🗝️1. Bölüm ~Gerçekler~

91 11 10
                                    


Yeni okuyucular başlangıç tarihi bıraksınlar, bakalım hikayenin okunması artınca kimler 'eski okuyucular' olarak kalacak. İyi okumalar.🖤🗝️💖🖤🗝️💖🖤🗝️💖🖤🗝️💖

13.09.2012
Merhaba sevgili günlük, ben Lavinia. Bu gün babam bana hatıralarımı yazmam için bu günlüğü aldı. Bu yüzden öncelikle kendimi sana tanıtmak istiyorum. Ben Lavinia Gece. Aslında gece benim soy ismim değil, iki isme sahibim sadece. Normalde arkadaşlarım hep soy ismimi Gece sanarlar, fakat benim soy ismim Öztürk. İkinci ismimi sevmiyorum çünkü gecelerden nefret ederim. Bu yüzden kendimi sana Lavinia Öztürk olarak tanıtmak istiyorum. Umarım bu günlüğün sayfaları hep güzel anılarla dolar.
Bir dahaki anıda görüşmek üzere, şimdilik hoşçakal sevgili günlük.

Mavi renkli günlüğümün tozlanmış sayfalarında dolanıyordu parmaklarım. İlk sayfada Umutlarım vardı, ilk anılarım, ilk heyecanlarım.
Sadece yarısı dolu olan günlüğüme baktıkça hayatımın akışını izliyor gibi hissediyordum ve bu his iyi gelmiyordu. İlk iki sayfa aynı yılda yazılmıştı fakat sonraki her sayfa için bir yıl geçmişti. 2012,2013,2014 ve 2015.

14 Yaşıma kadar her yıl bir sayfa yazmayı başarmıştım. Fakat sonra..
Sonrası ikinci adım kadar karanlıktı.
Gece kadar karanlıktı, gece kadar soğuktu, gece kadar korkunçtu. Başıma gelecek en büyük felaketi hissetmiş gibi on dört yaşındayken bir sayfa daha eklemiştim günlüğe.

21.02.2015
Merhaba günlük. Farkındaysan artık 'sevgili' değilsin benim için. İlk iki sayfadan sonra acılarımı yazdım sana. Hüzünlerimi, kaygılarımı ve korkularımı. Annemin bizi terk ettiği gün bile sana bir sayfa yazdım ben. Nasıl artık 'sevgili' olabilirsin ki benim için? Herneyse, yine bir acımı paylaşmak için yazıyorum sana.
Acı demek pek doğru olur mu bilmiyorum ama acıdan ziyade 'korku' bunun adı. Babam annemden sonra darmadağın oldu. Sertleşti, ciddileşti ve kabalaştı. Kalbimi kırması umrumda bile değil ama işleri kötü gitmeye başlayınca yüzüme bile bakmaz oldu. Korkuyorum, anlıyor musun? Babamın kendine bir şey yapmasından korkuyorum. Gerekirse ben çalışıp bakarım ona. Benden nefret etmesi umrumda değil, ondan başka kimsem kalmadı artık ve öksüz olmak istemiyorum..

Satıları okurken yanağımda bir ıslaklık hissettim. Sanırım ağlıyordum. İnsan farkında olmadan ağlaya bilir mi? Ben ağlamıştım. Allah kahretsin yine babam için ağlamıştım! O lanet herif için yine bir göz yaşım gitmişti ve durduramamıştım.

Ellerimde tuttuğum mavi günlük bir anda yere düştü sayfalar kapandı. Titreyen ellerimi saçlarıma geçirip sessizce ağlamaya başladım. Babam için ağladığımı sanıyordum ama öyle değilmiş. Ağlarken bir süre düşünmeye çalıştım ve anladım. Ben geçmişim için, içimdeki kız çocuğuna yaşatılanlar için ağlıyordum. Şu an bir öksüz gibi kötü adamların hizmetçisi olduğum için ağlıyordum.

Ben öksüz müydüm? Bir anlık düşündüm. Annem yaşıyordu, babam yaşıyordu. Yanımda değiller diye yetim sayılıyor muydum? Bir köpek gibi satıldım diye kimsesiz mi kalmıştım? Gözlerim irice açıldı. "Evet!.. Evet evet!" Ben kimsesizdim. Ben yetimdim. Ben öksüzdüm. Satılmıştım. Bir hiç uğruna bu adamlara satılmıştım.

Lanet olsun! Bu gözyaşlarının ne zaman sonu gelecek? Ellimin tersiyle gözlerimi silip ayağa kalktım. Odadan çıkmaya ihtiyacım vardı. Konuşmaya, bazı şeyleri artık başkalarından duymaya ihtiyacım vardı. Derin bir nefes aldıktan sonra dağınık saçlarımı geriye atıp rutubetli odadan çıktım ve mutfağa gittim. Mutfakta sadece bir kişinin olduğunu görünce rahatladım.

Şirket değil malikaneydi sanki, ofisler ayrı katta, görüşme salonları yemek salonları ayrı bir şekilde kurulmuştu. Ziyafet yemekleri bile burada düzenleniyordu ve hepsini biz 'hizmetçiler' hazırlamak zorundaydı.
Kalacak odalarımız bile buradaydı. Buraya yatıp kalkmak zorundaydık ve bizim olduğumuz yerler oldukça bakımsızdı.

Tatlı KaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin