Medyadaki bebiş Çağan 🥺🥺🥺💖🥲💖🥲💖💖🥲🥺🥲🥲🥲🥺🤍💝💖
--
Nöbet çıkışı kendimi acilin bir üst katında bulmuştum. Ameliyathane ve anestezi polikliniği bu kattaydı. Saat sekize doğru geliyordu, mesai başlamak üzereydi.
Yusuf'un kimliği bende kaldığı için onu vermeye gelmiştim. Ancak ayakta zor duruyordum, gece yoğun geçmişti ve yorgundum.
Anestezi polikliniğine ilerlerken etrafı izliyordum. Burada bulabilir miydim emin değildim, stajyerler tam olarak nerede görev yapıp nerede bulunurdu bilmiyordum. Yine de içeri girmek yerine dışarıda kalıp kapıyı tıklattım.
Birkaç saniye sonra içeriden biri çıktığında kapıdan biraz geri çekilip ona baktım. Bana merakla bakarken gülümsedim, "Günaydın öncelikle. Dün bir stajyeriniz acildeydi fenalaştığı için. Kimliğini verecektim, Yusuf burada mı acaba?" diye konuşmaya girdim.
Aynı gülümsemeyi bana sunarken omuz silkti genç, "Yusuf henüz gelmedi ama on dakikaya burada olur. Eğitim biriminin olduğu kısımda imza atıp gelecek isterseniz orada bekleyin... Ya da isterseniz kimliğini ben de verebilirim. Tanıyorum onu." Elini bana uzattığında refleks olarak eline çevirdim gözlerimi.
Verirdim ama benim gözümle görmem lazımdı, ona ulaşıp ulaşmadığını. Karşımdaki genci gülümseyerek reddettim, "teşekkür ederim genç adam, ben versem daha iyi. İyi çalışmalar sana," vedalaşıp arkamı döndüm ve bir kat daha çıkıp eğitim birimine ilerledim. Burası yoğundu, öğrenciler girip çıkıyordu.
Duvara yaslanıp beklemeye başladım. On dakika dediği için derin nefes alıp telefonumu elime aldım ve biraz gezinmeye başladım. Üzerimdeki ceket beni bunalttığında bakışlarımı telefondan çekmeden diğer elimle ceketimin önünü açtım ve biraz geri attım kollarımın üstünden.
"Günaydın?" Duyduğum sesle başımı kaldırıp karşımdaki bedene baktım. Tekrar telefona dönüp yedi dakika geçtiğini görünce ekranı kapatıp cebime attım ve yerimde dikleşip karşımdakine gülümsedim.
"Günaydın, Yusuf." Bana ufak bir gülümseme verip omzundaki çantasının askısına attı elini. Yine mavi üniformasını giymişti, onu göz ucuyla süzüp bakışlarımı gözlerine çıkardım.
O çoktan beni izliyordu.
Cebimdeki kimliği çıkarıp ona uzattım, "dün bende kalmış."
Kaşlarını çatıp elimdekine baktıktan sonra anlamış gibi mırıldanarak parmaklarım arasından aldı kimliğini.
Elleri sıcacıktı.
"Ah, sende miymiş? Dün çok aradım hatta çıkarken acile de gittim ama bulamamıştım." Gülerek kimliğe bakmayı kesip bana döndü, "teşekkür ederim."
Omuz silktim, "rica ederim. Sekreterler ile beraber kim olduğunu tespit ederken ben de kalmış." O çantasını açıp içinden cüzdanını çıkarırken ben konuşuyordum. Kimliği koyup tekrar çantasını kapattı. "Bugün daha iyi misin?"
Bakışları beni buldu tekrar. "Evet iyiyim. Yazdığı ilaçları da aldım bugün içtim gelmeden." Gururla konuştuğunda kıkırdadım, tatlıydı.
"Sevindim. Demir eksikliği cidden sana sıkıntılar çıkarabilir, dikkatli ol ve ilaçlarını aksatma bu yüzden. Beslenmene de aynı şekilde," tamam mı dercesine başımı salladığımda dudaklarını birbirine bastırıp güldü. Birkaç saniye sonra tutamamış olacak ki kıkırtısını duymuştum. Elini ağzına kapatıp gülmeye devam etti.
"Tamamdır, edeceğim..." Kafa karışıklığı ile bana baktığında göz kırptım, "adım Serkan."
"Serkan... Tamam dikkat edeceğim Serkan. Teşekkür ederim benimle ilgilendiğin için." Önemi yok dercesine elimi sallayıp boğazımı temizledim ve ona baktım tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
k.
Short Story"Bu özgüvenli ve başarılı adama senin karşı koyamayacağını biliyorum, bebeğim." Kendinden emin tavırları beni ona daha çok çekerken gerçekten de karşı koyamıyordum. Hastane sınırları içinde olup olmamamızı umursamadan bulduğum ilk odada onu benim ya...