~4~

53 7 8
                                    

Serene'in ağzını bıçak açmıyordu. Arabadaki sessizlik Talia'nın kulaklarına uğultu gibi geliyordu. Eve gidene kadar saniyeleri sayıyordu. Serene'in vereceği karar ikilinin ilişkisini değiştirebilirdi. Talia'nın en kötü kabusu bu olacak gibi görünüyordu.

Talia araba durduğunda irkilerek kendine geldi. Hemen arabadan inip sandalyeyi bagajdan indirdi. Hızlıca Serene'in kapısını açtı. Serene'e dayanak olabilmek için elini onun beline götürdü. Ama Serene Talia'nın elini hızlıca ittirdi.

Kendi başına bir elini arabanın koltuğuna diğer elini sandalyenin tutamaç kısmına dayayarak kalçasını sandalyeye yerleştirdi.

Talia'ya buz gibi gözlerle baktı. Talia bu gözlerin anlamını biliyordu. 'Sensizde yapabiliyorum bak gör'
Serene arkasına bakmadan eve doğru yöneldi.

Talia'nın eli ayağı boşalmıştı. Devrilmemek için sırtını arabaya yasladı. Ruhu ikiye ayrılıyormuşta acısı etine batıyormuş gibiydi. Talia'nın başına sanki 50 kiloluk ağırlıklar devrilmiş gibiydi. Bu ağırlık korkunun verdiği bir ağırlıktı. 'Aptal... Herşeyi mahvettin, Şimdi ayıkla pirincin taşını! Yıllar süren emek çöp!'

Talia başına bir yumruk atmak istiyordu. Ama o yumruğun onu susturmayacağını gayet iyi biliyordu. Kolları gücünü kaybetmiş bir şekilde hissizleşti.

Ayaklarını sürükleye sürükleye evin kapısına yöneldi. Ağlamak istiyordu ama hiç sırası değildi ağlamak kaybetmekti. Daha hiçbir şey bitmemişti. Talia nemli gözlerini kazağının kolu ile kuruladı. Derin bir nefes aldı güçsüz kollarını zar zor kaldırdı ve büyük ahşap kapıyı ittirdi.

Kapının açılması ile karşısına Mouse çıktı. Mouse bu evin en kıdemli hizmetçisiydi. Tombul ve kısa boyluydu herkes onu bir fareye benzetiyordu. Bütün gün bir fare gibi koşturur ve durmadan konuşurdu. Yaşlı bir kadındı ama işini gayet iyi yerine getirirdi. Talia ile araları çok iyi değildi çünkü Mouse, Talia'nın gözlerinin arkasındaki kişiyi hissediyordu. Talia'nın bakışlarından neler demek istediğini çok iyi anlıyordu. Mouse ile araları bu yüzden hep kötü olacaktı.

"Ah... Talia hanım? Hmm... hoş geldiniz, küçük hanım nerelerde? Gelmedi mi? Ah doğru gencecik kız arkadaşları ile illaki dışarı çıkacak. İlk günden birileri ile tanışması çok güzel değil mi? Hahaha, bir bakarsınız birkaç ay sonra kalbini birine kaptırır." Mouse kelimesi bir hançer gibi ardı sıra dizmişti. yüzündeki imalı bakışı ve hafif tebessümü bozmadan tek nefeste durmadan konuşmuştu. Talia'ya ne demek istediği belliydi. 'Bu evde artık sana gerek yok'

"Hoş buldum, Serene önden odasına çıktı. Yeni geldik." Talia'da yapmacık bir gülümseme ile aç bir kedi gibi Mouse'a baktı. Kurallar belliydi;
Kediler fareleri kovalar...

Mouse'un lakabı belliydi ama lakabına uymayan bir huyu vardı, sözünü asla esirgemezdi. Korkusuzdu.

"Küçük hanım siz olmadanda odasına çıkıvermiş. Ay ne güzel~ Ne de olsa artık böyle şeyleri kendisi yapmalı değil mi? Ne kadarda hızlı büyüdü~ Siz gittikten sonrada gayet başının çaresine bakacaktır."
Talia buz kesti, 'bu kocakarı ne saçmalıyor Talia?' Talia beynimin kıvrımlarında yankılanan sese hak verdi. Ne. Saçmalıyor. Bu. Kadın?

"Ne demek istiyorsun Mouse? Lafı dolandırma açık açık söyle."
Talia'nın yapmacık gülümsemesinden artık eser yoktu. Gözleri ayna gibi parlıyordu.
Mouse, Talia'nın bakışlarından hiç hoşlanmadı, çaktırmadan birkaç adım geriye gitti.

"Yani... anlarsın ya, Serene büyüdü. Sonsuza kadar sizi bekçi köpeği gibi yanında taşıyamaz. O artık bir çocuk değil. Bugün ya da yarın gidicisiniz..."
Bütün günün sinir ve stresi Talia'yı baştan çıkartmıştı. Gözlerindeki parlaklık yerini karanlığa vermişti.

Melankoli (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin