29

150 15 42
                                    

"Durun bir dakika." dedim, Seojoon ve Taehyung'un arasındaki gerilimi hafifletmeye çalışarak.

Bir anlaşmazlık başlamaması için dikkatlice aralarına girdim. "Tamam, bunu daha sonra konuşacağız. Babalarımız bekliyor." diyerek Taehyung'u nazikçe kolundan tutup çekmeye çalıştım, gözlerimi onunla ısrarcı bir şekilde buluşturarak.

"Daha sonra konuşmayacağız. Bu herifle bir daha görüşmeyeceksin." diye sertçe çıkıştığında, kaşlarımı çattım.

"Sen kim oluyorsun da bana karışıyorsun?" diye sorduğumda, Taehyung bakışlarını Seojoon'dan çekip bana çevirdi. "Görüşmeyeceksin dedim, konu kapandı." dediğinde Seojoon kollarını önünde birleştirdi.

"Korkma Taehyung, Jennie'ye zarar vermem." dediğinde Taehyung gergin bir şekilde güldü.

Taehyung "Senin derdinin ne olduğunu ikimiz de biliyoruz." dediğinde içimdeki gerginlik arttı. Bu anlaşmazlığı çözmek için bir çözüm bulmalıydım.

"Taehyung, babam birazdan meraklanıp buraya gelecek. Gitmemiz gerek." diyerek kolundan tuttum ve çekiştirmeye başladım. Taehyung zor da olsa bana ayak uydurup yürümeye başladı. Seojoon'un arkamızdan baktığını hissediyordum.

"Derdin ne senin?" diye sordum Taehyung'a yürürken. "Dediğimi yapacaksın, o adam kötü biri." dediğinde göz devirdim. "Sen iyi biri misin?" diye sordum. "Gerekirse olurum." deyip adımlarını hızlandırdı ve benden önce masaya geçti.

'Gerekirse olurum.'

Bende hemen arkasından yerime oturdum ve suyumdan birkaç yudum aldım. Babamların yüzünde memnuniyet vardı muhtemelen işi almışlardı. Yemeğin sonunda herkes ayaklandığı sırada Seojoon yanımıza geldi. Taehyung'a baktığımda yumruğunu sıktığını gördüm. Seojoon sanki inadına yapıyormuş gibi Taehyung'un gergin halina bakıp gülümsedikten sonra babamlara döndü.

"Sizin gibi iş adamlarını restoranımda ağırlamak bir onurdu, yine beklerim." dediğinde Babam ve Sehoon gülümseyip Seojoon ile el sıkıştı.

Seojoon Taehyung'a dönüp ona da elini uzattı. "Tanıştığıma memnun oldum tekrardan." dediğinde Taehyung öfkeli bakışlarıyla Seojoon'a bakarken olay çıkmaması için gülümsedim ve öne atılıp Seojoon'un uzattığı eli tuttum. "Bizi ağırladığın için teşekkürler." dediğimde Seojoon bakışlarını bana çevirip gülümsedi.

"Ne demek, daha sık görüşelim Jennie." dediğinde bende gülümseyerek karşılık verdim. "Görüşürüz." deyip elimi geri çektim. Yatırımcılar ve babamlar önden giderken bizde Taehyung ile arkalarından yürüyorduk. "Biraz kibar olmaktan zarar gelmez." diye kısık sesle konuştuğumda Taehyung cevap vermedi.

Arabaya bindiğimizde Taehyung'un sessizliği aramızda gerilim yaratıyordu. Yol boyunca hiç konuşmadı, yüzü hala gergin görünüyordu. Onun bu tavrı, aralarında derin bir sorun olduğunu gösteriyordu. Seojoon ile aralarında ne olduğunu öğrenmeliydim. Birbirlerine düşman oldukları kesindi, ama Taehyung bana asla anlatmazdı. Belki de Seojoon, aralarındaki gizemi açıklayabilirdi. Bu yüzden bu meseleyi Seojoon'dan öğrenecektim.

Eve vardığımda hemen Seojoon'u arayıp yarın için buluşma ayarladım. Gerginliği çözmek ve aralarındaki gerçeği öğrenmek için sabırsızlanıyordum.

Ertesi gün, üstümü giyindim ve önce hastaneye gittim. Alçımı çıkarttıktan sonra hızlıca hastaneden çıkıp Seojoon ile buluşacağımız kafeye gittim. Heyecanla içeri adım attığımda Seojoon, elini havaya kaldırarak beni selamladı. Hafifçe gülümsedim ve yanına gidip karşısına oturdum. "Çok bekletmedim değil mi?" diye sordum. "Hayır, merak etme." diye cevapladı, gizemli bir gülümsemeyle.

Stealer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin