•9• Verilen Sözler

331 31 39
                                    

Havaalanı dış hatlar koridorunun parlak zeminlerine yansıyan floresanlar dışarıdaki ışıldayan güneşe büyük bir tezatlık oluştururken Jungkook kucağındaki Jiwon ve elinin tutan Jiyeon'la hızlı hızlı yürüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Havaalanı dış hatlar koridorunun parlak zeminlerine yansıyan floresanlar dışarıdaki ışıldayan güneşe büyük bir tezatlık oluştururken Jungkook kucağındaki Jiwon ve elinin tutan Jiyeon'la hızlı hızlı yürüyordu.

Saat çok erkendi, Jungkook uyanmakta çok zorlanmıştı ama ikizlerin annesiyle son ana kadar vakit geçirmeleri için erkenden gelmeye özen göstermişti.

En sonunda havaalanı içindeki kahve dükkanında oturan Yun Hee ve Seokjin'i seçti. Seokjin de aynı anda onları görüp elini kaldırdı.

Kadının önünde ballı ılık süt, Seokjin'in önündeki fincanda ise duru bir kahve vardı. Jungkook kendi için İngiliz usülü Earl Grey bir fincan çay, çocuklar için ise beyaz peynirli sandviç ve portakal suyu siparişi verdikten sonra yerine oturdu.

Çocuklar annelerini görür görmez üstüne atlamışlar, kucağına tırmanmışlardı. Jiwon bir kedi gibi annesinin kucağına kıvrılmış, Jiyeon ise sandalyenin koluna tüneyip ağırlığını annesine vermişti. Kadın güçsüz haline, burnundaki plastik kanüle ve göğsünde takılı kablolara rağmen çocukları kucakladı.

Oldukça zayıf olmasına rağmen ilk günlere göre çok daha iyi görünüyordu. Seokjin elindeki dosyayı kadına verdi. "Hastanemizin sağlık personeli her türlü ihtimale göre yolculuğunda eşlik edecek, o yüzden endişelenme. Oradaki hastaneye yatana kadar seninle kalacak, işlemleri halledecek ve oradaki personele bilgi verecekler. Bu senin hasta dosyan, gerekli her şey burada yazıyor." Katlı bir A4 kağıdını masaya koydu. "Bu ise uzak durman gereken aktivite, yiyecek ve içecekler."

Yun Hee A4 kağıdını, dosyanın içine koyup başını eğdi. "Teşekkür ederim Doktor Kim."

Yun Hee en sonunda başını eğip ikizlere baktı. "Angelette, Andre. Size anlatmam gereken bir şey var. Ben gittikten sonra Gguk Amca ile birlikte kalacaksınız." Duraksadı. Bir sonraki cümlesinden çok emin değil gibiydi, yine de derin bir nefes aldı. "Jungkook... Sizin babanız. Gerçek babanız."

Daha farklı nasıl anlatabileceğini düşünen kadın Jiwon'un mızmızlanmasıyla ona baktı. "Benim babam var... Père... Benim babam."

Kadın gülümsedi. "Franz'a baba diyordun. Ama gerçek baban değildi bebeğim. Jungkook senin gerçek baban."

Jungkook farkında olmadan çay fincanının kulplarını sıktığını fark etti. Kendi çocuklarını, çocukları olduğuna inandırmaya çalışıyordu. Bu tarz olaylar yüzünden, kadını affetmesi imkansız gibi geliyordu.

"Jiwon." dedi tatlı bir sesle. "Anne, nasıl annense, ben de aynı öyle babanım."

Jiyeon tek kaşını kaldırıp şüpheli bir şekilde ikisine bakarken sordu. "Neden evlenmediniz o zaman?"

Jungkook kendisi bile planlamadan "Onu annene sor." deyiverdi. Seokjin uyarır gibi boğazını temizleyince kızardı Jungkook. Amacı bunu söylemek değildi ama söyleyivermişti.

Oh!Baby Series: Petites Étoiles  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin