-eve geldiğinde kimseyle konuşmadan odasına çıkıp kapıyı çarptı hyunjin. chan da arkasından gelmişti, yüzünü göresi yoktu.
herkes mutfakta oturup içkilerini içerken, jisung, felix ve jeongin günün yorgunluğuyla çoktan sarhoş olmuştu bile. changbin, minho'ya bugünki oyununu anlatıyorken -aslında sadece kendini övüyordu- minho asla odaklanamıyordu.
"oğlum görmen lazımdı, herife bi' koymuşum yani." dediğinde minho'dan gözlerini çekip yanındaki seungmin'e baktığında, seungmin kendisine garip garip bakışlar atıyordu. önüne döndüğünde ise minho masadan çoktan kalkmıştı.
çatı katındaki odasında, çalışma masasının üstünde her zamanki gibi şarkı yazan hyunjin, aynı zamanda müzik dinliyordu. chan'a gerçekten sinirli oluşu, aynı zamanda üzülmesine yol açıyordu.
"gelebilir miyim?" kapının aralandığını anlamamıştı hyunjin. aralıktan tatlı gözlerle kendisine bakan minho'yu onayladığında minho içeri girip kapıyı kapattı.
hyunjin sandalyede otururken minho, karşı karşıya olmaları için masaya oturmuş ve eliyle hyunjin'in saçlarını karıştırmıştı.
ellerini indirdiğinde, yanındaki deftere baktı ve şarkı sözlerini okudu.
I've been tryna grow 'cause people kill for it
This mental pressure got me popping pills and shit
But I'm into it, I'm into it
Say he wanna fuck me later
Boy, I'm into it, I'm into it, I'm into it
This mental pressure got me popping pills and shit"son zamanlarda, canını sıkan bir şeyler var. bana anlatmayışından hoşlanmadım hyun." sırtını oturduğu masanın bitişiğindeki duvara yasladı.
"bir şeyler yok, ne olabilir ki zaten?" chan meselesini, 'canını sıkan bir şeyler' olarak adlandırmak istemiyordu hyunjin. klasik, sık sık yaşanan tartışmalardandı sadece, ve ya hyunjin kendini buna indandırmak istiyordu.
"chan hakkında, anlamayacak kadar aptal da değilim, anlamayacak kadar uzak da değilim size. üçümüz çocukluk arkadaşıyız, farkındasın değil mi? ki özellikle sen benim için çok kıymetlisin, senin her şeyini ezbere bilen bir tek benim. bu yüzden korkma, benden değil kendinden korkma. önce kendinle yüzleş sonra bana dök içini." minho'nun sözleri, asıl kendiyle yüzleşmesini sağlamıştı hyunjin'in. başını öne eğdi ve parmaklarıyla oynamaya başladı, bu hareketini tatlı bulan minho arkadaşını da alıp yatağa rahatça oturdu.
"çok garip davranıyor. bi' öyle bi' böyle." başını minho'nun omzuna koydu.
"chan'ın uzmanlık alanı, aşk değil hyunjin." minho'nun omzundan başını kaldırıp yüzüne baktı.
"evet, değil doğru. ama bizim bildiğimiz chan, cesur değil mi, korkusuz değil mi? bizim için savaşa giren chan, güya üstümüz olan adamlardan korkuyor, yakalanırız diye. bu ne şimdi, minho? ölmekten korkmuyor da aşktan mı korkuyor?" dostunu, gözlerinin içine bakarak dinleyen minho arada başını sallıyordu.
"senin zarar görmenden, aşkın ikinize zarar vermesinden korkuyor. evet, başta ilişkiyi başlatarak hata yaptı belki ama biraz da onu anlamaya çalış güzelim. zaten bizim için her şeyi yapıyorken, ondan fazlasını bekleme. eminim, çıkış yolumuzu bulduğumuz zaman bütün korkularını yenecek. şu an sadece onunla güzel vakit geçirmeye odaklan, ikiniz de daha mutlu olacaksınız emin olabilirsin."
ikisi de hiç bir şey söylemeyip, yalnızca birbirlerine sarılırlarken kapıları çalındı. jisung, içeri girdiğinde her zamanki gibi birbirlerine yapışmış ikizler gibi olan hyunjin ve minhoyu gördüğünde göz devirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/348887107-288-k592637.jpg)
YOU ARE READING
wild wild west, skz X itzy
Fanfictiondünya yanıyor ve biz alevler içinde dans ediyoruz. skz x itzy ff. slow update. hyunchan, minlia