Jisung

584 86 28
                                    

Jisung hastaneye kaldırılmadam önce

Jisung eve gelince yine babasından şiddet görmüştü. Artık dayanamıyordu, kendini öldürmeliydi belki de?

O gece çok düşündü. Hayatını gözden geçirdi. Annesinin ölümü, babasından gördüğü şiddet ve arkadaşları...

Ölmek için bir çok sebebi vardı belki de ama hayatta kalmak için sadece bir sebebi onu hayatta tutuyordu.

Her zaman yanında olan arkadaşları ve hoşlandığı çocuk Minho'yu bırakmak istemiyordu.

Arkadaşları ile bu konu ile ilgili konuştu ve hepsi babasını polise vermek istemişti ama gerçek şuydu ki o adam onun babasıydı. Bir yönden bakınca da güçlü kalmayı, hayatla başa çıkmayı bu sebeple öğrenmişti. Evet kötüydü bu şekilde öğrenmesi ama öğrenmişti işte.

O gece saatlerce ağladı. Yanında sevdiği çocuğu, arkadaşlarını ve annesi ile babasını istedi. Kısacası herkesin "arkadaş" gözü ile baktığı ailesini... Fakat haber veremedi. Saat geçti, yeni ayrılmışlardı ve onları üzmek istemiyordu. Bunlar Jisung için yeterli sebeplerdi.

Yatağına yattı, battaniyeyi kafasına kadar çekti ve ağlamaya başladı.

"Neden?" diyordu "Neden babam beni sevmiyor?"

Ertesi gün Minho ile buluşacaktı ve iyi gözükmek istiyordu ama büyük ihtimalle sabaha gözleri şişmiş, gözaltları mosmor olarak uyanacaktı.

Düşündü, hem de çok düşündü. Kendini öldürmek istedi, vazgeçti ilk önce. Sonra tekrar yapacağına emin oldu. Tekrar vazgeçti.

Uzun bir süre bu düşünceler ile boğuştu. "Sakın yapma" diyordu içinden bir ses "Yap, öldür kendini" diyordu bir diğer ses "Kendini öldürme, seni sevenler var" diye ekledi bu sefer "Seni seven yok" diyordu bu seferde. Kendi kendine kavga ediyordu. Emin olamıyordu. Yapsa mıydı? Yapmasa mıydı?

________

Uzun uzun düşündü. Kararını verdi. İlaç kullanıp kendini zehirleyecekti, en doğrusu buydu. Sabaha kadar ağladıktan sonra kalktı yatağından. Babasının uyuduğundan emin olduktan sonra hızlıca üzerini değiştirdi. Yaşadıklarına dayanamıyordu artık. Gücü yetmiyordu. Hızlıca dışarı çıktı. Bir sürü sokaktan geçti. Bir sürü otobüs durağında bekledi. En sonunda açık bir eczane buldu.

İçeri girdi ve gerçekten ağır olan ilaçlar aldı. Çıktı ve eve gitti.

Her şey çok hızlı gelişmişti onun için. Eve nasıl geldiğini anlamamıştı bile. Son kez sevdiklerine veda etmek isterdi ama korkuyordu. Sonradan vazgeçer diye korkuyordu, bunu yapamazdı vazgeçemezdi.

En azından son kez Minho'yu görmek istedi. Ona güzel görünmek istiyordu. En azından buluşma saatine kadar uyumalıydı.

______

Buluşma saatine bir saat kala uyandı. Hızlıca hazırlandı. Üzerine bol bir eşofman üstüne de beyaz tişört giydi. Hemen elini yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı. Daha sonra aynanın karşısına geçti ve yıkılmış bedenine baktı...

Daha yarım saat vardı Minho'nun gelmesine. Mutfağa gitti ve yaşamına son verecek o ilaçlara baktı. İçi acıdı ama yapmalıydı. Onları içti. Minho'ya iyi gözükmek için buzluktan buz çıkarttı ve gözlerine koydu.

O an aklına arkadaşları ile geçirdiği güzel anılar geldi. Seungmin'in doğum gününde yaşadıkları olay, Minho'nun Hyunjin'in ağzına peçete sokması, birbirleri ile şakalaşmaları, Jeongin'in çığlığına güldükleri zamanlar, Chan ve Changbin'in kasiyere rezil oluşu, ilk tanıştıklarında ne kadar kavga etseler de şimdi çok yakın olduğu Hyunjin'i, Minho'nun sürekli yanaklarını sıkması ve en önemlisi onların yanında kendini değiştirmediği zamanları hatırladı.

Daha sonra aklıma babadı geldi. Onu düşmanını dövercesine dövmesini annesinin ölümü...

Bunlar aklına geldikçe daha çok ölme isteği uyandı içinde. Ne yaparsa yapsın artık geri dönüş yoktu...

_________

Evden çıkış vakti gelmişti. Odasından telefonunu aldı ve ayakkabılarını giydi.

"Hey Jisung!"

"Aaaa Yuna."

Karşı komşusu Yuna ile duraksadı. Hemen merdivenin ucunda duruyordu.

"Nasılsın?"

"Ben iyiyim ama sen iyi gözükmüyorsun Hanji. İyi misin?"

"İyiyim. Sadece başım fazlasıyla dönüyor."

Başı dönmeye, midesi bulanmaya başlamıştı bile.

"Ah anladım, geçmiş olsum. Sen nereye gidiyorsun?"

"Arkadaşım ile buluşacağım."

"Hey yoksa Minho mu!"

Yuna ve Jisung yakın arkadaşlardı ve tabii ki bu durumdan onun da haberi vardı.

"Evet. Çok h-"

Cümlesini tamamlayamadan ayaklarındaki gücü kayıp etti ve merdivene düştü.

"J-jisung!"

Yuna koşarak Jisung'un yanına gitti.

"K-kafan kanıyor. Anne ambulansı ara!"

Jisung'un gözü kararmaya başlamıştı. Gördüğü tek şey merdivendeki kanlar ve binadakilerin yanına koşmasıydı.

_____________
selamm
bolum kisa oldu biliyorum ama onu yazacak seyde degilim su an ilham perilerim sifir
buyuk bir manifest yapiyoruz ve ilham perilerimin gelmesini sagliyoruz
bu arada yazim yanlisi varsa takmayin kontrol etmedim
tutmasi dilegiyle bu bolumu saliyorum oy vermeyi unutmayinnn
iyi okumalarr

Oyun/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin