12

717 100 43
                                    

Baekhyun'la 2 haftayı daha atlattıktan sonra birbirimizi hareketlerinden tanıyacak hale gelmiştik. Biraz garipti, sanki birbirimiz için yaratılmış gibi kolayca ilişkimize uyum sağlayabiliyorduk. Nerdeyse hiç tartışmıyorduk, sürekli birbirimizi seviyorduk, başka hiçbir şey yapmıyorduk.

Baekhyun'u mutlu etmek tek hayat gayem gibi davranıyordum, annemi görmemi istediği için hafta sonumu anneme ayırmıştım mesela. Her şey yolundaydı. Baekhyun bana 2 hafta önce ayrı eve çıkalım dediği için annemden minik bir ricada bulunmuştum ve annem ondan bir şey istediğim için gerçekten şok içindeydi. Bu beni biraz rahatsız etti, alışık olmadığım için gerçekten ailemden bir şey rica etmem garibime gitmişti fakat Baekhyun'un mutluluğunu göz önüne aldığımda bu rahatsızlığımı bastırabileceğimi düşündüm.

Pazartesiydi, mavi boncuklarını takmıştı, gözlerinde mavi, öptüğüm için de bozuk makyajı vardı. Yine çok güzel görünüyordu fakat bugün tedirgin bir ruh halindeydi. "Bir tane dersim kaldı, beni bekleyemez misin?" diyordum. Baekhyun gitmesi gereken bir yer olduğunu söylüyordu fakat ben cebimde duran evimizin anahtarını sıkı sıkı tutuyordum. Heyecanlıydım, onu götürmek ve evimizi göstermek istiyordum. "Akşam gitsek olmaz mı? Hem nereye gideceğiz ki?"

"Sürpriz." dedim ellerinden tutarak. "Ders çıkışı gitmemiz gerekiyor."

"Chanyeol benim acil okuldan çıkmam gerek. Akşam buluşalım." diyerek ellerini elimden çekti.

"Neden?" dedim, bininci defa soruyordum fakat hiçbirini cevaplamıyordu. "Biriyle buluşacağım." diyordu.

"Baekhyun-" kapı açıldı. Yixing boş müzik odasından içeri girdi, bugün çalışmaları yok diye buraya çekmiştim onu, okulda bildiğim pek bir yer yoktu. "Pardon." dedi Yixing ilerdeki koltuğa ilerleyerek, sanki bir şeyden kaçıyor gibiydi fakat sakin bir tonla "Uyumaya gelmiştim." diye açıkladı.

"Önemli değil, biz de şimdi çıkıyorduk-" Yeni kapanan kapı birden gürültüyle tekrar açıldığında Junmyeon içeri girdi.

Junmyeon kapı ağzında bizi gördüğünde önce dondu, sonra Yixing'e baktı ve derin bir nefes vererek Baekhyun'a döndü. Bileğinde Baekhyun'unkilerden bileklik vardı, nefesim bir anlığına kesilir gibi oldu. Sanki inat eder gibi takmıştı onu oraya ve bu Junmyeon'u uzun zaman sonra ilk görüşümdü. Hala ona olan öfkem yerindeydi.

"Baekhyun, sen de mi burdaydın?" dedi adımlayarak. Baekhyun yanımda birden titremeye başladığında korkuyor diye düşündüm, korkacak bir şeyi yoktu, burdaydım, onun zarar görmesine asla izin vermezdim. Bunun bilincinde olması gerekiyordu.

Junmyeon bir adım daha atıp dibimize fazla yaklaştığında onu göğsünden ittirip "Uzaklaş." dedim.

"Chanyeol sen bir karışma." dedi Junmyeon sakince. Onun sakin oluşu gerçekten çok garipti. Agresif, insan boğan bir tipti ama bugün üzerinde siyah tişörtlerinden bile yoktu. "Baekhyun, bir tanem, seni özledim."

"Junmyeon ciddiyim, seni öldürürüm." dedim sinirle. Kanım içerde kaynıyordu.

"Chanyeol sevgilimle konuşuyorum, karışma sen bu işe." dedi bana. Sevgilimle. Sevgilim. Beynimde saniyeler içinde bin kere tekrar etti cümlesi. Başıma darbe yemiş gibi olduğumda derin bir nefes aldım.

"Chanyeol.." dedi Yixing hafif bir kahkaha atarak. "Seni uyarmıştım, bu çocuk şeytan."

Baekhyun'a doğru döndüm. Gözleri dolu doluydu ve bedeni titriyordu, onu göğsüme bastırma isteğimle öyle bir savaşıyordum ki.. "Böyle bir şey yok." dedi zorla nefes alarak. Ardından gözlerindeki yaşlar boşaldı, Junmyeon'u göğsünden ittirdi "Senden ayrıldım! Ayrıldığımı söyle!" diye bağırdı. Bana döndü "Ondan ayrıldım, yemin ederim." dedi.

sıcak şarap | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin