Jungkook ona hiç bakmadan dalga geçti. "Hadi ya, nasıl olabilir böyle bir şey? Herkesin geçmişinde birileri var Sooji!"
"Biliyoruz heralde!" dedi kadın. "Ama bu başka, kesişiyor çizgiler. Çok yakın bir zamanda karşılaşacaksınız bence."
Jungkook bi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Vienna Pub, her zaman olduğu gibi sakin, loş ve özeldi.
Tek tük masalar dışında tıklım tıklım dolu olan tek masa yedilinin her zaman oturduğu cam kenarındaki masaydı. Kadehler çınlıyor, kahkahalar yükseliyor ve herkes heyecanla birbiriyle konuşuyordu.
Her zaman onlarla ilgilenen Lee Eon masaya gelip servis yapıyor, masaya şişe yetiştirmek için koşturuyordu.
O sırada Seokjin iki elini birbirine vurup heyecanla atıldı. "Ah! Jungkook, geçen gün şu senin eski sevgilin hastanedeydi."
Jungkook ilgilenmiş görünmüyordu. Fıstık tabağından aldığı fıstığı ikiye bölerken, "Hangisi?" diye sordu kısaca.
"Vardı ya hani! Büyük aşkın, neydi adı? Jo... Jo..."
"Jo Yun Hee." Seokjin'i emin şekilde tamamlayan Jimin'di. Hepsi bu kızın ismini ölene dek unutmayacaklardı muhtemelen çünkü Jungkook zamanında tam anlamıyla kafalarına kazımıştı bu ismi.
"Tabi ya!" diyerek avcunu alnına vurdu Seokjin. "Bu ismi nasıl unuttum?"
Jo Yun Hee, Jungkook'un üniversitedeki bir alt dönemiydi. Jungkook'tan sonra mezun olmuş ve Jungkook'tan iş ve birtakım imkanlar ile ilgili bilgi almak için yanına gitmişti. Ancak görüşmeler hızla sıklaşmış, kahve, akşam yemeği ve içki buluşmaları alıp başını gitmişti.
Jungkook'un da tam anlamıyla aklı başından gitmişti. Hiçbir arkadaşı onu böyle ciddi görmemişti, deli divane olmuştu. Hatta son zamanlarda arkadaşlarına evlenmek istediğini bile söylüyordu. Ta ki, Jo Yun Hee aniden ondan ayrılana kadar.
Devam eden bir hissi olmasa bile, aylarca aklında ve kalbinde yer eden kadının ismini duymasıyla şokla kalakaldı. Kafasını kaldırıp baktı. "Bizim hastanede mi? Neden gelmiş?"
Seokjin başını iki yana salladı. "Bak onu bilmiyorum. Nereye gittiğini görmedim. Lobide oturuyordu sadece onu gördüm. Umarım iş başvurusuna gelmemiştir. Aynı hastanede çalışmanız felaket olur."
Jungkook omuz silkti. "İstifamı veririm."
Yoongi hayretle ona baktı. "O kadar mı ya?"
Taehyung da elini salladı, "Eww, Mileage'da işe girmek için ne kadar uğraştın hatırlamıyor musun? Bırak o gitsin."
Jungkook sessiz kalıp içkisini yudumladı. Kendisi onu hiç görmemişti. Bunca zaman yoktu ve şimdi birden çalıştığı hastanede belirivermişti öyle mi?
Hoseok elini masada tıkırdatırken ılımlı bir sesle sordu. "Jungkook-ah. Aranızda gerçekten ne oldu? Hiç anlatmadın."
Jungkook alaycı bir gülüş bıraktı. "Anlatmadım çünkü olan bir şey yoktu. Çok iyiydik, evlilik hayalleri kuruyorduk ve sonraki gün, kısa bir mesajla terk edildim. Yetmedi, Jo Yun Hee-ssi Fransa'ya kaçtı."
