0.5

32 12 5
                                    


Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın, sizi seviyorum iyi okumalar ♥️♥️

Kar yağıyordu.

Çok güzel bembeyaz bir örtü ormanı kaplamıştı. Üşüyor olmama rağmen dışarda oturup karları izlemekten kendimi alıkoyamıyordum. Jaeho içerde yazma çalışması yapıyordu. Hava neredeyse kararmıştı. Elimde sıcak ve şekerli süt dolu bir bardakla kapının önünde oturuyordum.

Geçtiğimiz 1 ayda Minho sürekli şehirden bize lazım olabilecek şeyler getirip geceleri kapıya bırakmıştı. Gerek yiyecek olsun gerek eşya. Sonra beni uykunun tutmadığı bir gece bahçeye çıkıp kasımpatıları sulamaya başlamıştım. O gün yine bir şeyler getirmişti ve zar zor durdurup buna gerek olmadığını kendini bizim için yormaması gerektiğini söylemiştim.

Sohbet ederken bulmuştuk kendimizi. Ayın yüzümüzü aydınlattığı kadarıyla gözlerimize bakarken. O gece fark etmiştim, sert duruşuna rağmen yumuşak bakışları vardı. Gözleri gökyüzündeki yıldızları çalmışcasına parlıyordu.

Sonra neredeyse her gece gelmeye başladı. Bende onu beklediğimi bilemeden oturmaya başlamıştım. Geceyi onunla konuşmadan bitirmezsem uyuyamıyordum. Fakat yaklaşık 1 hafta önce işi olduğunu bir süre gelemeyeceğini ve dikkatli olmamızı söyleyerek gitmişti.

Geceleri pencereden acaba bugün gelecek mi diye dışarıyı izlemekten kendimi alamıyordum. O gelmemişti ama 2 gün önce Hyunjin adında bir arkadaşı onun gönderdiğini söyleyerek sabah saatlerinde evimizi ziyaret etmişti.

Jaeho'yla çok iyi anlaşmışlardı ve bir sonraki gelişinde ona şehirdeki pazardan araba getireceğine dair söz vermişti. Gitmeden önce ihtiyacımız olan bir şey olup olmadığını sormuştu.

Olmadığını gayet güzel bir şekilde geçirdiğimizi söylemiştim. Sonra dayanamayıp Minho'yu sormuştum.

"Acaba.. Minho iyi mi? Ne zaman dönecek?"

Derin bir nefes alıp gözlerini kaçırmıştı.

"Sadece biraz daha sabretmemiz lazım. Bende görmüyorum onu, bana mektup bırakıyor. İyi olduğunu düşünmekten başka bir şey yapamıyorum."

Kafamı sallayıp onu göndermiştim. Sonraki iki günde günlerimiz aynıydı. Bugün soğuk kendini kırmış ve karların yeryüzüne düşmesine izin vermişti. Daha fazla oturursak hasta olacağım için oyalanmayıp içeri girdim.

Masada oturmuş kalemle deftere bir şeyler yazan kardeşimin yanına gittim.

"Abi, nasıl olmuş bak, yazabiliyor muyum?"

Elimle saçlarını karıştırıp kafamı salladım.

"Çok güzel yazıyorsun." Gülümseyip kalemi mürekkebe batırıp tekrar kağıda dönmüştü.

Koltuğun üstünde yarım bıraktığım atkıyı elime alıp örmeye başladım. Bugünlerde yaptığım şeyler rutindi. Evde su biterse su almaya gidiyordum, yemek yapıyordum, örgü örüyor ve günü kağıda geçirip uyuyordum.

Saat ilerledikçe Jaeho uykusu geldiğini söyleyip uyumaya gitmişti. Bende aklımı rahatlatmak için kağıda bir şeyler yazdıktan sonra uyumaya geçecektim ki bahçeden gelen sesle perdeyi aralayıp dışarı bakmıştım.

Birinin yalpayarak kapıya yaklaştığınızda görünce elimde olmadan korkmuş ve kalp atışlarımın yükselmesine neden olmuştum. Dikkatli bakıp kim olduğunu anlayınca kapıya koşup dışarı çıktım.

Karşımda kılıcı tuttuğu kolundan kan damlayarak yürüyen ve karnını tutan bir adet Minho'yu görünce affallamış ve ne yapacağımı bilememiştim. Ağır yaralanmış gibi duruyordu ve kesinlikle yardıma ihtiyacı vardı.

krizantem •minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin