"Hyung, çıkıyorum!"
Felix, sesini duyurduğunu umarak küçük pizzacının dar kapısından çıkıp motosiklete koştu.
Eski model motora oturduktan sonra kaskını takıp yola koyulduğunda gideceği adres belliydi, iki haftadır her Cuma olduğu gibi Hwang Hyunjin'e gidiyordu. Onun özel kuryesi gibi bir şey olmuştu.
Geçen hafta yine bu saatlerde o adrese gitmek için neşeyle bindiği motoruna bu sefer endişeyle ve biraz da istemeyerek binmişti. Saf duygularla hakkında endişelendiği adam sert bir dille onu resmi olması için uyardığından beri geçen bir haftada Felix, hiçbir müşteriye doğru dürüst güler yüz gösterememişti.
Tüm suçun kendinde olduğunu biliyordu, müşterileri rahatsız etmemeliydi. Sadece pizzaları teslim edip işine bakmaktı görevi. Zaten müşteriler de daha fazlasını asla istemiyordu. Herkes bir an önce pizzalarını alıp mideye indirme derdindeydi, Felix’in insani duygularına ne gerek vardı?
Kestirme olsun diye ışıkların aydınlatmakta yetersiz kaldığı yıkık dökük ara sokaklardan geçip Hwang Hyunjin'in yaşadığı mahalleye girdiğinde, kalbi ister istemez hızla çarpmaya başlamıştı.
Felix onu görmek için -bu her ne kadar yanlış ve yersiz olsa da- heyecanlanmaktan kendini alamazken, sarı saçlının ondan ne kadar rahatsız olduğunu hatırladığında hızlı kalp ritmi midesinde bir anda parlayan acı ile birleşip içini acıtmıştı.
"Ne kadar aptalım." diye söylendi motorun gürültüsü arasında kendi kendine.
Hwang Hyunjin ondan şüphe duymakta haklıydı elbette, sonuçta kapınıza gelen her pizzacı kuryesi kendini tanıştırma gereği duymuyordu. Üstelik bu kurye hakkınızdakileri biliyorsa ve ısrarla sizinle konuşmaya çalışıyorsa, ortada sahiden de garip bir şeyler dönüyor olabilirdi. Hwang Hyunjin çok haklıydı.
Çok kızmıştı Felix Chan'a ve diğerlerine. Hwang Hyunjin kırıcı olsa da bir sapık, bir hırsız veya azılı bir suçlu değildi; sadece hayatını evinde geçirmeye karar vermiş biriydi. Çalışmayan ya da okula gitmeyen tüm gençler zaten böyle yaşamıyor muydu?
Felix, Hwang Hyunjin'i ilk gördüğünde onunla iş yerinde duyduğu tüm şeylere zıt olarak içtenliği ve samimiyeti ile ilgilenmişti. Kendinden büyük olduğuna emin olduğu adam sanki her an herkesin toplaşıp dinlemek isteyeceği fantastik anılar anlatacakmış gibi bir imaj çizmişti Felix’in gözünde. Bununla birlikte çok da yakışıklı olduğunu bir kez daha söylemeden geçemezdi.
Uygunsuz düşünceleri bir kenara bırakıp başka şeyler düşünmeye çalıştı. Hyunjin'in de dediği gibi sadece işini yapması gerekiyordu. Onunla diğer müşterilerden farklı ilgileniyor olması yanlıştı.
İyi bildiği adrese geldiğinde motorundan indi ve üstünü başını düzene soktu. Pizza kutusunu dikkatle kavradıktan sonra kapıya yürüyüp zile bastı. Bu sefer gerçek bir kurye gibi davranması gerektiğini kendine tekrar edip duruyordu.
Hyunjin, uyukladığı yerden kalkıp kapıya gittiğinde siparişi için kimin geldiğini tahmin etmesi kolaydı. Her hafta o saf veledi gönderiyorlardı.
Kapının kilidini çevirip istemeye istemeye açtığında yarı açık kapının önünde dikilen çocuk, geçen sefere nazaran daha sessiz karşılaşmıştı onu. Suratını kaskın altında gizlenmişti ama parlak iki yuvarlak göz görünürdeydi. Kahverengi küreler bu kez Hyunjin'e ya da evin içine bakmıyordu. Tam da olması gerektiği gibi.
Felix uğraş vermeden, düz sesiyle "İyi akşamlar." dedikten sonra tüm resmiyetiyle pizza kutusunu Hyunjin'e uzattı. Kutuyu teslim ettiğinde dudaklarının arasından belli belirsiz bir de "Afiyet olsun." çıkmıştı.
Diğer tüm müşterilerinde olduğu gibi söylediklerine karşılık beklemeden dönüp gitti. Ardında şaşkın bir adam bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shut-in ₪ hyunlix
Dragoste"Adam evden çıkmıyor. Çok bakma ve bir şeye burnunu sokmadan paketi teslim edip dön." demişlerdi.