Hangi tarihte başladığınızı bırakın →
Korkuyorum...
Sensizlikten korkuyorum ve senin bir daha dönmemek üzere gittiğinin bilincindeyim. Ölümünün bir şaka olmasını çok isterdim, ben şakalardan nefret ederim...
Kokunu çok özledim, ne koktuğunu kestiremediğim kokunu nasıl özledim bilmiyorum fakat kokunu unutmak üzereyim. Ölen birisinin kokusunu geri getiremezdiniz.
Sesinin tonunu özledim, bana sabahtan akşama kadar hikayeler anlattığın, kitaplar okuduğun ve çok nadir duyduğumuz kahkahanı özledim.
Neredesin baba?
Bildiğim soruları sormaktan yoruldum fakat idrak etmek istemiyorum, zihnim bunu kabul etmiyor, “bir yanlışlık var! Bu bir şaka! O seni bırakmaz! “ diyor içimden bir ses; Azrail’i dayandığı kapıdan geri döndürmezsiniz.
Kaybolmaktan korkuyorum fakat çoktan yolumu kaybettim. Çıkmaz bir sokaktayım ve bu sefer yanımda elimi tutabilecek bir el yok; eğer bir el varsa da onu hareket ettirebilecek bir ruh yoktu. O çoktan başka diyarlarda başka yerlerdeydi.
Burası çok karanlık, önümü göremiyorum, burayı aydınlatabilecek bir ışık yok; o ışık çoktan söndü...
Soluma dönüyorum, karşımda uçsuz bucaksız bir deniz var. Dalgalar sert kayalıkları şiddetle dövüyor ve denizin kokusu ciğerlerime doluyor. Denizden çok korkuyorum, dalga beni her an yutabilir, uçurumun kenarındayım ve dengem bozuluyor.
Aşağı baktığım da sonu görünmeyen bir uçurum, düşmekten korkuyorum, ayağımın altındaki zemin kayıyor ve düşmeye başlıyorum, idrak etmek çok zor.
Kafamı yukarı çevirdiğim de masmavi gökyüzü, aydınlık, ferah ve güven verici. Yeniden nefes aldığımı hissediyorum, bu bana seni hatırlatıyor. Gökyüzünden gözlerimi ayırmak istemiyorum. Havada sonbaharın habercisi, kurumuş, turuncu tonlarında yapraklar süzülüyor.
Düşünmek beni yoruyor, seni unutmamak için her gün zihnimi zorlamak beni bitiriyor; bu işkence gibi. Seni unutmak istemiyorum, unutma ihtimalini düşünmek istemiyorum. Düşünmek bile beni bitiriyor, un ufak oluyorum. Seni kaybetmek istemiyorum fakat çoktan kaybettim.
Kendini kötü hissettiğinde kütüphaneye gider ve sürekli kitap okurdun, bazen bu davranışını saçma bulurdum fakat şimdi kendimi hiç olmadığım kadar kötü hissediyorum ve elimden kitap hiç düşmüyor.
Düşüncelerimi ancak farklı everenlere giderek susturuyorum. O evrenden hiç ayrılmak istemiyorum fakat her bir kitabın sonu var. İnsanların da mutlak sonu olduğu gibi...
Şimdi kendimi adeta bütün kitaplarım yanmış ve yangının ortasında, hiç bir şey yapamadan yanmalarını izliyormuş gibi hissediyorum. Elimden hiç bir şey gelmiyor ve düşünceler zihnimi istila ediyor.
Kaçamıyorum.
Seni özledim baba...
Sizce bölüm nasıldı?
Vote vermeyi unutmayınnnn 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAZENDE
Dla nastolatkówBabasının ölümünden sonra, çevresi ve ailesi tarafından yaşadığı travmalar sonucunda anksiyete, panik atak ve kronik bir hastalık olan kalp rahatsızlığı mücadele eden Nazlı'nın yaşama tutunma çabasını ve kendisi ile olan mücadelesini anlatıyor.