10.bölüm

495 24 16
                                    

"Buraya ilk geldiğimde keşfetmiştim. Bence çok güzel bir yer. Ne düşünüyorsun?"
Kahvesini yudumladıktan sonra merakla yüzümü inceledi. Sandalyeme yaslanarak gözümü ovuşturdum ve esnedim.
"Daha yakın bir yere gidebilirdik."
Yanımızda duran küçük gölete baktım. İçinde birkaç küçük balık ve kurbağa vardı. Masa kurulduktan sonra doğruldum. Biraz sohbet ettik. Fazla konuşmadım. Genelde Zeynep konudan konuya atladı. Bir anda çığlık attığında sıçradım.
"Ne oldu?"
"Örümcek."
Masanın köşesindeki küçük örümceğe baktım.
"Bundan mı korkuyorsun?"
Örtüyü silkelediğimde örümcek aşağıya uçtu.
"Evet. Böcek hiç sevmem. Keşke hiç olmasalar."

Boğazımı temizledim.
"Akşın'ın dosyasını bana ver."
Çatal bıçağını oynatmayı bırakarak kafasını kaldırdı.
"Zaten dosyalara erişim iznin yok mu?"
"Hastam olarak almak istiyorum. Onu söylemek istedim."
"Klinikte konuşuruz Barlascım. Şimdi kahvaltımızı bölmeyelim."
Saçlarını düzeltirken gülümsedi. Birkaç bir şey atıştırdıktan sonra sigaramı yaktım. Garsondan kül tablası istedikten sonra doğruldu.
"Yemeye devam etmeyecek misin?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Sabah pek iştahım olmuyor."
Kaşlarını kaldırdı. Hafifçe gülümsedi.
"Oh, anladım. O zaman... Akşam yemeği?"
"Ne zaman için diyorsun?"
Tırnaklarını inceledikten sonra parmağını masaya koyup kıkırdadı.
"Bu akşam."
Derin bir nefes aldım.
"Bu akşam işim var."
"Yarın akşam?"
"Bilmiyorum. Söz veremem."
Dudaklarını büktü.
"Ama çok güzel bir mekan biliyorum."
Saçlarımı karıştırdıktan sonra telefonumdan saate baktım.
"Bence sana bu saç çok yakışıyor."
Omuz silktim.
"Çok önemsemiyorum. İlk bulduğum vakitte kestireceğim."
"Neden öyle diyorsun? Bu hali gayet sağlıklı duruyor."
Saçıma uzandı. Saçlarımın uçlarını okşadı.
"Fazlasıyla yumuşakta..."
"Teşekkürler."
Sessizce yemeği bitirmesini bekledim. O kadar yavaş yiyordu ki yaşlanmıştım resmen.

"Kalkalım mı?"
Ağzını peçeteye silerken kafasını salladı. Çantasına uzandı.
"Evet. Kalkalım."
Ben kasaya ilerlerken o da çıkışa ilerledi. Arkasından bakarken kaşlarımı kaldırdım. Cüzdanımdan kartımı çıkartırken kasanın önündeki tabağın üzerinde pembe şekerler gördüm. Hesabı ödedikten sonra birkaç şekeri cebime koydum.
Kutay'ın Akşın'a verdiği şekerlere benziyordu.

Ruh Tedavisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin