Kimdi o? Neden gelmişti? Niye penceremi açtı? Arda'nın kardeşi miydi?
Hiçbirini bilmiyordum. Tek gördüğüm şey elleriydi ve tek duyduğum şey sesiydi.
O gün beni o odadan alıp en üstteki Gökay'ın odasıyla yer değiştirmiştik ve yeni odam D390 olmuştu.
O günden sonra bütün negatif enerjileri üstüme çekmiştim ve korkmaya başlamıştım. Belki de beni kandırmak için Suzan yapmış olabilirdi. Suzan birisini tutup beni korkutmaya çalışmış olabilirdi.
Ayağa kalktım ve pantolonumu düzelttim. Terliklerimi giyip Merkez'in içine doğru yürüdüm. Merkez'in kafeteryasına girdiğimde bizimkiler gördüm. Bir kahve alıp onların yanındaki yeşil sandalyeye oturdum.
"Günaydın gençler." dedim ve kahvemden yudumladım.
"Günaydın Melis."
"Napıyorsunuz?" dedim ve sipariş ettiğim tostumu tezgahın üstünden alıp masaya koydum.
"Hiç." dedi Gökay.
"En son kimi öldürdün sen?" dedim Gökay'a.
"2 yıl oldu." dedi ve omuz silkti. İçtiğim kahveyi yüzüne püskürttüm.
"Ne yapıyorsun sen? İğrenç." dedi Gökay ve peçete ile yüzünü temizledi.
"Gökay. Buraya dört ay boyunca birini öldürmeyenleri almıyorlar." dedi Suzan. Kafamı salladım.
"Torpilliyim." dediğinde kafamı iki yöne salladım ve ağzımdaki tost ile konuşmaya çalıştım.
"Haksızlık."
"Al bendende o kadar." dedi Ecem.
Hepimiz on dokuz veya yirmi yaşındaydık. Ecem ve Gizem 20 yaşındaydı. Suzan, Gökay ve ben 19 yaşındaydık.
"Gerçek adını söylememekte kararlı mısın?" dedi Gizem. Kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Büyüsü
Mystery / ThrillerKatil olan, daha 19 yaşında bir kadın ve intikam ateşi içinde yanıp tutuşan 19 yaşında bir adam. Ve tek ortak noktaları mavi gözlerinin içinde kaybolup gitmeleri. * Işıksız Yaşamaya Devam Eden Dünyam