Sirius sıkıntılı bi nefes vererek saate baktı belki de o gün içinde yüzüncü kez. Günleri saymayı bırakmıştı artık, saatleri ve hatta dakikaları bile sayıyordu.
Binası seçildikten sonra çoğu akrabası ile arasına soğukluk girmişti ve bu durum şuan Fransa'yı -en azından onun için- cehenneme çeviriyordu.
Gryffindor olduktan sonra çoğu akrabası ilk başta ona ve ailesine karşı mesafe koysa da daha sonra akıllı davranmaya çalıştılar. Black'leri yemeklere, partilere, özel davetle girilen safkan balolarına tekrar davet etmeye başladılar ve her bir etkinlik için Sirius'a ayrı olarak davetiye gönderdiler.
Amaç ona iyi davranıp kendi taraflarına çekmekti, ancak çevrendeki beş arkadaşının ortalaması sensindir değil mi?
Eh, Sirius'un arkadaşları sağolsun bunların hiçbiri onun üzerinde etkili olmuyordu.
Yinede ailesi ve elbette akrabaları Black varisinden umutlarını kesmediler.
Ve şimdi bu yüzden buradaydı. Dayısı Cygnus ona kan saflığının ve kara büyünün ne denli kıymetli olduğunu anlatırken onu dinlemeye çalışıyordu ama halı desenlerinin daha ilgi çekici olması onun suçu değildi.
Adam kendi kendine konuşmaya devam ederken Sirius oflaya puflaya çıktı göz yorucu derecede karanlık olan salondan.
Noel tatilinde kar görememek onun içini darlıyordu. Karın da ötesinde gökyüzünde tek bulut yoktu.
Sirius kendi kendine Fransa'nın iklimine küfretmeye devam ederken balkona çıktı. Kollarını betona koyup manzarayı incelemeye başladı.
"Için bayıldı değil mi?"
Kızın alaylı tonlamasını duyup arkasını döndü.
"Baban çok sıkıyor Astra." Kız onun cevabına gülerken yanına geldi ve tıpkı onun gibi betona kollarını çaprazlayarak aşağıya baktı.
"Farkındayım. Çok takma ya onlar da kendince seni yanlarına çekmeye çalışıyorlar işte."
"Senden haberleri yok tabii rahatsın." Diye mızmızlandı Sirius.
"Deme öyle istediğin binadasın en azından. Ama yinede haklısın, senin yerinde olmaktan iyidir. Sürekli safkan kızlar bulup hergün nişan atmak çok sıkıcı olurdu." Sirius kaşlarını çatarak ona baktı.
"Teselli miydi bu?" Kız coşkulu bi kahkaha attı ve gülmeye devam ederken başını iki yana salladı. Kız eliyle gülmekten akan gözyaşlarını silerken konuştu.
"Cissy ile nasıl gidiyor?"
"Ne Cissy'si?" Diye sordu Sirius, geçen sene ki nişanlarını tamamen unutarak.
"Hayatım nişanladınız ya geçen sene."
"Ha, nişanı attık ya." Astra az önceki lafının üzerine bunu duyunca bir süre Sirius'a bakıp tekrar gülmeye başladı. Bu sefer ikisi de gülerken Sirius'un gözüne iki çocuk takıldı.
Astra adını duymasıyla birlikte içeriye doğru giderken Sirius çocukların ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.
Içeriden duyduğu başka bi sesle birlikte gözlerini devirdi.
"Sirius, neden içeri gelmiyorsun? Ne güzel konuşuyorduk." Lafıyla birlikte Sirius yüzünü elleri arasına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Right Stuff ˢⁱʳⁱᵘˢ ᴮˡᵃᶜᵏ
FanfictionBeauxbatons Sihir Akademisinden ailesine gönderdiği mektup baykuşun yolunu şaşırmasından ötürü aile ziyareti yüzünden Fransa'da olan Sirius Black'in eline geçmiştir. Durumu ilgi çekici bulduğu için mektubun sahibine bir mektup yazmaya karar verir...