07

129 17 23
                                    

Sana kızgın değilim. Sana kızmayacak kadar seni tanıyorum. Sonra seni seviyorum. Neden sevdiğimi bilmeden seviyorum. Bu sevgiyi gittiğim her yere götüreceğim.

*******

İnsan aynada ki görünüşüne baktığı zaman kendisi hakkında çok fazla şey söyleyebiliyordu. Bu kıyafet beni kilolu gösterdi, bu elbise benim için fazla kısa, makyajım berbat oldu. Aynalar bizim aslında kendimizi kim olarak görmek istediğimizi bize yansıtıyordu. Fakat Jungkook boy aynasında ki görünüşüne bakarken kendisini nasıl görmek istediğini bilemedi. Hayatı boyunca o kadar korkunç olayla yan yana gelmişti ki kafasına en son taktığı şey görünüşüydü. Bir erkek, bir erkekle dışarıya çıkarken ne giymeliydi, saçlarını ne yaparsa daha hoş görünürdü, üstünde ki tişört çok mu basitti?

Her ergenin bildiği bütün bu sorular ona bir anlam ifade etmekten çok uzaktı. Çünkü asla böyle şeyleri düşünecek zamanı olmamıştı.

Yatağın üstüne bıraktığı beyaz tişörtü alarak, çıplak bedenine geçirdi. Altında geçen hafta Yoongi'nin dolabından aşırdığı buz mavisi bir kot vardı. Kore'nin en zengin adamıyla buluşmak için en iyi kombin değildi. Ama dolabına baktığında daha iyi bir seçenek görmediği için bu basit görünüşte kalmak ona daha iyi geldi.

Aynanın önünde yan dönerek nasıl göründüğünü iyice inceledi. Neden sevmediği bir adam için bu kadar uğraştığını kendisi de bilmiyordu. Yalnızca içinden gelen bu güzel gözükme istediğine boyun eğerek kendini biraz şımarıyordu.

"Zengin bir herifi kafaladın diye seninle gurur mu duymalıyım, yoksa beni benzeten herifle takıldığın için canını okumalı mıyım?" Yoongi kapıyı çalma gereği dâhi duymadan kutu gibi olan odaya daldığında yüzünde alaycı bir ifade vardı. Yeni yeni iyileşmeye başlayan morlukları ve  ifadesiyle sirkten az önce çıkmış gibi gözüküyordu. Yerde ki kıyafetleri tekmelerek tek kişilik yatağa oturdu. Jungkook ne giyeceğine karar verirken etrafı bir miktar dağıtmış olduğunu o zaman fark etti. "Karar veremiyorum. Bence ikinci seçenek daha baskın gibi."

"Zengin bir herifi kafalamadım. Sadece öylesine dışarı çıkıyoruz."

"Dışarda ki Mercedes öyle söylemiyor ama?" Yoongi kollarını göğsünde sıkıca birleştirerek, tek kaşını anlına doğru kıvırdı. Yaramazlık yapmadığı zamanlarda, günün en sevdiği saatleri en yakın arkadaşıyla uğraşmak oluyordu. Eline geçen hiçbir fırsatı kaçırmadı. Şu an olduğu gibi.

"Mercedes mi?" Jungkook görünüşünü incelemeyi bırakıp hemen yatağının sol tarafında kalan küçük pencereye doğru adımladı. Birkaç kere yerde ki kıyafetlerine takılıp düşme tehlikesi geçirse de pencereye ulaşması birkaç saniyeden daha az zamanını aldı. Gerçekten oradaydı. Gıcır gıcır parlayan siyah Mercedes, eski evinin önünde ki toprak yolda park edilmiş bir vaziyetteydi. O kadar iyi gözüküyordu ki sanki yapboz parçasında yanlış yere yerleştirilmiş bir puzzle parçasıydı. Evi kesinlikle bu manzaraya uymuyordu.
Sertçe yutkundu. Yoongi ona evinin adresini yanlış verdiğini söylemişti. Bu adam nasıl oldu da nerede yaşadığını biliyordu?

"Hani evimin adresini yanlış vermiştin, bu nasıl buldu burayı?"

Yoongi dünyanın en basit mevzusu buymuş gibi omuz silkti. Arkadaşına para her kapıyı açıyor işte konuşması yapmak için fazlasıyla yorgun hissediyordu. Zaten oda da iki kişi de adamın parasıyla her haltı yapabileceğinin oldukça farkındaydı.

Jungkook derin bir nefes alarak birkaç adım geriye doğru çekildi. Pencereden uzaklaşmasına rağmen hâlâ çok stresli hissediyordu. Adamın evini soyarken bile bu kadar strese girdiğini hatırlamıyordu. Resmen götünü satsa alamayacağı o arabaya binecek, sonra da Taehyung ile bir yerlere gidecekti. Geçmişte bir sürü saçma sapan rüya görmüştü fakat hiçbiri bu kadar gerçek üstü gelmemişti gözüne.

Berceste/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin