22.bölüm

270 27 1
                                    

"Chanyeol ile sevgiliyiz."

Şu an salondaydık, açıkçası burası kimin evi bilmiyordum. Hepsi orada dikilmiş bizi seyrediyordu. Jongin ve Kyungsoo bunun geleceğinden haberdarmış gibi sakindi. Minseok ve Sehun sadece çığlık atabilmişti. Sehun'un çığlığı tamamen dehşet ve ağlama krizinin geleceğini belirten bir çığlıktı. Onun gözüne soka soka ellerimizi kaldırdığımızda gözleri hafiften dolmuştu. Umrumda değildi, Oh Sehun fazla drama prensesi gibi davranıyordu. Tavırları da bir prenses ile birebirdi. Yüzüne yumruk atmak istiyordum çünkü gözü uzun zamandan beri Chanyeol'daydı. Tanrım, Oh Sehun ömrümde gördüğüm tek prenses tavırlı sürtük olabilirdi.

"Defalarca seviştikten sonra sevgili olmanızın bir anlamı yoktu bence ama neyse."

Kyungsoo Jongin'in kafasına bir tane patlattığında ona minnetle bakmıştım. Chanyeol'un sıcak ellerini o beyinsize vurmak için bırakmak istememiştim çünkü.

"Manitan olmadığı için kudurma."

Minseok ona tısladı. Ama asıl ironi olan şuydu ki, kendisi de hâlâ saptı. Kendisi de fark etmiş olmalı ki, bir anda sustu ve gerçekler yüzüne çarpmış gibi suratını gerdi, ardından Jongdae'ye meymenetsiz bakışlar attı. Bekâr bir adam olduğu için onu suçluyor olmalıydı. Her neyse, bunu es geçsek iyi olur sanırım.

Chanyeol o tekliften sonra, seviştiğimiz gece hani, seviştiğimizi belirtmeyi seviyorum, kendisinde kalmamı istemişti. Beni sürekli görmek istiyordu ve döküntü bir apartmanda bunu yapmak istemiyor gibiydi. Chanyeol ve lüks dairesi bir yana, Jongin'i o yaşlı genç yiyicilerle tek bırakmak istemiyordum. Salak bir betada olsa, o benim tek ailemdi ve onu bırakmak istemiyordum. Çünkü o beni bırakmazdı. Biliyorum. Ona cevap veremedim, uyuyormuş numarası yaptım. Hevesli olduğum şeyleri reddetmekten nefret ederdim ama Jongin benim için çok önemliydi. O ve makarnaları. Önümde arjantin soslu bir dana bonfile ve Jongin'in bozma spagettisi olsa hiç düşünmeden onun makarnasını seçerdim.

"Herneyse. Tebrik ederim çocuklar."

Luhan onlara garip bir şekilde baktıktan sonra ağırbaşlılığını koruyarak bizi tebrik etti. Sehun her an ağlayacakmış gibi görünüyordu.

"Umarım düğününüzde bomba patlar!"

Nedense buna Chanyeol ile gülesimiz gelmişti. Aslında gülünçtü, Sehun gerçekten fazla, çok fazla, aşırı bir ergendi ve onunla uğraşamazdım.

"Nikah şahidiniz ben olacağım."

Jongin bir anda sanki haftaya Chanyeol ile evleniyormuşuz gibi bunu ortaya attı.

Ona, gerçekten mi? Der gibi baktım ve o bana, evet, gerçekten der gibi baktı.

"Eğer baekhyun çiçek atarsa ben kapacağım, belki kısmetim açılır." Minseok bunu, Jongdae'ye baka baka söylemiş ardından burun kıvırmıştı. Jongdae biraz utanmışa benziyordu.

"Neden Chanyeol değilde o atıyor. Omega diye mi? Chanyeol çiçek atacak, ben onun atmasını istiyorum."

Sanki gerçekten haftaya evleniyormuşuz gibi bunun muhabbetini yapıyorlardı...

Ulan, yoksa evleniyor muyduk? Yorgunluktan falan kelimeleri mi yanlış anlamıştım yoksa?

"Evlilik yok." deyip onları susturdu Chanyeol. Ardından beni biraz daha yakınına çekip elimi daha da sıkı tuttu.

"Yani, şu anlık."

Birazdan kalp krizinden dolayı can verebilirdim. Şu anlık demekle ileri zamanda böyle bir ihtimal olabileceğini mi ima etmişti yani?

The Alpha's Heart/chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin