Bir şehre trajedi uğradığında şehirde her ne varsa Araf'ın olur. Hem de sonsuza dek. Trajedi dediğimiz şey Araf'ın en güçlü silahıdır. Sadece özel anlarda kullandığı mükemmel bir silah. Araf'ta olan en zeki ve büyük yaratığın önderliğinde gerçekleşen bir saldırıdır. O çok zeki yaratık insanlardan bile zeki. Görünüş olarak Pteranodon'u andırır ama kanatları çok geniştir. Gözlerinin olması gereken yerin boş olması da kendine has bir ürkünçlük katar. Havada tüm sürüye bağırarak komut verir. Sesi çok cırtlaktır ve kulak tırmalar. Bir de her an gölgesi sizi takip eder gibi olur, sizi harika darlar. Nadiren de olsa hoşuna giden avları arada yakalar.
Trajedi sadece büyük yerleşmelere uğrar. Trajedi Araf'ta olan tek özgün şeydir. Ondan bir tane daha yoktur, en özel şey o. Büyük yerleşmeleri seçmesinin nedeni bu tekliğidir. Sonuçta her bir canlıya uğrayacak vakit kavramı Araf'ta bile yok. Ah, Trajedi gerçekten bir trajedidir. Uğradığı yerleşmedeki her canlıya umutsuzluğu o kadar iyi aşılar ki! Kemikleriniz kendiliğinden ufalır. Kaslarınız o çaresizlik duygusunun verdiği sıcaklıkla eriyiverir. Trajedi o kadar ilginç ve farklıdır ki! Aslında Trajediyi ilginç yapan ne emin değilim. Uçan kocaman bir canavar ve birkaç yeni dev çeşidi hariç her şey halihazırda Araf'ta olan şeyler. Ama gerçekten Trajedi bir ayrı.
E artık bir hikâye anlatayım değil mi? Ne amatörüm, hikâye anlatmayı unutuyorum. Tahmin etmişsinizdir ki hikâyemin bu kısmında gezginimiz bir şehirde. Araf'ta düzgün yerleşmelerle karşılaşmak çok güçtür. Çoğu zaman karşılaşmak iyi bir şey olmaz. Çünkü kentlerin etrafı canavar kaynar. Araf herhangi bir düzenden nefret eder. Şanslı ve şansız gezginimiz yolda bir şehirle karşılaştı. Gezginimiz bu şehre uğramazdı normalde ancak mecburdu. Kuru bir ekmeği bile kalmamıştı, bayılmak üzereydi. Girmek ve iki üç yiyecek bulmak zorunda olduğunun farkındaydı. Ama daha nasıl içeri girebileceğini bile bilmiyordu. Etrafı kocaman duvarlar çevriliydi. Biliyor musunuz, hâlâ nasıl içeri girdiğini bilmiyorum. Evet, bu anılarımda kopmuş bir parçadır. Araf'ta bu tarz anı kopmaları çok olur. İleride anlatacağım bu anı kopmalarını. Devam edeyim. İçeriye girdiğinde bu şehrin sadece gezginler için yapılmış ayrı bir bölümüne girdiğini fark etti. Yabancılar için gerçek şehre geçiş yok. Bu yabancılar bölümü dışarıda olan ama şehirde üretilemeyen her şeyin sağlandığı bölümdür. Güvenlik içinde önemliydi, gezginlere etraftaki canavarlarla savaşmaları için erzak verilirdi. Onlarda bunu harika bir teklif olarak görürdü. Sonuçta bu teklif olsa da savaşacaklar, olmasa da. Onların hayatı savaş ve dertten ibaret. Her neyse, devam edelim. Bu şehir için pahalı sayılabilecek iki üç taş parçası ve bir tane saati vardı. Bunları 3 gün otelde kalma karşılığı verdi, tabii bu sürede yemek de alacaktı. Gezgin için fena bir anlaşma değil. Zaten başka bir şansı da yoktu. 2 gün harika geçti; sıcak yemek, temiz yatak, ılık su ve güvenlik. Daha iyi ne olabilirdi ki? Hatta kalıcı olarak buralarda canavar avlayarak kalmayı bile düşündü. Ancak metnin başında biliyorsunuz, işler istenildiği gibi gitmedi. 3. günün sabahında kahvaltı sırasında, bir alarm çaldı. Bölgede bir casus olduğu söyleniliyordu. Herkesi meydana çağırıyorlardı. Arda (Gezginin adı Arda. En sonunda hatırladım) temkinli olarak meydana gitti. Askerler herkesin burada durması gerektiğini söylüyordu. Herkes kontrol edilecekmiş, casus olup olmadığına bakacaklarmış. Bu durum çok ilginçti çünkü Araf'ta casusluk gerektirecek bir şey olmaz. Arda durumu anlamaya çalışırken hayatını kurtaracak şeyi fark etti. Giriş kapısı açıktı! Besbelli, Tüm yabancılar durdurulamayacak bir saldırıya karşı yemleniyordu. Arda "Kapılar açık! Yemleniyoruz!" diye son sesiyle bağırdı. Hayır, diğer insanları düşünmüyordu. Sadece kaos yaratmaya çalışıyordu. Arda gerçek şehre doğru kaçmanın yolunu aradı, oradan daha güvenli bir çıkış yolu bulabileceğine inanıyordu.
Şehrin gerçek bölümüne girdi mi, girmedi mi emin değilim. Araf'ta gerçekten hiçbir anı kesin değildir. Ben Trajedinin geleceğini, hepsinden önce biliyordum. Yani neyle karşı karşıya olduğunu biliyordum. Arda'nın şehir kaçabilmesi için ona güç verdiğimde eminim (Evet, bunu yapabilirim). Bu sayede gerçek şehre geçtiğini biliyorum ama nasıl yaptığını bilmiyorum.
Pek bir uzun oldu ha, en iyisi iki parçaya böleyim ben bunu. Şimdilik hoşça kalın ve ölmemeye bakın, hikâyemi bitirmeden ölmenizi istemem.
![](https://img.wattpad.com/cover/349643336-288-k896499.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf Gerçeğimsileri
AdventureHikâye, Araf denen diyarda bir gezginin yolculuğu hakkında. Vahşet, Araf olayları, yaratık saldırıları, Araf'ta yaşayan diğer insanlar ve Arda'yı anlatıyor. Her bölüm farklı yerler, olaylar, canavarlar, insanlar ve Araf hakkında yeni bilgiler dolu.