Sen Kimsin?

148 14 8
                                    



Rosé ile hazırlanmıştık. Şu an arabada havalimanına doğru ilerliyorduk. Birazdan arabalarımızı değişecektik çünkü havalimanına aynı arabayla girmemiz oldukça mantıksız olurdu. 

Ayrıca ucube patronundan bin türlü azar işitirdi,tüm planlarımız boşa giderdi.

Rosé: Sevgilim,karşıdaki arabaya bin.

Lisa: Peki.

Dudaklarıma kısa bir öpücük verdi,ve bende ayrılma zamanı geldiğini anlayarak geri eğildim ve ona sarıldım. İçimde bir huzursuzluk vardı. [Yazardan: Ayy geliyo dram görüceksiniz!!] 

Sarıldığımda gözyaşımdan biri Rosé'nin gri üstüne düşmüştü. O gerçekten gri için yaratılmıştı. 

Geri çekilip yanaklarından öptüm ve indim. Tarif ettiği arabaya bindim. 

Yaklaşık 10 dakika sonra havalimanına varmıştım. O sürede Rosé çoktan havalimanına varıp,fanlarını ve magazincileri zar zor aşıp uçağa doğru ilerlemişti. Kimseye görünmemeye çalışarak ilerledim ve lavaboya girdim.

Makyajımın bozulmamasını umarak hafifçe yüzüme soğuk su çarptım. İyi gelmişti. Ancak hala içimdeki huzursuzluğu giderememişti. Aynada kendime bakarken bir anda telefonuma bildirim gelmişti.

Roseschae_

Bindim,sevgilim. İnternetimi kapatmam gerekiyor,endişelenme.

Roseschae_

İndiğinde oteline geç,işlerimi halledip gelirim. Öptüm say 💖

Heyecanla mesajına kalp bıraktım ve uygulamadan çıktım. Gidip bir kafeden içeceğimi aldım,yanında da bir kek istedim. Siparişlerimin gelmesini beklerken aklım hala Rosé'deydi. 

Yanımdaki kişilerden sesler yükselmeye başlayınca dönüp arkama baktım. Sesleri dinledim.

': Duydunuz mu? Rosé'nin bindiği uçağın düşme tehlikesi varmış,bu nedenle iptal edilmiş ama kargaşadan dolayı uçaktan inerken yara alanlar varmış.

'2: Rosé iyi miymiş?!

'3: off şuna bakın! Rosé kafasına darbe almış diyorlar.

'2: Menajeri napıyordu o sırada??!

'3: Umarım söylentiler yalandır.

Duyduklarım yüzünden kalbim tetiklenirken,durmadım ve Rosé'ye mesaj yazmaya başladım. 

iyi misin?

lütfen bir şey yaz.

endişeleniyorum.

söylentileri duydum.

Hava almak için dışarı çıkacaktım ki kulağıma gelen ambulans seslerini duymam tetiklenmeme neden oldu. Üstelik hala magazincilerin orda olması daha da garipti,hepsi Rosé için burda olan magazincilerdi. Sadece 1-2 tanesini görmemiştim. 

Rosé'ye bir şey mi oldu?

Kahretsin ki bilmiyordum.

Ambulansın kapı önünde durup kişi alamayacağı fazlasıyla belirgindi. O magazincilerin flaşları ile kalp tetiklenirdi,aşmak zaten imkansıza benziyordu. 

Bunu tahmin eden magazinciler geri çekildi,ancak ambulans geri geri gidip yönünü değiştirdi ve havalimanının başka tarafına doğru gitti. Koşar adımlarla camdan aracı takip etmeye başladım ancak insanlar o kadar fazlaydı ki yürümek imkansızdı. En sonunda camlar bitti ve ambulansı kaybettim. Hızlıca dışarı çıktım ve ambulansın gittiği yer olduğunu düşündüğüm alana doğaçlama koşmaya başladım. 2-3 dakikalık koşmam ardından dev havalimanında ambulansı gördüm. Çevresinde 1-2 magazinci vardı. Birde Rosé'nin korumaları. 

Onlar neden ordaydı? 

Rosé yaralandı mı?

Zihnim bu cevapsız soruları köşeye bırakmıyordu,sürekli aklımı kurcalarken gözyaşlarımın düştüğünü hissettim. Kafamı geri çevirdiğimde Rosé'yle eş değer renkte bir pantolonlu kadın ambulansa bindiriliyordu. Kahretsin ki, kim olduğunu görme şansım için geç kalmıştım. Koşarak ambulansa yürüdüm ve içeri baktım. Koruma beni bildiğinden engel olmadı. 

Ve gördüm.

Kafasından akan kanları gördüm.

Onu gördüm.

Rosé'yi gördüm.

Kanların bulaştığı gri tişörtünü gördüm.

Ölecek miydi?

Durmadım ve ambulansın içine girmeye çalıştım ama ahmak koruma ve görevliler beni içeriye sokmadılar. Hızlı adımlarla korumanın yanına gidip beni arabaya bindirmesini söyledim. Dediğimi yaptı ve araca bindik. Ambulansı takip ediyorduk. Arabada ağlamaktan göz altlarımı hissedemezken,dudaklarımın kanadığını hissettim.

 Telefonu elime alıp haberlere,söylentilere bakmaktan korkuyordum. Arabada gelen radyo sesinde Rosé kelimesini duyunca ürkerek radoyaya kulak astım ama dinleyebileceğimi sanmıyordum. Şoför anlamış olacak ki radyoyu kapattı. 

Ambulans durduğunda hastaneye gelmiş olduğumuzu anladım. Sedye girişinde zar zor Rosé'yi ve 1 hastayı daha içeri aldılar. 

Hızlıca inip koşarak hastaneye girdim. Soluksuz koşarak Rosé'nin olduğu sedyeyi takip ediyordum ancak, yorgun düşen vücudum ve zihnim buna dayanamadı, ve orada bilincimi kaybettim,gözlerim kapandı.

Gözlerimi açtığımda sedyedeydim. Kolumda cart curt bir şeyler vardı. Kalkmaya çalıştım ancak hemşire gelip beni engelledi. Hadi ama? Kim sevdiği ölüm döşeğindeyken sedyede iyi olmasına rağmen -iyi değildim- uzanırdıki? dayanamadım ve bir hışımla kalktım,kolumdaki damar yoluma bağlı olduğu için keskin bir acı hissetsemde durmadım ve hızlı adımlarla çıktım. Gördüğüm ilk çalışana Rosé'mi sordum ancak bana "basına gizli" dediği için sinirlerim tepeme çıktı ve sesimi yükselttim. 

L: Nasıl basına gizli? Ben onun  sevgilisiyim!

Çalışan sinirlerimden anlamış olacak ki bana onu takip etmem gerektiğini söyledi. O kadar yavaştıki ağlayacaktım. Sonunda olduğu alana geldik. "Birazdan uyanır" dedi ve gitti. Diğer bir doktora yanına gitmek istediğimi söyledim ve anlayışla karışladı. Üzerime cart curt kıyafetler verdi ve hızlıca giyindim. İçeriye girdiğimde sevgilim kıpırdanıyordu. 

Yanına gittiğimde gözlerini açtı,evet evet gerçektende açtı.

Lisa: Sevgilim,burdayım.

Rosé: Burdasın,ama.

Zorlukla konuşuyordu,onu yormak istemediğim için narin dudaklarına eğildim ve öptüm. Afalladı ve geri itmeye çalıştı beni. Şaşırdım ve incindim.

Rosé: Hey!

Rosé: Sen kimsin?


[Ya daha fazla dram olucak ya da final olucak hadi bakiyim seçin anan mı baban mı sorusunu heheh]

Ünlü Kız [Chaelisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin