Helloo yine ben arkadaslarCalisiyorjm normalde yemek molamdan atiyorum bolumu
Eh begenin bi zahmet ya nolur
Iyi okumalaaarrrr
.....................
Falcının kapısında durmuş bekliyordum. Buradan içeri girebilirmişim gibi hissetmiyordum. En azından tek başıma yapamazdım. Tekrar tüm gücüm çekilecekmiş gibi geliyordu. En sonunda Bogum'u aramak gelmişti aklıma. Telefonumu aceleyle cebimden çıkarmış ve rehbere girmiştim.
Aradığım isim yoktu. Numarasını ezbere bildiğim için şükrettim. Bildiğim sayıları tuşladığım zaman numaranın Park Bogum olarak kayıtlı olduğunu gördüm. İyide ben bu kadar resmi kaydetmemiştim ki.
Zaman kaybetmeden aramak istedim ama bir şeyler engel oluyordu sanki bana. Kafamın içinde fısıltılar dolaşıyordu ve yapmamam gerektiğini söylüyordu. Dinlemek istemedim ve yazdığım numarayı aradım. Birkaç çalışta açılmıştı.
"Bogum! Neden beni burada tek başıma bırakıp gittin? Ölüyorum sanki amına koyayım ya hiç iyi değilim."
"Taehyung? Ben mi seni tek başına bırakmışım? İyide biz seninle bir yere gitmedik ki. Pek konuşmayız hatta bilmiyorsun sanki. Ama eğer çok kötüysen gelip bir hastaneye götürebilirim seni."
"Pek konuşmaz mıyız? Oğlum en yakın arkadaşın değil miyim ben senin? Ne demek pek konuşmayız? Her gün beraber değil miyiz lan?"
"Sen gerçekten iyi değilsin sanırım. Eğer bana konum atarsan yanına gelebilirim. Sesin de pek iyi gelmiyor zaten. Ne olursa olsun tek bırakmak istemem seni."
"Yok hayır teşekkürler. İyiyim ben. Kusura bakma rahatsız ettim seni de. Kapatayım artık." Cevabını beklememiş ve yüzüne kapatmıştım. Neler oluyordu anlamıyordum. En yakın arkadaşım bana çok mesafeliydi.
"Sana yapma demiştim. Beni dinlemeliydin küçük. Eğer biraz daha beklersen yanına geleceğim. Ama içeri girmen gerekiyor."
Beklemekten başka yapabilecek bir şeyim yoktu. İstemeye istemeye kapıya doğru adımlamış ve içeri girmiştim. Neyse ki bu sefer bir şey olmamıştı.
"Odaya girer misin lütfen? Birazdan orada olacağım. Beni orada beklemeni istiyorum."
Sürekli bu sesi duymak gerçekten çok korkunçtu. Ama sakin kalmam gerektiğini düşündüğüm için korktuğumu belli edip büyük tepkiler vermiyordum. Kafamdaki sesin dediği gibi odaya girmiş ve orada beklemeye başlamıştım. Çok sıcaktı. Fazlasıyla bunalıyordum. Elimle kendime hava yapmaya başladığım sırada bir kapı gıcırtısı duydum. Ama benim girdiğim kapı kapalıydı. Başka bir kapı olmalıydı burada.
"Kim Taehyung. Merhaba küçük. Seni burada görmek çok güzel." Bir anda duyduğum sesle ürpermiştim. Tamam kapı gıcırtısı olabilirdi ama birinin konuşmasını beklemiyordum. Hızlıca arkamı döndüğüm zaman benim yaşlarımda duran bir çocuk vardı karşımda.
"Sen kimsin? Benim adımı nereden biliyorsun? Kafamın içinden konuşmayı nasıl başardın öyle? Benim burada ne işim var? Neden benimle konuşmak istedin ki?"
"Tanrı aşkına biraz nefes alır mısın? Sakin ol cevaplayacağım hepsini. Ne meraklı bir şey çıktın öyle ya." Hiç soluksuz sıraladığım sorularımı konuşarak bölmüştü. Tamam biraz fazla sormuş olabilirdim ama hakkımdı sonuçta bunları merak etmek.
"Öncelikle ben Jeon Jungkook. Sen bana kısaca sevgilim diyebilirsin." Normal biri olmadığını anlamıştım ama bu da neyin nesiydi böyle? Çok garip bir insandı gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil? umm maybe /Taekook
Fanfiction"Arkadaşının zoruyla gittiği falcıda bir anda her şey değişmişti onun için." ~Texting Yan shipler Namjin Yoonmin