4|1- Ormandan kaçış

18 5 14
                                    

Nisa'nın ağzından

Nereye gittiğimi bile bilmeden çalı ve dikenlerle dolu yolda koşuyordum.

Gülçinin dediği gibi ormanın merkez noktasından ayrılmış 4 geniş ve büyük yol vardı. Dört bir yanı çevreleyen devasa yollar...

Her birimiz hangi yola girdiğimize bile bakmadan bir tarafa sapmıştık.

Bilmediğimiz bir evrende tehlikenin ortasında sıkışıp kalmıştık. Üstelik şuan yalnızdık. Soğukkanlılığımı korumak istesem de batmaya yüz tutmuş güneşle beraber soğuyan hava buna izin vermiyordu.

Koşmaktan nefesim tükenince yürüyerek ilerlemeye başlamıştım. Ellerimi kollarıma sürterek kendimi ısıtmaya çalışıyordum ama işe yaramıyordu işte.

Önümde upuzun bir yol vardı ve hava kararmıştı. Yolumu aydınlatan tek şey parlak dolunayın ışığıydı. Ay farklı görünüyordu. Yaydığı ışık yer yüzüne mor düşüyordu sanki. Tuhaf.

Temkinli adımlara yürürken yer sallantısıyla arkamı döndüm. Aramızda maksimum otuz adımlık mesafe vardı ama uzun ve şişman cüsseli bu yaratığı çok net görebiliyordum. Ve belli ki o da beni çok net görüyordu.

"Şimdi sıçtım" diyerek koşmaya başladım.

Ben koştukça dev ayaklarını daha sert vuruyordu yere, dengemi zar zor sağlayıp ağaçların arasından kurtulduğumda bana yaklaştığını fark ettim.

"Boşuna çabalıyorsun, aptal insan" diyerek iğrenç bir kahkaha attı.

Harika konuşuyordu ayrıca dalga geçiyordu.

Nefesim tükenmeye başlamıştı ve peşimi bırakmıyordu. Grup halinde bile değildik nasıl izimi bu kadar kolay buluyordu bu dev?

Sesler azaldığında arkamı bakmaya çalıştım ve yeniden onu gordum.
Aynı anda iri ağaç köklerine takılıp düşmem bir oldu.

Ayağım çok kötü burkulmuştu, kalkmak için çırpınsamda işe yaramıyordu.

Büyük bir elin bedenimi kavramasıyla havaya kalktım. Bu tüm iğrençliğiyle beni kovalayan devden başkası değildi.

"Bırak beni" umutsuzca elinde çırpınıyordum.

"Seni tek başıma mı yemeliyim? Yoksa ne avladığımı sürüye kanıtlamalı mıyım?"

"Yemek mi dedin sen?" Korkuyla yutkundum.

"Mağaraya gidiyoruz" dedi ve yürümeye başladı. Çok sıkıyordu, beni yiyemeden öldürecekti bu.

Ne yapacağımı bilmiyorum çıkış yolu yok, kim bilir diğerleri ne durumda?..

*
Perişan hâlde gözlerimi açtığımda belim acıyordu. Yattığım yeri incelemeye çalıştığımda dev bir kayanın üzerinde olduğumu anladım. Son hatırladığım devin beni yakaladığı ve... Hayır tanrım, beni çiğ çiğ yiyecekti! Ayağa kalkmaya çalıştığımda bileğimden gelen keskin acıyla inledim.

Lanet olsun kaçarken bileğimi burkmuştum.

Etrafı incelediğimde küf ve yosunlarla dolu taş duvarlarla çevrili bir mağarada olduğumu anladım. Etrafta dev göremiyordum. Tam da devlerin boyuna göre olan kapıdan çıkacaktım ki konuşma sesleriyle olduğum yerde durdum. Devler koridorda konusuyordu.

"Onu hafife almamalıyız kardeşim, magoyların ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyorsun."

"Burayı bulması mümkün değil, o dev yine yalan söyleyerek ilgi çekmeye çalışıyor. Şimdi ziyafet zamanı kardeşim"

SIRLARIN ORTASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin