. Tam o sırada ona iş kilitleyen Yeosang için bildiği tüm duaları etmişti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde hala iş bitmemişti. Yunho ne kadar yorulsa da işi bırakma gibi bir düşüncesi yoktu. Güverteyi paspaslarken yanına gelen adamı fark etmemişti. Gelen kişinin onu rahatsız etmeye niyeti yoktu. Yedek paspası alıp ona yardım etmeye başlamıştı.
"Buna gerek yok ben yaparım." bunu söylemesiyle yanındaki kişi ona dönüp üstüne yürümeye başladı.
"Neden benden kaçıyorsun Yunho?" sesi çok kırgın çıkıyordu Mingi'nin.
"Senden kaçtığım yok Mingi." bunu derken bile bakışlarını kaçırıyordu.
Yunho gerileye gerileye belini korkuluklara çarpınca anlık bir denge kaybı yaşadı. Mingi bunu fark edip beline sarıldı. İkili birbirlerinin gözlerine derinlemesine bakıyordu.
"Onun için mi denize atlamaya hazır gibi duruyorsun?"
"Senden kaçtığımı düşündüren şey ne Mingi? Tüm gündür çalışıyorum." Yunho'nun mantıklı başka bir açıklaması yoktu.
"Bütün gündür etrafındayım ama beni hiç görmedin bile. Seninle konuşmak için molalarını bile saydım. Molalarında da yok oldun ortalıktan. Ayrıca oradan bakınca salağa mı benziyorum?"
Verecek mantıklı bir cevabı olmayan Yunho yere bakmaya başlamıştı.
"Üstüne gelmeyeceğim. Sen zamanı gelince benimle konuşursun." Mingi dediklerinin üstünden yavaşça Yunho'dan uzaklaşıp kenarda duran paspası aldı.
"Git ve uyu. Bugün çok yoruldun." Mingi otoriter kişiliğinin altında çok yumuşak ve korumacı bir kişiliğe sahipti aslında. Yalnızca sevdiklerine karşı.
"Teşekkür ederim ama bana yardım etmene gerek yok. Senin uyuman gerekiyor."
"İkimiz yaparsak daha hızlı biter." biraz duraksadıktan sonra devam etti. "Bu gemide işler böyle yürür herkes birbirine yardım eder. İş çabucak bitince herkes beraber kutlar." Mingi'nin son sözü söylemesinin üstüne Yunho ses çıkarmadan onun sözüne uydu. İkili sessizce paspası bitirdikten sonra beraber odalarına gittiler.
![](https://img.wattpad.com/cover/348034399-288-k873242.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERBARİAN- YUNGİ
FanficKöyündeki isyanlara dayanamayan Jeong Yunho köyünden kaçma kararı alır. İçindeki hislere güvenerek bir korsan gemisini izlemeye başlar. Kim bilebilirdi köyündeki isyanların başkaldırıcısı prens Song Mingi ile aynı gemiye düşeceğini. Ömrünü Mingi'yi...