1.7

466 31 37
                                    

3 Ekim 1977

"Annen senin ne hâlde olduğunu biliyor mu, Isabella?" Ben yerde kıvranırken kafamda dönen adama bakmamak için büyük bir çaba sarf ettim ve gözyaşlarımı içime akıtıp kafamı iki yana salladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Annen senin ne hâlde olduğunu biliyor mu, Isabella?" Ben yerde kıvranırken kafamda dönen adama bakmamak için büyük bir çaba sarf ettim ve gözyaşlarımı içime akıtıp kafamı iki yana salladım. İstediği buydu. Beni anneme karşı doldurup onu buraya getirtmek.

"Ayağa kalk Isabella," dedi korkutucu bir heyecanla. "Ayağa kalk!"

Kendimi zorlayıp ayağa kalkarken her bir kemiğimin kırıldığından neredeyse emindim ama kırık olsalar nasıl ayağa kalkacaktım, bunu da anlamıyordum.

"Daha önce düello ettin mi Isabella? Hogwarts'ta hangi binadaydın? Arkadaşların var mıydı?"

Arkadaşlarım.

Zoraki tuttuğum gözlaşlarımı bırakırken kafamı kaldırıp ona baktım. Zehirli yeşil gözlere. "Lütfen," dedim ilk defa konuşurken. "Lütfen onlara zarar verme."

Belki böyle yaparak ona zaafımı belli ediyordum ve kötüler zaaflara bayılıyor olmalıydı, çünkü birini vurmanın en iyi yolu zaaflardı, ama karşımdaki adamın herkesin zihnine kolayca girebildiğini duymuştum. Ben söylemezsem onları bulması saniyelerini alırdı.

"Bak bak bak, konu arkadaşların olunca nasıl da çenen açıldı? Çok güzel... Çok güzel... Arkadaşlarını pek seviyor gibisin?"

Deli gibi ağlarken kafamı salladım. "Lütfen, lütfen onlara bir şey yapma."

"Arkadaşların kim, Isabella?"

Olabildiğince saçma şeyler düşünmeye çalıştım. Uçan bir fil, büyücüye binen bir süpürge, ölüm yiyen dövmeli bir Gryffindor, birini lanetleyen Anastasia Merrythought, Barty Crouch Jr. ile evlenen Francesca Rosalin, annesi Minerva McGonagall ile çok iyi anlaşan Crystal Brown...

"HAYIR! ÇIK ZİHNİMDEN! RAHAT BIRAK! RAHAT BIRAK BENİ!" Olduğum yere oturup bağırmaya başlarken zihnimin son anlarda beni neden bu kadar detaylı anılara götürdüğünün sebebini de anlamıştım.

O, zihnimdeydi.

"Lütfen," diye mırıldandım kendimi ilk günden beri hissettiğim tükenmişlik ile. "Onlara dokunma."

III.

"Edward!" Kapının ağzında bekleyen Dean ve Edward, Lord'un sesiyle kapıdan uzaklaştılar ve Edward derin nefes alıp içeriye girdi. "Emredin Lordum," dedi bakışları kısa süre yerdeki kıza değerken.

"Vega'yı getir."

"Emredersiniz." Geri geri gidip oradan çıktı ve Dean'e kafa sallayıp hızla toplantı odasına gitti. Vega, kocasının yanında soğukkanlılıkla masadakilere bakıyordu.

𝐭𝐚𝐭𝐞𝐦𝐚𝐞, 𝐫𝐞𝐠𝐮𝐥𝐮𝐬 𝐛𝐥𝐚𝐜𝐤.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin