3

79 20 42
                                    

Hepimiz bir şekilde odalara geçtiğimizde ben hala içeride oturuyordum. Televizyon dev ekran olduğu için dizi izlemenin güzel olacağını düşündüm ve yerimden kalkarak mutfağa doğru yürüdüm. Mutfağa giderken salonun ışığının açık olduğunu gördüm ve Changbin hyungun lavoboya gittiğini düşünerek mutfağa doğru gitmeye devam etmiştim.

Benim düzen takıntım olduğu için mutfağımız savaş alanı gibidir her zaman düzenlidir, fakat ben hiçbir zaman hiçbir şeyi bulamam. Patlamış mısır yapacaktım ama mısırı bulamadığım için oflayıp yukarıya Felix'in yanına çıkmıştım. Felix hyungun odası bi üst kat olduğu için asansöre gerek duymadım ve merdivenlerden sessiz çıkmaya özen göstererek yavaşça çıkmıştım.

Felix hyung her zaman çok geç saatlerde uyuduğu için odasına çok sessiz girerken kapıyı yanlılıkla yerinde çıkarmıştım. Felix hyung uyanık olduğu için kapı da beni görünce sevinmişti. Yine bir şeyleri bulamadığım için yanına geldiğimi hissederek gülerek yanıma geldi.

"Yine neyi bulamadın bakalım minik tilki"

"Hyung ya, o kadar dedim size mutfağı bu kadar düzenli tutmayın hiçbir şey bulunmuyor"

"Yaa, ben mutfağı toplamayı unuttum. Haklısın aslında, savaş alanı gibiydi en son ne arasan bulunmaz."

"Teşekkürler hyung"

Felix hyung ile minik tartışmamızın ardından kendimizi mutfakta bulmuştuk.

"Ne istiyorsun şimdi?"

"Mısır"

Felix hyung hemen mutfağa göz ucuyla bakıp köşede duran büyük dolabı açtı ve bir kutu mısır çıkarmıştı. Ben yerimde oflarken Felix hyung benim bu halime gülmüştü. Birden mutfağa kalın sesli biri girdi arkamı dönüp baktığımda ise Hyunjin olduğunu gördüm.

"Ne bu ses ya bi uyutmadınız"

Ben cevap vermekle hiç uğraşmayıp Felix hyungun elinden mısırı aldım. Tezgahın altından bir tencere çıkarıp hemen yağla beraber ocağın üstüne koydum. Ben bunlarla uğraşırken Hyunjin, Felix hyunla konuşuyordu.

"Mısır yer misin Hyunjin?"

Felix hyung tam bir mısır aşığı olduğu için ona sormadım bile, ben mısırları yaparken onlar masada oturup derin bir sohbete girmişlerdi. Kalçamı mermere yaslayıp kollarımı da bağlayıp onlara doğru döndüm ve onları dinliyordum. Felix hyung Hyunjin'e çok anlamlı bakıyordu tıpkı seviyor gibi, ama bana Changbin hyung dan hoşlandığını söylemişti. Felix hyung Changbin hyunga hiç böyle bakmadı.

Felix hyung bana hiçbir zaman yalan söylemezdi Changbin' i seviyorum dediyse seviyordur banane. Mısırlar olmaya başladığında tatlı tilkili kapları çıkarıp hepsine eşit miktarda mısır koydum. Kapları da alıp onların arasına katıldım.

Hyunjin'in direk odak noktağı ben olmuştum, bu sefer benimle konuşmaya çalışıyordu ama ben kısa cevaplar vermekten asla vazgeçmeyeceğim gibi duruyordu. Felix hyung ise hem mısırlarını yerken hem de bizi dinliyordu.

"Ben bi lavaboya gideyim siz konuşmaya devam edin hyung"

Onları biraz izlemem için böyle bir yalan uydurup hızlıca salona doğru geçip duvarın arkasından onları dinlemeye başladım.

"Jeongin iyi çocuğa benziyor, çok tatlı"

Hyunjin'in ağızından böyle bir cümle çıktığı için çok şaşırmıştım.

"Evet Jeongin iyidir"

Felix hyungun sesi biraz bozulmuş gibi çıkıyordu ama hiçbir şeyi çaktırmıyordu ama ben anlamıştım. Ben onları dinlerken yavaş bir şekilde arkamdan Minho hyung gelip beni korkutmaya çalıştı ama kulaklarım hassas olduğu için hemen müdahale edip ağızını kapattım ve kulağına fısıldadım.

Devil Fire Hyunlix Or Hyunin? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin