Bayadır #homo 1'deyiz fark ettiniz mi oh kaptırmadık şükür 🙌🏻💗
--"Dinler misin Çağan Şengül?"
"Dinlerim."
"O zaman Çağan playlistimi açayım." Kıkırdadı ve başını telefonuna çevirdi.
Kendi telefonunu arabaya bağlamıştı. Çok geçmeden bildiğim melodi çalmaya başladığında gülümsememi büyütüp yola bakmaya devam ettim.
"Ben sana veda edemem." Yusuf sesinden bile gülüşü anlaşılır şekilde konuşmuştu. Anlık ona döndüm. Telefonu kucağına bırakmış, ona getirdiğim güllerin yapraklarında parmaklarını gezdiriyordu yüzündeki gülümseme ile.
"Buraya gelecekmiş önümüzdeki hafta." Önüme döndüğüm sırada konuşmuştum.
"Hangi gün?"
"Pazartesi." Heyecanlı bir şekilde öne doğru kayıp başını bana doğru yaklaştırdı. Işıklara yakalanmamızı fırsat bilip durdum ve ona yaklaşıp dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp geri çekildim.
"Niye böyle bakıyorsun ne oldu?" Dediğimde omuzlarını silkti.
"Pazartesi biz tanışalı bir ay oluyor farkında mısın?" Dediği şeyle farkına vardığım şey kalbimi hızlandırdı.
Zaman çok hızlı geçiyordu gerçekten. Oysaki daha dün gelmişti hayatıma.
"Gerçekten yaklaşık bir aydır hayatımdasın," ona doğru eğilip burnumu burnuna sürttüm. Bu onu güldürdü.
"Sen de benim hayatımdasın." Derin nefes alıp devam etti, "Çağan geldiğinde birlikte gidelim mi o halde?"
Kibarca sorduğu sorunun ardından istekli gözlerle bana bakmaya başladı başını geri çekerek. Bir süre sessizce ona baktığımı fark edince gülümsemesini büyütüp başını omzuna doğru eğdi. Kaşlarını havaya kaldırıp eee der gibi baktığında kıkırdadım.
"Gidelim bebeğim." Burnunu parmaklarım arasına alıp sıktığımda mızmızlanıp geri çekilmişti. Arkadan duyduğum korna sesiyle yeşil yandığını gördüm ve onunla uğraşmayı kesip yola döndüm tekrar.
"Serkan," sesini duymamla mırıldanıp yola bakmaya devam ettim.
"Ben aslında bunu sana teklif edecektim bugün ama sen söyleyince tutamadım ağzımı. Ben ikimize bilet almıştım pazartesi için," kaşlarımı refleksle kaldırıp ona döndüm.
"Gerçekten mi?"
"Evet. Çağan Şengül çok seviyorum biliyor musun? Geleceğini öğrenince hemen kaptım," hafif yerinde kıpırdandığında merakla ona bakmaya devam ettim. Koltuğa iyice yaslanıp boğazını temizledi, "seviştiğimiz gece sen çocuklarla konuşurken ben biletlerimizi alıyordum."
Dudaklarımı birbirine bastırıp yola döndüm. O kadar sessiz ve hızlı söylemişti ki anlamak biraz zor olmuştu. Derin nefes alıp hareketsiz durduğunu fark ettiğimde gülerek elimi onun yüzüne attım ve yanaklarını okşadım.
"Sen utanıyor musun?" Elimi kendinden kurtarmaya çalışıyordu söylenirken. Bu onu daha da tatlı yapıyordu ama farkında değildi.
"Ne utanacağım ya? Çeksene elini." Sinirli sesiyle konuştuğunda kahkaha atıp elimi çektim yüzünden. Her zamanki gibi üst bacağına yaslayıp ona döndüm.
"Seviştiğimizi söylerken biraz utandın gibi geldi."
"Utanmadım." Yüzün kızarmasa inanacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
k.
Short Story"Bu özgüvenli ve başarılı adama senin karşı koyamayacağını biliyorum, bebeğim." Kendinden emin tavırları beni ona daha çok çekerken gerçekten de karşı koyamıyordum. Hastane sınırları içinde olup olmamamızı umursamadan bulduğum ilk odada onu benim ya...