DESEN VE ZENGARDEN

BÖLÜM 3: BAŞLANGIÇ (devam)

-"Ay ne çekilmez birisin ya! Git , ne halin varsa gör, tamam mı? Gözüm seni bir müddet görmesin." dedim sinirli bir şekilde.
-"Aaa, ama ablacım. Olmaz ki böyle."
-"Niyeymiş o?"
-"Kafana 8 yastığı birden yiyince kendini savunman lazım, savunmak için de yastığın nerden geldiğini görmen lazım, e onun için de beni görmen lazım." dedi sırıtarak.
-"Bak sen? Demek 8 yastığı(!) birden yiyecekmişim... Vay vay vay... Bana bak oğlum. Sen gelirken ben gidiyordum bu yollardan. Şimdi bir daha düşün bakayım. Kim kimden 8 yastık birden yiyip kendini savunuyor? Sana varya, burdan bi' uçarım, bırak 8 yastığı benle birlikte salondan çıkar mutfağı boylarısın." asla kendimi hafife aldırmazdım. Hele ki karşımdaki kişi Hazar ise...
-"Ay yine geldi bizim ergo. Neymiş efendim ben geldiğimde o gidiyormuş. Bana ne! Bana ne yani bana ne? Göreceğiz kim savunuyor kendini!"
-"Bir dakika bir dakika... 'Ergo' ne , tam olarak?" Hazar ve kelime dağarcığı ikilisi ile karşınızdayız...
-"Sen ve senin gibiler için kullanılan bir tabir prenses. Ergenler yani! Hem de en çekilmezinden!"
-"Şuna bak! Bulmuş benim gibi güzel, nazik, bir o kadar da iyi birini. Laf ediyor. Git anneme bak, yardım et. Beni delirtme!"
-"Ya siz canıma 'canısı' deyince birşey olmuyor da ben ergenlere 'ergo' deyince mi bir sorun oluyor? Pardon?"
-"Hazar." dedim sakince.
Bir an kendi de nefes alıp öylece durdu. Benden bu tepkiyi beklemiyordu sanırım.
-"Gözüm görmesin seni, git! Anneme yardım et. Ben de şunları götüreyim. Hadi!"
-"Ay iyi be! Tamam, pişt... Baksana bi'"
-"Allah'ım sen sabır ver, yine ne var!?"
-"Kırıldın mı kız?"
-"Yo ne alâkaka? Hem ne bu tavırlar, sevgililikte 2. günü mü canlandırıyoruz sayın site sakinlerimize? ' Pişt bi'bak ' ne ya!"
-"Tamam şakalaştık ama kalbinin kırılmasını da istemem yani... Sen benim biricik prensesimsin."
-"Göreceğim ben senin o 'biricik prensesini'. Sevgili yapınca göreceğim. Bak gör o zaman pabucum dama atılmıyor mu?"
-"Ya ne alaka şimdi... Şurda gönlünü almaya çalışıyorum." yanağımdan öpüp güldü. Sonra biraz durdu ve öptüğü yeri sildi.
-"Niye sildin?"
-"Öğlen mutfakta sen öptüğünde silmiştim ya ben, şimdi de ödeştik, senin elin dolu diye ben sildim. Şimdi gel tekrar öpeyim."
-Ya yerim ama ben seni! Tamam gel."
-"Canım ablam be! Seviyorum seni!"
-"Ben de seveyim bari! "

Odada bizim gülüşmelerimiz hâkimdi sadece. Annem hâlâ yoktu. Neredeydi bilmiyorum. İlk önce izin vermedi bize ama sanırım o da istiyordu, kendini kaptırdı.

Odayı, partimize uygun hâle getirirken annem geldi odaya. Tabi elinde tepsi, tepsinin içinde de tabakalar.
-"Eee madem bir parti veriyoruz, pastamız da mı olmasın?"
-"Harikasın Arzu sultan!"

Hazar'ın heyecanına bakılırsa cidden yorucu bir gün bizi bekliyor demektir.

Mozaik pasta eşliğinde pijama partisi! Ne hoş ama!

-"Eee haydi! Giyelim pijamalarımızı da parti başlasın!"
Hazar belimden beni itip
-"Annem haklı, hadi giyin çabuk! Hazırlan. Bugün çok güzel bir gün olacak!"
-"Tamam tamam! İtip durma, gidiyorum, Allah'ım ya! Hem sen de git giy-"
-"Eder yukarı çıkarsan ben de çıkacağım zaten ablam ekselansları. Yürüsene hadi!"
-"Ay Hazar! Tamam çekil şurdan. "

~

Sonunda Hazar'ın sesinden kurtulmuştum. Saat 16.00'a geliyordu. Akşam güneşi, neredeyse tüm aydınlığa ile, benim odamdaydı. Dolabımdan bugüne yakışacak bir pijama takımı aldım. Denedim hemen.

Bu parti, bizim ilk pijama partimizdi. Çok da sade olsun istemiyordum. Süslü ama göz yormayan bir şeyler güzel olabilirdi.

Boy aynamdan kendime baktım ve gülmeme hâkim olamadım.

-"İşte bu" dedim karşımdaki yansımama bakarken.
Giydiğim takım, pembe ve simli kumaştandı. Bence aklımdaki konsepte uygundu da...

-"İlahi Desen! Sen ve pembe , ne uyumlu bir çift!"