Uyandığımda Jake hâlâ uyuyodu. Uyandırmazdım ama ne kadar uyuyacaktı? Telefonum yerine hattımı kırsaydı en azından saate baksaydım.
Biraz odaya göz gezdirdikten sonra bir saat gördüm. Uzaktaydı. Jake'i uyandırmamaya çalışarak saate baktım.
"Saat bir olmuş amk."
"Kaç olmuş?"
"Bir- lan uyandın mı?"
"Kolumu rahat bırakmadığın için."
"Dikkat etmiştim aslında."
"Ne dikkat ne dikkat aman aman."
"Benimle dalga geçmeyi görev edinmiş gibisin."
"Evet."
"Kelepçeleri ne zaman açıcaksın?"
"Hiçbir zaman."
"Yedi yirmi dört yanında mı kalmak zorundayım?"
"Ellerimiz öyle olduğu için evet otomatik olarak yedi yirmi dört yanımdasın. Hem böylelikle kaçamazsın da."
"Nasıl kaçabilirim zaten bu evden?"
"Bilmem ama dışarı çıktığımızda kaçarsın."
"Jake şizofren misin? Olmayan anahtarları falan mı görüyosun? Anahtar olmadan nasıl çıkabiliriz?"
Kolumdan beni arkaya doğru çekti ve tekrar yanına yatmamı sağladı. Sonra bana döndü. "Şizofren değilim." dedi ve cebinden anahtar çıkardı. "Sadece sen benim mal olduğumu düşündüğün için anahtarları attığımı sandın."
"Tuvalete attığın neydi?"
"Yedek anahtarlar. Neden evin anahtarını atiyim? Bu anahtarların varlığını bildikçe kelepçeyi açmayacağım."
"Ya giderken seni de götürürsem?"
"İlk anahtarları benden al sonra götürebiliyo musun görürüz." dedi ve göz kırptı. Sonra bir anda ayağa kalktı. Onunla beraber elim de gitti. "Hay sikiyim yavaş."
"Siksene."
"Dünden razı gibisin." dedim ve arkasından ayağa kalktım.
"Nereye gidiyoruz?"
"Mutfağa. Aç değil misin?"
"Açım."
"Eee?" dedi ve mutfağa girdi. "Ne yapsak?" dedi ve elime kelepçeli olan elini buzdolabını açmak için uzattı.
"Bak kelepçeyi açmıyosun zaten bari şu elini yavaş hareket ettir."
Bana döndü ve"Amma şikayetçisin." diyip buzdolabına bakmaya geri döndü.
Sabret Heeseung.
"Niye beni uyandırdın ki?"
"Saat bir olmuştu çünkü."
"Sen onda yattın ama ben sabah altıda yattım. Normalde üçe kadar uyuyorum."
"Uyku düzeninin sik gibi olduğunu söylemiş miydim?"
"Hayır ama tahmin edebiliyorum."
"Düzelt yoksa çökersin."
"Çökmemiş gibi miyim?'
"Doğru. İlaç falan kullanmıyo musun?"
"Kullanıyorum,unutmazsam."
"Nasıl unutmazsam?"
"Bildiğin."
"Malsın."
Cevap vermedi ve bir şeyler bakınmaya devam etti. "Ne yiycez?" dedi bana dönüp.
"Ne biliyim?"
"Fikir versen ölüyosun di mi?"
"Aklıma bi' şey gelse söylerim zaten."
"Sandviç tarzı bi' şey yapalım o zaman." dedi ve elini tekrar çekti. Güldü ve "Pardon." dedi. Buzdolabından malzemeleri ve tezgahta hazırlamaya başladı.
Tezgahtaki domatesi keserken durmadan bana kelepçeli olan elini kullanıyodu. "Hangi akılla bu elini kelepçeledim ki amk?"
"Senin salaklığın."
"Sen niye beni cidden kelepçeledin?"
"Denesek dediğimde tamam diyip beni yatağa attığın için."
"Kelepçeleyen taraf ben olmalıydım."
"Ama kelepçeler bendeydi. Yani dediğin iş bi' tık zor."
"Başım ağrıyo sus."
"Beyefendiye bak. Hem evime gelir hem de şikayetçi olur."
"Sanki çok isteyerek mi geldim evine?"
"Salaklığın yüzünden geldin pardon."
"Ailen gibi gıcıksın." dediğimde sustu. "Niye sustun normalde cevap verirdin?" yine cevap vermedi. "Jake." dedim ve diğer elimle dürttüm.
"Başım ağrıyo sus dedin ya sustum işte." dedi ve elimi ittirdi.
"Tamam susma."
"Neyim ben senin sözüne uymak zorunda bir şey miyim? Sus dedin sustum. Şimdi de susma diyosun. Ne bekliyosun?"
"Hayır değilsin ama- Sen ailen gibi gıcıksın dediğim için mi sinirlendin?"
"Heeseung konuşmayacağım." dedi ve hazırladığı tabağı önüme ittirdi. Kendi tabağını da alıp sol eliyle yemeye başladı.
Gerizekalı Heeseung. Ailesine benzetirsen tabii sinirlenir.
"Özür dilerim. Bi' an aklımdan çıktı-" dediğimde gülmeye başladı.
"Ha?"
"Mal mısın? Niye o kadar salakça bi' benzetmeye alınayım? Hem ailem kadar gıcık olamam." dedi ve gülmeye devam etti.
"Cidden benimle dalga geçmek için her şeyi yapıyosun."
"Özür dilerim. Bi' an aklımdan çıktı." diyip taklidimi yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escapism |Heejake
Fanfiction"Kaçtığım için beni değil, cinsiyetçi düşünceye sahip oldukları için dans etmek istediğimde belimi ve bacaklarımı hissetmemeye başlayana kadar döven, voleybol oynadığım için tek elimi kıran ailemi yakalamalısınız. Nasıl olsa bu da sizin işiniz değil...