Canımın içi, sana yüzümü bir ömür dönmesem ne farkeder, her gece dizlerimi karnıma çektiren gönül ağrısı sen değil misin?
**** ****
1 ay önce
Sahnedeki adam bir bacağını kaldırarak, dolgun bacaklarını önünde ki demir direğe doğru sardı. Bacakları sıkıca direği sararken, eğdiği kalçaları, altında ki ufacık iç çamaşırının altından ağız sulandırıcı bir şekilde kasılıyordu. Adam bunun farkında olarak kalçalarını biraz daha eğdi. Direkten yavaşça kayarken bacaklarını da aralayarak sertleşmiş erkekliği kumaş üstünden gün yüzüne çıkarıyordu.
Kim Taehyung parmaklarının arasına sardığı viski bardağını dudaklarına doğru götürerek büyükçe bir yudum aldı. Alır almaz viski zehirli bir hastalık gibi boğazını yaktı. Ama tepki veremeyecek kadar kafası iyiydi. Ya da belki de çoktan bu tada alışmış sayılırdı. Oturduğu kırmızı deri koltukta geriye doğru yaslandı. Karışısında ki manzara şu an burada bulunan bütün konukların ilgisini çekse de, Taehyung'un alt bölgesi bu duruma karşı hiçbir tepki göstermedi.
Derin bir nefes aldı. Elinde ki bardaktan bir yudum daha içtiğinde aldığı nefesi yarısında kesti. Bu geceyi ayık geçirdiği her an verimsiz bir günden farksızdı onun için.
"Pas." Baekhyun elinde kalan son iki kağıdını masanın ortasına bıraktı. Yenilginin getirdiği öfke yüzünden anlında derin bir v çizgisi oluşsa da bu ifadesi onu son derece sevimli gösteriyordu. 10 milyon won onun için çok bir para değildi, onun canını sıkan asıl şey karışısında sırıtan adamın ifadesiydi.
Jin ortaya koyulan bütün jetonları kendi önüne doğru çekerken gülüşü dudaklarında asılı kaldı. Karışısında ki adamın öfkeden kudurduğunu bilmek kazandığı parayı çok daha değerli kılıyordu.
"Sana söylemiştim." Diye mırıldandı. Sesi ortamda duyulan loş müziğe kıyasla oldukça neşeli çıkıyordu."Ben asla kaybetmem."
"Orospu çocuğu."
Taehyung karışısında ki atışmayı tek kaşını kaldırmış bir şekilde izledi. Normalde olsa bu konuşmanın gidişatı onu da güldürürdü. Lakin normal bir günde değillerdi. En azından Taehyung böyle düşünüyordu.
Önünde ki masanın üstünden sigara paketini ve çakmağını alıp ayağa kalktı. Pencerenin önüne doğru adımlamaya başladığı vakit ikili tartışmasını kesip çoktan ona dönmüşlerdi.Jin de hemen onun arkasından ayaklandı. Fakat Baekhyun hızlı davranarak Jin'n kolunu sıkıca kavradı. İkisi de Taehyungun canını sıkan şeyi çok iyi biliyor, fakat bu konu hakkında ona teselli verecek herhangi bir cümle bulamıyorlardı. Konuşmayacaklarsa en azından onu kendisi baş başa bırakmaları daha iyiydi. Bu Baekhyun'un yıllar önce kararlaştırdığı bir karardı. Jin yerine oturdu. Gözleri hâlâ Taehyung'un olduğu yerde sabitliyken, Baekhyun kağıtlara tekrar uzanmıştı.
Taehyung ikisinin arasında ki kararsızlıktan habersiz sigarasını dudaklarının arasına yerleştirip derin bir nefes aldı. Aldığı soluk, ona temiz havadan daha iyi geliyordu. En azından ölüme biraz daha yaklaştığını bilerek huzur buluyordu. Sigarasından tekrar bir nefes çekerek, pencereden dışarıyı izledi. İnsanlar işten çıkmış evlerine gidiyor, kafede oturuyor, gülerek birbirlerine bir şey anlatıyordu. Hayat dışarda devam ediyordu. Birileri ölüyor, birileri doğuyordu. Taehyung da böyle olmasını diledi. Onun için donmuş hayat, tekrar devam etseydi dışarda ki mutlu insanlardan ne farkı olurdu?
"Gördüğüm en mutsuz damat. İnsan bekarlığa veda partisinde bu kadar kederli olur mu?"
Duyduğu ses ile başını sağ tarafına doğru çevirdi. Gevşekçe yanda ki duvara yaslanmış Jongini gördüğü vakit tepki vermeden sigarasını iki parmağı ile kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste/Taekook
FanficJungkook, Kim Taehyung'un ölen sevgilisine çok benziyordu. * Bir senin gözler beni anlar; elimde değil. Görür görmez deliren ihtiyaçlar; elimde değil. Düşerken son bir kez yalana; benimsin benim, Yalansan yalanı severim; elimde değil.