soulmate | chanlix

altı | son.

Felix, Lyweron'daki iki ayının ne denli dolu dolu geçtiğini Seungmin'e yazdığı mektubu şöyle bir baştan sona okuyunca yeniden fark etti. İki-üç günde bir tekrarlanan rutinine rağmen en yakın arkadaşına yazmak için sandalyesine her geçişinde sayfalar dolduracak malzeme bulabiliyordu. Mektuplarında eşinden, evliliğinden ve burada tanıştığı yeni insanlardan, Seungmin'in pek de hoşuna gitmeyen yeni yardımcısı Hyunjin'den bahsederken hevesle oynayan kalemi ona bambaşka bir keyif veriyordu çünkü korktuğu hiçbir şey gerçekleşmemiş, Doğa Ana onun için çok güzel bir kader çizmişti.

Lyweron'a gelmeden önce yabancı kalmaktan korkuyordu, Felix. Oysa şimdi oturduğu sofralar onu öylesine sıcak karşılıyordu ki yemek saatlerini iple çeker olmuştu. Kendi ülkesinde omegalara uygulanan muameleyi görmekten, söz hakkını kaybetmekten, değersizleşmekten ödü kopuyordu. Şimdiyse Lyweron'da Christopher'ın Baş Omega'sı katılmadan açtığı meclis sayısı sıfırdı. Ve bu, Felix'e verdiği değerin sadece çok ama çok ufak bir kısmını kapsıyordu...

Felix'in son derece kıymetli bir omega olduğunun işareti Christopher'ın boynundaki mühür ve beraberinde getirdikleri pekala buna örnek verilebilirdi. Felix'ten önce Christopher'ın mühürlenmesi, hatta direkt olarak yalnızca Christopher'ın mühürlenmesi tüm soylular ve saray erkanı arasında büyük yankı yaratıp çeşitli dedikodulara sebebiyet verdi ancak Christopher bunlara karşı dimdik durarak, hak edene ağzının payını vererek hepsini ustaca susturdu. Kral'ın herkesten önde, eşinin ise Kral'ın da önünde geldiğini söyleyerek tavrını açıkça ortaya koydu ve Felix'in kalbini bir kez daha kazandı.

Felix'e duyulan saygı sadece Christopher'ın sevgisinden de geçmiyordu üstelik. Katıldığı meclislerde, görüşmelerde, bunlar dışında saptadığı sorunlara geliştirdiği çözüm önerilerinde gösterdiği zekası sarayın her ferdinde derin bir hayranlık uyandırıyordu. Daima övgü alan kibar tavırları ve güzelliği de eklenince sarayda başlayan ''Kral'ın mükemmel omegası.'' dedikoduları halka yayılmakta hiç zaman kaybetmedi ve Felix'in şöhretinin ta memleketine kadar ulaşmasını sağladı. Felix arkadaşının mektubunda nasıl gururlandığından bahsettiği satırları okurken öyle heyecanlandı ki, Christopher yaydığı feromonları merak ederek yanına uğramak zorunda kaldı.

Aklına doluşanlarla gülümsemesi yüzünde yer edinirken mektubunu katladı, zarfa yerleştirip kraliyet mührünü bastı. Hyunjin'e hazırda bekleyen ulaklardan birine vermesi için teslim etti. Christopher, Felix'in yazmayı sevdiğini keşfettiğinde hizmetine üç ulak daha vermişti ve böylece her hafta bir mektup gönderebiliyor, arkadaşıyla uzaklaştığı gerçeğinin üzüntüsünü bastırabiliyordu.

Çalan kapıyla masasından kalktı, onay verdiği Hyunjin kapıyı açarken Jisung'un geleceğini biliyordu. Christopher'ın ikisinin yerine de geçirdiği olgunluk dönemi sayesinde halihazırda olgun bir kurda sahip olan Felix bugün ilk dönüşümünü geçirmek üzere saray dışına çıkacaktı. Son kontrolleri yapmak ve iki ayda fazlasıyla yakınlaştığı yeni arkadaşını görüp içini rahatlatmak üzere gelen Jisung'u bölümlere ayrılan dairenin salonunda karşıladı.

''Hoş geldin.'' Jisung'un samimiyetiyle saygı eklerini atmaları yalnızca birkaç gün sürmüştü.

''Hoş buldum, hazır mısın?''

Kalın, rahat kıyafetlerine şöyle bir baktı. Eli kulağındaki kış mevsimi dolayısıyla tam anlamıyla hazır olmasını bekleyememiş, biraz acele etmek zorunda kalmışlardı. Yine de Christopher'a duyduğu güven ve kurduyla birleşme arzusu işini kolaylaştırıyordu. ''Hazırım. Gerekebilecek ilaçları da aldım, hepsi çantamda.''

''Ay taşı aldın, değil mi? Unutma, bayılacak gibi olursan bileklerine bağlayacaksın. Panik yapan kurdunu sakinleştirir, enerjini yeniler.'' Kocaman gülümsedi Jisung. ''İlk dönüşümümde Minho alfa formunda beni bekliyordu. Omegam da tıpkı benim gibi alfayı görür görmez aşık olmuş, o kadar heyecanlandı ki beş ay taşıyla ancak kendime gelebilmiştim. ''