Bir şeyi yaşamak istiyorsan , ilk yapacağın şey başlaman.
Başla ki gör,
Başla ki anla,
Başla ki hisset,
Başla ki yaşa..."Tüm duygularını parmaklarına ver; yoğunlaş ve o hissi, yüreğinde hisset." demişti babam.
Aynen öyle yaptım.Sakin kal, ânını yaşa, mutlu ol...
Herkesin hayat merkezinde olan bu 3 cümle. 3 ifade. 3 emir.Emir
Hayatın merkezine koyduk ama hangimiz bu üçünü birden yaptık? Ya da en azından yapabildik? Yapmaya çalıştık?
Şu an sakin kalmazdım. Çünkü uzun bir zamandır bu ânı hayal ediyordum. Öylesine geçiremezdim.
Ânımı yaşayabilir miydim? Evet, çünkü bir kişi eğer ki bir şeyi çokça hayal eder, sürekli onu düşünürse , gerçekleştiği zaman da ona özel olarak yaşanma fırsatı verir.
Ben de öyle yaptım. Ânımı yaşıyordum.Peki mutlu olmak? Mutlu muydum?
Evet! Hem de hiç olmadığım kadar...
Aklımdan bir an olsun çıkmayan bu hayalim bugün, tam da şu an , gerçek olmuştu. Mutlu olmayayım da ne olayım?Hem hangi çocuğun, kendisine verilen balon karşılığında üzgün olduğu görülmüş?
Parmaklarım piyanoya her temas ettiğinde o ritmi sadece kulaklarımda değil kalbimde de hissediyordum. Hatta ve hatta belki de sadece kalbimde hissediyordum. Parmaklarım sadece birer araçtı belki de...
"Harikasın Desen!"
Rüya öğretmenimin sesi ile gözlerimi açmış, açar açmaz da gerçek dünyaya dönmüştüm. Hayal dünyama bir kez daha uğramış olmuştum." İlk dersine göre gayet iyiydin , bu günlük bu kadar yeterli. 45 dakika ilk güne kadar yeterli. Şimdi sana parmaklarını biraz daha geliştirmen için bir alıştırma vereceğim. Haftaya kadar onu çalışmanı istiyorum. Haftaya biraz daha uzun tutarız kursu. Sonrasına bakarız." dedi içten gülümsemesi ile.
"Tabi kii! Nasıl isterseniz. Mutlaka çalışacağım. Elimden gelenin fazlasını yapacağım!"
"Sana güveniyorum tatlım. Bugün harikaydın. Bu sana motive olsun. Yaptıklarını hatırla ve her daim bir adım daha atabileceğini düşün. İnan kendine. " Kulağıma eğilip
"Şahsen ben sana inanıyorum."İyi ki de Rüya Hanım gibi bir eğitmenim var. Gerek konuşmaları olsun, gerek ders anlayışı olsun herşeyi ile çok seviyorum.
"Teşekkür ederim hocam!"
Elime verdiği, üstünde notalar yazan iki kağıdı verirken
"Haftaya görüşmek üzere canım. Unutma. Çalışırken de dediklerimi unutma. Kendine güven ve sabret. Çünkü yeni başlangıçlar, insanın kendine olan güveninden ve ettiği sabırdan geçer."
"Haklısınız, umarım ki haftaya ki dersimiz de sizi ve kendimi mutlu edebilirim."
"İnan kendine, gerisi tamamdır. " dedi göz kırparak.Rüya öğretmenim ile vedalaştıktan sonra çantamı aldım ve sınıftan çıktım.
~
Kurstan çıkınca annemi atmıştım. Pazara gideceklerdi , sabah demişti ama yine de ne yaptıklarını sormak için aramak istedim.
4. çalışında telefon açıldı.
-"Efendim canım?"
-"Anne çıktım ben. Eve geçiyorum da siz dışarıdasınız değil mi?"
-"Evet annecim, Hazar'layız. Evde eksikler vardı ya pazardayız. Meyveler kaldı. Birazdan onları alıp geleceğiz. Hem bak domates de aldım. Çorba yaparız evde , ne dersiniz?"
-"Bence cevap biliniyor Arzu Sultan. Haydi kapatıyorum. Yoldayım. Görüşürüz."
-"Tamam annecim dikkat et yolda giderken. Öpüyorum."Babam şehir dışına çıkacağını söylemişti.Bugün evde ben , Hazar ve annem ile üçümüz olacaktık. Yolda giderken bir eksiklik hissetmiştim.
Tabi ya! Müzik!
Çantamdan kulaklığımı alıp telefonumdan sevdiğim grup olan Yüksek Sadakat'ten Kafile'yi açmış , evin yolunu tutmuştum.
Korna sesleri, atılan kahkahalar, sokak hayvanlarının kendilerince sesleri , şehir gürültüsü...
Hepsinden uzak kalmak istedim o an. Şarkıyı mırıldanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESEN VE ZENGARDEN
Chick-LitHepimiz çocuktuk, büyüdük... Hepimizin farklı idealleri vardı belki de ... Hepimiz bir umut dünyası içinde yaşıyorduk ama herkesin atladığı bir yer vardı. Hayat. Hayat; bize yaşamayı öğreten yer mi? Hayat; bize mutluluğu tattıran bir dost sonra da...