Yağmur damlaları sesli bir şekilde toprağa çarpıyor, ardından dakikada beş yüzden fazla kez bu işlem tekrarlanıyordu.
Bunu duyabilip sayabiliyordum, çünkü şu an o kadar sessizdi ki.
Jongin konuşmak istiyor ama yanakları kızaran bana bir bakış atıp susuyordu. Ardından ileri bakıp düşüncelere dalıyor ve yeniden gaza gelip derin bir nefes alarak bana ağzına geleni saydırmak için ağzını açıyordu. Sonra ise açık ağzını kapatıp susuyordu.
Ciddiyim, bunu deminden beri fazlaca kez yapmıştı.
Onun yerine ben bıkmıştım fakat kendisi bu hareketi yapmaktan usanmamıştım.
Derin bir nefes alarak gözlerimi çamurlanmış spor ayakkabılarıma diktim.
"Jongin, konuş art-"
Üç dört kelimelik cümlemi bile tamamlamama izin vermeyerek konuşmaya başladığında gözlerimi belerttim.
"Lanet olsun sana Baekhyun! Ben seni alfalardan uzak tutmaya çalışırken seni bir alfayla neredeyse öpüşmek üzereyken buluyorum! Bu ne biçim iş be?! O sikik kokunu kimseye yaymaman için o ilaç şart mı?! Alacağım o zaman, bir kaç gün evden çıkma. Başına bela almanı istemiyorum."
Hızla yürümeye başladığında bu sefer adımlarımı yavaşlattım ve açık ağzım ile ona şaşkınca baktım.
Hah! Tüm suç benim miydi yani?
Bir kere tüm suç o adamdaydı.
O etkileyici bakışlarında ve dokunuşlarındaydı.
Siktir! Bunu itiraf etmekten çok utanıyordum ama o adamdan etkilendiğimi asla inkar edemezdim.
Islanacak kadar hemde.
Pantolonumun üzerinde ki kabarıklığın acısı hala geçmemişti ve yolun ortasında kendime dokunamayacağım için eve kadar beklemem gerekmişti.
Tanrı beni o adamın afrodizyak etkisinde olan bedeninin her hücresinin gazabından korusun.
Amen.
"Yah, benim ne suçum var şimdi? Sana diyorum, kızgınlık dönemindeyim yahu! Hassasım ben!"
Yolun ortasında bağırdığımda Jongin beni takmamış, üstüne üstlük resmen poposunu kıvırtarak yürümüştü.
Oflayarak peşinden gittiğimde ne ara gelmiş olduğumuzu anlamadığım küçük apartmanımızın giriş kapısını açmıştı.
Kapıyı açtıktan sonra benim için tutmadan gitmişti.
Genelde kapıyı benim geçebilmem için tutardı. Nadiren kibar olduğu zamanlardı.
Şu an tutmamıştı ve burnum kapıya çarpmıştı.
Acıyla inlerken elimde burnumun hayatta olup olmadığını yoklamıştım.
Apartmanda ki pis koku hâlâ burnuma kadar gelebiliyorsa, burnum yaşıyor demektir.
Anahtarı cebinden çıkardıktan sonra kapıyı açmaya yönelmişti.
Ben ise, onu sessizce izlemiştim.
Onunla konuşmaya tırsıyordum çünkü sinirlendiğinde resmen bir canavar oluyordu.
Kapıyı açtıktan sonra anahtarı çekmiş ve kısa koridorda ilerlerken anahtarlığı koltuğa fırlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Alpha's Heart/chanbaek
FanfictionBaekhyun'a dokunan Chanyeol ve onun dokunuşlarına hemen tav olan Baekhyun.