FİNAL

97 3 0
                                    

  Sandy ve Asena, aracın olduğu yere geri döndüklerinde etrafa birden karanlık çökmeye başladı. Boris "İşte yine başlıyor, araca girmeniz gerekli." deyince Sandy, az önce yaşadığı olaydan etkilendiği için hemen içeri girdi. Boris hafifçe uzaklaştığında Asena ona "Senin de gelmen lazım." dese bile karşılığı olumsuzluktan ibaretti. Boris'in verdiği "Diğerlerinin yanında olmam gerekli." cevabının ardından Sandy kapıdan kafasını uzatarak "Gelmiyor musunuz?" sorusunu yöneltti.

  Boris'i bu kötücül karanlıkta yalnız bırakmak istemediğinden Asena, Sandy'e "Kapıları güzel kapatın, diğerlerine her şeyi anlat." diyerek sevgilisinin peşinden gitti. Üstlerine kanlar yağarken gökyüzüne baktı. Birçok cansız varlıklardan akıyorlardı. "Boris, onlar neredeler?" diye sorsa da ondan bir yanıt alamadı. Aracından baya uzaklaşmışlardı ve daire bir alana geldiklerinde tam ortasında durdular. Boris onunla konuşmuyordu, birden yüzünü ona döndüğünde Asena, kanlar içinde ölü bir surata sahip olduğunu gördü. İçinden gelen hisle kaçmak istedi ama bir kılı bile kıpırdayamadı.

   Işınlanma, savunma ne yapmayı denese başarısız oldu. Sanki bir şey onu buraya sabitlemiş gibiydi. Ayak bastığı yere daha dikkatli baktığında basit bir dairenin değil de satanizm sembolünün üzerinde olduğunu fark etti. "Bu da ne?" demesiyle karşısındaki Boris'in bedeni yere yığıldı ve gözlerini kapamadan önce "Karanlık seni de ele geçirecek." dedi. Asena çaresizce ağlamaya başlayınca göz yaşını sildi. Parmağına baktığında kanlı olduğunu gördü. Dehşete kapıldığında karşısında birden Raziel'i gördü.

"Buradasın, bana yardım et." dedi. Raziel kendine has mavi ve mor karışımı saçlarıyla ve melek görünümüyle ona yaklaşarak "Elbette yardım edeceğim." dedi ve birden Conroy'un formuna dönüşerek "Ama ilk önce senin bana yardım etmen gerek." diye ekledi. Asena afallamış bir haldeyken tam o sırada göklerde süzülen Pennanggalan sürüsü, ziyafetle kan içiyordu.

  Hemen Asena'nın arkasından bir ses "Conroy!" dedi. Bu Lulu idi, arkasına dönüp baktığında araçtaki insanlarla beraber Roza CAST da dahil olmak üzere bir yığın varlığı gördü. "Yine bir illüzyon mu?" diye düşünmeden edemedi. Bunun üstüne zihnine Roza CAST'dan bir mesaj geldi: "Hayır, gerçek. Senin için buradayız. "

  Karşısındaki kötücül yaratık gerçek yüzünü gösterdiğinde Roza CAST, Aswang'a "Adze ile ortaklık yapıyordunuz demek. Ortağın yok edildi, sıra sende!" dedi. Bu sözlerinin ardından bir çırpıda çevreleri birçok aç yaratıklarla dolmuştu. Herkes gardını almış bir haldeyken Asena hala hareket edemiyordu. Sanki kendini şeytana teslim etmiş gibi hissediyordu.

  İyiyle kötü savaşırken yaratıklar birer birer yara alıyordu. Roza CAST ise Asena'yı korumak için elinden geleni yapıyordu. Yaratıklar gittikçe çoğalırken yenik düşmeleri an meselesiydi. Sadece Adze ve Aswang değil, genetiği bozuk yaratıklar da saldırıya geçmeye başlamışlardı. Onlar da tıpkı Adze ve Aswang'a benziyorlardı. Kabusunu anımsadı, bizzat o anı yaşıyordu. Nereden bilebilirdi ki bir gün araştırmalarının ve kabusunun gerçekliği haline geleceğini.

  Savaşın tam ortasındayken Asena'nın dibine süpürgesiyle iniş yapan Baba Yaga "Yeter artık! Bir işi bitiremediniz." diyerek elindeki keskin bir aletle Asena'nın kellesini koparmaya yeltendi. Ama başaramadı. Sanki görünmez bir güç ona hiçbir darbe getirmiyordu. Asena korkmuş ve alemin karanlık güçlerini yöneten Baba Yaga ise buna şaşırmıştı. Kötücül yaratıklar da dahil olmak üzere diğerleri durarak sadece oraya odaklandıklarında her yer bir anlığına göz kamaştıracak şekilde bembeyaz oldu.

  Yukarılardan bir yerlerden koskocaman kanatlarıyla bir melek indi. Kanatların ortasında bir beden değil mavi ve mor karışımı bir enerji topu bulunuyordu. Ardından bir sürü melek ordusu gelerek yaratıkları teker teker öldürmeye başladılar. İlk başta gelen ve diğerlerine göre daha ihtişamlı olan melek, Asena'nın bulunduğu durumu fark ederek onun üzerine hazırlanmış şeytani büyüyü bozdu.

SIMA HUMBOLDT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin