Stealer

1

"Bir şeyler yapalım artık." Lisa, koltuğa gömülmüş elindeki telefonuyla ilgilenirken bense olduğum yerde sıkıntıyla dönüp durup söyleniyordum. Son zamanlarda hiçbir şey yapmıyorduk ve son soygun üzerinden neredeyse üç hafta geçmişti. "Ne yapacağız ki?" Lisa nihayet elindeki telefonu bırakıp bana dönmüştü. "Bilmiyorum, Mingyu ile Yoongi'yi arasana. Hatta, Suzy'de gelsin."

Harekete geçip bir şeyler yapmalıydık. "Yeni soygun diyorsun yani..." Lisa oturduğu yerden doğrulup sırıtmaya başladığında derin bir nefes aldın. "Aynen öyle diyorum."

Bir saat sonra tüm grup, tuttuğumuz küçük evde toplanmıştı. Ne zaman plan yapacak olsak bu küçük apartman dairesine geliyorduk. Hepimizin ailesi zengin ve prestij sahibi insanlar olduğu için oynadığımız oyunlardan kimsenin haberi olmamalıydı, kimse duymamalıydı. Hem bizim hem de ailemizin başı belaya girerdi.

Zengindik, istediğimiz her şeye ulaşabiliyorduk. Ama bir şeyler eksik kalıyordu. Farklı zevklere sahip olmalıydık. Bu yönde kendimizi tatmin
edecek şeyi parayla satın alamıyorduk. Bizde başka bir yolunu bulmuştuk.

Soygun çetesi kurmak.

Etrafımızdaki ya da uzaktaki her kim olursa, radarımıza giren zengin insanların evlerine gidip hırsızlık yapıyorduk. Çaldığımız değerli eşyaları kendi kurduğumuz ve kimsenin kimliğimize erişemediği sitemizde sergiliyor, paraları ise ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorduk. Bunu kendi paramızla da yapabilirdik ama böylesi daha eğlenceliydi işte. Zevk alıyorduk.

"Şu bara sadece üst kesimden insanlar girebilecekmiş ve bu akşam özel maskeli bir parti varmış." Suzy tabletten açtığı mekanın fotoğraflarını hepimize tek tek gösterdiğinde ne yapabileceğimizi düşünmeye başladık.

Orada sadece üst katmandan kişiler olacağından herkes zengin olacaktı. "Gidelim o zaman." Lisa arkasına yaslanmış rahat bir şekilde konuşurken Yoongi ona göre daha ciddiydi. "Üst segment diyor yalnız, kimliksiz giremeyiz." Yoongi doğru söylüyordu. Kimliğimizi saklayarak ya da kılık değiştirip içeri giremezdik.

Sonuçta içeride milyarder insanlar olacaktı ve son derece güvenlikli olması beklenilen bir durumdu. Hırsızlığa karşı her önlemi alacaklarından emindik.

"O zaman bizde kimliklerimizle gireriz?" Bunu söyleyen bendim. Hepimiz varlıklı ailelerin çocuklarıydık ve soy adlarımız sayesinde içeri girebilirdik. Üstelik kimse bizden şüphelenemezdi. "Sen ve Mingyu girersiniz de... Biz girebilir miyiz bilmiyorum." Yoongi iç çektiğinde Suzy lafa atladı.

"Yoongi haklı, içeride yalnızca en üstten kişiler olacak. Zaten mekan çok lüks ve tam güvenlikli. Senin baban ve Mingyu'nun babası milyarder Jennie. Ama bizimkilerin parası ve prestiji bu mekana yetmeyebilir." Evet hepimiz zengin ailelerin çocuklarıydık ama benim babam ve Mingyu'nun babası sektörün en ünlü ve en zenginlerinin başını çekiyordu.

Lisa yaslandığı yerden doğrulup yavaşça ayağa kalktı. "O zaman Mingyu ile Jennie kimlikleriyle içeri girsin. Mingyu etrafı kollarken Jennie'de adamlardan birini ağına düşürsün. Evine götürmeyi başarırsa biz de arkalarından takip ederiz. Zaten maskeli olacaklar. Jennie'yi tanıyacağını düşünmüyorum. Jennie adamı uyutur uyutmaz biz de içeri dalarız." Bu fikir hepimizin onayından geçmişti. Bizim için çocuk oyuncağı olacaktı çünkü bu senaryoları defalarca kurgulamıştık.

Akşama kadar salonda takılıp plan üzerine konuştuk. Her şey görünürde sorunsuz gibiydi. Partinin başlamadına saatler kala Mingyu ile hazırlanmaya koyulduk. Siyah mini şortumu giyip üstüne siyah parlak gömleğimi geçirip göğüs hizama kadar olan düğmeleri açık bıraktım. Gümüş ince bilekliğimi bileğime taktım. Kırmızı koyu rujumu sürüp saçımı keskin bir şekilde düzleştirdim. Siyah, pek esprisi olmayan göz maskemi çantama koyup odadan çıktım. "Var ya, sen tüm adamları bu gece ağına düşürürsün." Lisa yanıma gelip beni yakından süzdüğünde kendime güvenen bir tavırla gülümsedim. "Tabi kızım, ne sandın?"