4|2- ormandan kaçış

17 3 5
                                    

Gülçin'in ağzından

Soğuk iliklerime kadar işlemişti. Esen rüzgarla beraber saçlarıma yapraklar savruluyordu. Bir an önce bu ormandan çıkmak istiyorum.

Sanırım bu evren, neydi adı? Druzland sonunda bana acımıştı. İleride ışıkları yanan Küçük bir ev görüyordum. Tanrım, sonunda sıcak bir yer!

İnsanların yaşayabileceği türden bir ev gibi görünüyordu. Demek ki devlerin bölgesinden çıkmıştım. Şanslıydım ki onlarla karşılaşmadım.

Ahşap eve doğru yürümeye başladım, burası neden iyi hissettiriyordu?

Kapıya bir kaç kez vurdum
"Kimse var mı?"
İçeriden ses gelmiyordu. Soğuk bedenimi titretmeye başlamıştı, daha fazla burada kalamazdım. Kapı kulpunu çevirmeyi denediğimde kilitli olmadığını fark ettim.

"İşte bu be!" İçeri girdiğim an sıcak hava yüzüme vurdu. Kapıyı arkamdan kapattım ve incelemeye başladım. Yanmakta olan bir şömine, yanındaki masada eşsiz kokulu bir tütsü vardı.

Uzun bir koltuk ve arkasında büyük bir kitaplık, burada yaşayan her kimse zevki oldukça iyiydi.

Bu havada dışarı çıkmak intihar olurdu ayrıca yolu bilmiyordum kaybolurdum. Sabah olduğunda devam edebilirdim ancak. 

"Ne oluyor lan"
Arkamdan gelen sesle yerimden zıpladım.

"BU KADAR SESSİZ YAKLAŞILIR MI? ÖDÜMÜ KOPARDIN!"

"evime neden izinsiz girdiğini sorması gereken benim?"

Karşımdaki adamı incelediğimde duştan yeni çıkmış olduğunu ıslak saçlarından anladım, ayrıca sadece altında havlu vardı!"

"Kapıyı çaldım sen duymadın.."

Bakışlarımı vücudu dışında başka yerlere odaklarken çoktan kızarmıştım.

"Kimsin ve burayı nasıl buldun?"

Ne kadar salakça bir duruma düştüm şu an ben?

"Ormanda kayboldum burayı buldum soğuktan ölmemek için de girmek zorunda kaldım" diye kısaca özetledim.

Bana doğru yaklaşmaya başladığında ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Yoksa? Bir katilin ya da bir sapığın evine mi girmiştim. Aklımdan binlerce kaçma planı geçmeye başlamıştı bile...

"Katil veya sapık değilim yalan söylemediğini kontrol ettim yalnızca."

Oh be rahatladım, bir dakika ben sesli konuşmamıştım.. nasıl yaptı bunu?

Yere bakarak sırıttı ve yeniden bana baktı.

"Kendimi tanıtmayı unutmuşum, ben magoyum zihin kontrolü ve telekinezi uzmanı."

belini ve boynunu dikleştirerek böbürlenişini izledim dediği şey hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"O ne?" Diye anlamayarak sordum .

Tek kaşını kaldırarak sorgulayarak baktı.
"Sen nereden geliyorum demiştin?"

"Dememiştim, demeyi de düşünmüyorum sihirbaz."

Ona dünyadan geldiğimi ve insan olduğumu söylersem nasıl bir tepki alacağımı bilmiyorum.

"Siktir, sen insansın!"

"Sen nasıl? Lanet olsun zihnimi rahat bırak!"

Gözleri beni baştan aşağı şaşkınlıkla süzmeye başladığında rahatsız olmadım çünkü meraktan inceliyordu.

"Bana hemen bu evrene nasıl geçtiğini anlat"

Karşımdaki büyücü zihnimi her an okuyabiliyordu düşüncelerime dikkat etmeliydim ama ne yazık ki yarı çıplak kaslı vücudu karşımdayken odaklanamıyordum.

Bir anda kahkahayi bastığında ne yaptığımın tekrar farkına vardım.

"Bekle geliyorum" diyerek aptal sırıtışıyla merdivenlerden çıktı.

Geldiğinde üzerine siyah dar bir tshirt giymişti. Altına ise siyah kargo pantolon vardı. Tarzları insanlarla benziyordu.

"İnsanlar genellikle siyah giyiniyor sanırım, uyum sağlamak için bende böyle giyindim"

Üzerime baktığımda hiranin gizli görev diyerek zorla giydirdiği siyah giysileri gördüm. Kumral saçlarım kar maskesinin altında kalmış ve şöminenin ışığı ile beni terletiyordu. Bunu neden çıkarmayı unuttum ki?

"Her türlü rengi giyeriz aslında" diye cevap verdim.

Yanıma yaklaşıp bir anda kar maskesini kafamdan çıkardı.
Yüzüm açığa çıktığında ve göz göze geldiğimizde yüzümü incelemeye başladı.
Gözlerini gözlerimden ayırmıyor sanki ruhumun derinliklerine bakıyordu,

İlk defa insan görüyor gibiydi.
Gözleri dudaklarıma kaydığında boğazımı temizleyip uzaklaşarak koltuğa yürüdüm.

"Bak insan kızı, bana buraya nasıl geldiğinle alakalı her şeyi anlatmanı istiyorum, belli ki yalnız gelmedin, seni ve arkadaşlarını başka birileri bulursa peşinizi bırakmazlar, zaten hayatta da kalmazsınız."

gerçekten hep birlikte boka batmıştık, insanlara uzaylı muamelesi yapanlar ve hayatta kalma mücadelesi, çıldıracağım..

Endişeli yüzümü gördüğünde derin bir nefes aldı.

"Baştan başlayalım olur mu? Ben Arel Asır."
Bakışlarını benden ayırmıyordu.
"Bende Gülçin Arıca, memnun oldum.."

Bize sıcak çay getirmişti,
Başımıza gelenleri başından sonuna kadar anlattım. Zaten zihnimi okuyarak çoğunu kendi çözmüştü.

Sabahın erken saatlerine kadar dinledi ama kendinden bahsetmedi. Gözlerini ise yüzümü ezberliyormuş gibi bir saniye bile benden ayırmadı.

Ona guvenebileceğimi hissetsem de büyüyle bana zarar verebilirdi.

Kızlar için oldukça endişeliydim. Yarın ilk iş arelden beni ormandan çıkarmasını isteyecektim, karşımda yarı uykulu beni izleyen adam belki de bu isteğimi de şu an aklımı okuyarak öğrendi...

SIRLARIN ORTASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin