5["Umarım gemi tek parça kalabilir."]

33 7 14
                                    

Sabahın köründe geminin şiddetle sallanmasıyla uyandı gemi sakinleri. Şiddetli fırtına uyarısı ve odalardan çıkma yasağı verdi kaptanlar. 

"Bu dönemlerde bu kadar şiddetli yağmur hiç normal değil." dedi Wooyoung.

"Muhtemelen fırtınalı bölgeye girdik. Ciddi bir sorun olduğunu düşünmüyorum." San sevgilisine daha da yaklaşırken konuştu. 

"Normalde olsa tatile sevinirdim. Ama yağmurlu havalardan nefret ediyorum." Mingi  düşüncesini dile getirdi. 

"Yağmurlu havaları seviyorum. Yağmurlu bir sonbaharda aşık oldum." dedi Yunho kendi kendine konuşur gibi. 

"Aşık olduğun birisi mi var?" soru San'dan gelmişti. 

"Bu çok karmaşık ve uzun bir konu." Yunho başından savmak için demişti. 

"Odaya tıkılı kaldık zaten. Bütün gün anlatsan bile dinleyebiliriz." San'ın inatçılığı kesinlikle keçilerden beterdi. 

"KAPININ ÖNÜNDE NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ?" 

Çocuklar kaçmaya yeltenmediler bile. 

"Size verecek bir yudum ekmeğim bile yok." 

 Nasıl acımasız bir insandı bu böyle? Kim gençlerinin aç yatmasına izin verirdi ki? Gerçi kızmamak lazımdı. Herkes kendi başının çaresine bakmak zorunda.

Yağmur yapabilirmiş gibi daha çok canlarını yakmak istercesine hızlanıyordu. Sokağın ortasına yere yatmış beden kaçmaya bile çalışmıyordu. Sadece bu acının son bulması için dua ediyordu. Tanrı'nın canını alması için dua ediyordu. Baş ucunda hissettiği ayaklarla gerçekten duasının kabul olduğunu düşündü ama bunun yerine üstüne örtülen yağmurluk ve yanına konan yemek çantasıyla afallamıştı. 

"Hava çok soğuk. Durma burada hasta olacaksın." o zaman duymuştu o mükemmel sesi. Dili tutulmuştu adeta. Kolundan kaldırılınca itiraz etmeden kalktı. Kendisinden çok büyük gözükmeyen çocukla göz göze geldiğinde daha da afalladigini hissetti.

"Teşekkür ederim." Neredeyse duyulmayacak kadar sessiz bir şekilde teşekkür edip ona yardım eden kişiye saygıyla eğildikten sonra koşarak uzaklaşmaya başladı. Bu onu ilk görüşü olabilir ama kesinlikle son görüşü olmayacak.

"Böyle işte. Kısa kesmem gerekirse. O zamanlar on iki, on üç yaşlarındaydım. Beni hayata bağlayan o kişiye hala daha bağlıyım." Yunho sözünü bitrince ortalık sessizleşmişti. Ta ki Mingi burnunu çekene kadar.

"Mingi? Sen ağlıyor musun?" Wooyoung çok imkansız bir şey görmüş gibi sordu.

Mingi ayaklanıp Yunho'yu odadan çıkardı. Arkasındaki meraklıları umursamadan.

"Beni hatırlıyorsun." Sessizce konuşması ve ağladığı için garip çıkan sesine rağmen hala çok çekiciydi Mingi.

"Bana aşık olduğunu söylüyorsun ama benden kaçıyorsun." Bu sefer sesinde değişik bir tını vardı. Öfke mi? Ya da kırgınlık. Çözülmesi çok zor. Yunho Mingi'nin bu halinden kesinlikle ürkmüştü. Mingi tavrını fark edip kendisini bir adım geri çekti.

"Yunho şuan sana kızmıyorum yada seni azarlamıyorum. Lütfen benimle konuşur musun?" Bu sefer sesinde saf sevgi ve şefkat vardı.

"Evet Mingi sana aşığım. Senelerdir hemde. Sürekli etrafındaydım ama beni hiç görmedin. Göstermedim sana kendimi. Seni rahatsız etmek istemedim." İlk cümlelerde doğrudan gözlerine bakarak konuşurken son cümlelerinde gözlerine bakamıyordu. 

"Bu yükü taşımak sana zor gelmiş olmalı." Mingi kabuğuna çekilmek isteyen bir kaplumbağa gibi sinmisti.

"Seni sevmeyi asla bir yük olarak görmedim. Aksine bana her zaman bir el oldu." Derin bir nefes alıp devam etti. "Yaşama tutunmak için bir sebep oldu bana sevi sevmek."

İkili uzun uzun birbirlerine bakarken geminin sertçe savrulmasıyla ayrı ayrı yönlere düştüler. Gemi savrulmaya devam ederken Mingi Yunho'nun üstüne kapandı. İkili beraber sağa sola savrulmaya başlarken Mingi buradan nasıl çıkacaklarını düşünüyordu.

"Korkma Yunho deniz birazdan sakinleşecek ve hemen odamıza gideceğiz." Mingi kendisine sıkıca sarılan ve titreyen çocuğu sakinleştirmek için yumuşak tonlarda konuşmaya başladı. Bir yandan da beline sarılıyordu. Denizde sanki ikilinin ayrılmasını istemez gibi daha çok sallıyordu gemiyi. Yaklaşık yirmi beş dakikalık sallamanın ardından gemi biraz sakinleşmişti. İkili hiç beklemeden odalarına geçtiler.

"Nerdesiniz oğlum ödümüz koptu burada. " Wooyoung hemen azarlayan anne moduna geçiş yaptı.

"Azarını sonra çekersin anne. Çocuk kusmak üzere." Mingi Wooyoung'un laflarını ağzına tıkarak Yunho'ya doğru döndü. "İyi misin? Kaptana haber vereyim mi? "

"Hayır çıkma dışarı." Yunho yeşile çalan yüzüyle Mingi'nin dışarı çıkmasını engellemeye çalışıyordu. Wooyoung Yunho'nun kusacağını fark ederek yanına kova ittirmişti.

"Mükemmel bir kusma anıydı Yunho." San her zamanki dalgacılığından hiçbir şey kaybetmemişti.

"Sanırım fırtına mevsimine giriş yapmış bulunuyoruz. Umarım gemi tek parça kalabilir." Wooyoung dalga geçerken aslında çok büyük bir kaosu hissetmiş olabilir miydi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HERBARİAN- YUNGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin