Altımdaki siyah mini eteği umursamayarak merdivenlerden sektim ve son iki basamağı atladım.
Bay Fungus " Yavaş ol kızım" diye seslendi, yüzündeki samimi gülümsemeyle. Bana her zaman cidden kızıymışım gibi davranırdı. Onu kendi babamdan daha çok seviyordum. Çiçekçiden çıkmakta olan yaşlı sarışın kadın ona dönüp cilveli bir gülümseme yolladı, elindeki çiçek demetiyle.
" Sevgiliniz mi Bay Fungus?" dedim kıkırdayarak. " Belki? Bu seni hiç ilgilendirmez küçük hanım" diye azarladı beni tamamen sahte bir sinirle, az sonra yüzünde o samimi gülümsemesi belirdi. Ellerimi teslim oluyorum dercesine göğüslerimin hizzasında havaya kaldırdım ve gülümseyek ondan uzaklaştım.
Merdivenin yanından geçerek Çiçek kokulu kitaplara ilerledim. Menekşe kokululardan birini almaya çalıştım ama üst rafta olduğu için boyum yetmiyordu. Ofladım ve sinirle ayağımı yere vurdum. Kısa. Olmaktan. Nefret. Ediyorum.
Üzerimden dövme kaplı bir kol uzanarak kitabı aldı ve yüzündeki alaycı gülümsemesiyle kitabı bana uzattı. Az önceki sinir dolu tepinmemden dolayı kızarmıştım, başımı eğerek saçlarımla yüzümü kapattım ve elindeki kitabı alarak " Teşekkür ederim, Zayn" dedim mırıltıdan bir kaç desibel yüksek çıkan ses tonumla " Burada ne arıyorsun?"
" Bana çiçek önerebileceğini umuyordum" dedi. " Tabi ki" dedim aynı ses tonunda. Elimdeki kitabı kasanın yanına bıraktım ve onun ilerisinden merdivenleri çıktım ve terasta ilerleyip papatyaların önünde durdum. Fakat o beni es geçerek ilerledi ve krizantemlerin önünde durdu. Yüzünde yumuşak bir ifade vardı.
" Bunlara ne dersin?" diye sordu.
" Krizantem" dedim onu düzelterek.
" Pekala krizantemlere ne dersin, Sopie?" diye sordu.
" Kime aldığına göre değişir. Annene alıyorsan bir tane kırmızı gül, sevgiline alıyorsan bir demet papatya, bir mezarlık ziyareti içinse bir demet krizantem tercih edebilirsin" dedim. Başını onaylamaz bir şekilde iki yana salladı.
" Siyah saçlı, elagözlü, şu boylarda" dedi göğsünün biraz yukarısını eliyle göstererek " bir miniğe alacak olsaydım ne önerirdin?" diye sordu.
Yüzüm ısınmıştı, benden bahsediyordu " Kesinlikle tarif ettiğin kişi için üzgünlüğün simgesi olan krizantemleri tercih etmelisin" dedim gülümseyerek. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.
" O zaman belki bana bir demet krizantem hazırlayabilirsin?" diye sordu. " Bir tane yeteceğini düşünüyorum" dedim.
" Pekala"
Merdivenlerin başına ilerledim ve Bay Fungus'a seslendikten sonra Zayn'in yanına döndüm. Bay Fungus merdivenlerden çıkarak yanımıza geldi " Efendim, kızım?" diye sordu. Yanımdaki Zayn'in bedeni kasılmıştı. Ne olmuştu? Bakışlarımı ona çevirdiğimde çenesinin de aynı şekilde kasılmış olduğunu ve sert yüz hatlarının iyice belirginleştiğini gördüm. Gözlerimi şaşkınlığımdan kurtulmaya çalışarak kırpıştırdım ve Bay Fungus'a döndüm " Bay Malik bir adet krizantem istiyormuş efendim" dedim. Bay Fungus burada olduğu için Zayn'e Bay Malik diye hitap etmiştim.
" Pekala, isterseniz siz aşağı inin Bay Malik. Pie size krizanteminizi getirecek" dedi. Zayn aynı sert tavırıyla merdivenlerden inerek gözden kayboldu. Bay Fungus krizantemi makasla kesti ve onu saydam paketin içerisine yerleştirip fiyonkla bağladı ve Zayn'e götürmem için bana verdi. Krizantem'in üzerine bir öpücük kondurararak merdivenlere ilerledim ve aynı şekilde sekerek merdivenleri indim ve son iki basamağı atladım.
Zayn'in yanına ilerledim. Beni izlediğini şuan farkediyordum, ela gözleri koyulaşmıştı. Krizantemi ona uzattım. Kasadaki John'a ödeme yapmasını izledim. Onunla mağazadan çıktım " Seni görmek güzeldi, Zayn" dedim. " Seni de" dedi ve elindeki krizantemle bahçe kapısına ilerledi. Krizantem'i bana vermeyecek miydi? Mutsuzca mağazaya geri döndüğümde kapının üzerindeki minyatür çanın sesi bile bana biraz neşe verememişti.
Yanlış bir şeyler mi olmuştu? Aniden gergin tavırlar sergilemiş ve sonra gitmişti. Hareketlerine bir anlam yükleyemiyordum, yine de onu görmek güzeldi.
Kasaya bıraktığım kitabı alarak arka bahçeye ilerledim ve menekşe kokulu hikayeleri okumaya başladım.
Jealous Zaynie