Albus Dumbledore, James Potter, Remus Lupin ve Sirius Black'i de yanına alarak Pevensie evine cisimlendi.
"Buraya neden geldik profesör?" Diye sordu Sirius. O sırada James mide bulantısıyla savaşıyordu. Mide bulantısı geçtiği anda eve baktı.
"Bay ve bayan Pevensie öldürüldü," dedi Dumbledore. "Voldemort'un müridleri tarafından," diye bitirdi cümlesini.
Voldemort Aurelia'yı ararken, Bay Pevensie'den şüphelenmişti. Ona ne kadar işkence çektirseler de Bay Pevensie kızının nerede olduğunu ve nereye saklandığını bilmediğini söylemiş ve bunun arkasında durmuştu. Onlar ise Bay Pevensie'ye inanmayıp, hem karısını hem de kendisini öldürmüşlerdi.
Sirius ve James'in gözü bir aile fotoğrafında takılı kalmıştı. Fotoğrafta bay ve bayan Pevensie yan yana durmuştu, Aurelia Pevensie ise onların ortasında durmuş gülümsüyordu.
Remus kızı gördüğü an içi titredi ve tüyleri diken diken oldu, bir üşüme yaşadı. Sirius pek birşey hissedemedi, ondan nefret ediyordu. James ise karışık duygular içindeydi.
Evin ikinci katına çıktılar fakat birşey bulamayınca -Pevensie büyüklerinin cesetleri dışında- Çatlak Kazana cisimlendiler.
Çatlak Kazan her zamanki gibi normal değildi. Dün Voldemort buraya saldırmıştı, nasıl normal olabilirdi ki?
Dumbledore Tom'a yaklaştı ve birşeyler söyledi, ardından arkasındaki üç genci de alarak ikinci kata, Tom'un söylediği odaya yöneldiler.
Odanın içine girdiklerinde, normal bir oda olduğunu farkettiler. Remus endişeyle masanın yanına geçti ve çekmeceleri açarak içini karıştırdı, sonunda bir kağıt parçasının arasına dizilmiş mektupları görünce iç çekti.
Kağıt parçasının üzerinde J.P yazıyordu.
Bunları kimse görmeden paltosunun cebine sıkıştırdı ve yeniden aynı çekmeceyi karıştırarak bir kağıt parçası buldu. Bunun üzerindeyse R.L yazıyordu.
Mektubu buradayken okumak istedi fakat Dumbledore ve arkadaşlarının odadan çıktığını farkedince onları takip etti. Sonunda çatı katına ulaştılar.
Kırık kapı Remus Lupinin görüş açısına girince, kalbine yoğun bir ağırlık çöktü. Duraksayan adımlarla kapıdan içeriye girince arkasına dönüp, gülüşen arkadaşlarına "Susun ahmaklar!" Diye bağırdı. James ve Sirius anında susarken, Dumbledore Remus'un önüne geçerek çatı katındaki odaya girdi.
Etraf kırık döküktü, öyle ki buralar tam bir harabeye dönmüştü.
Remus gördüğü şeyle gözleri kocaman açıldı, iri adımlarla onun yanına giderek diz çöktü. Yüzü saçlarıyla örtülmüş bir kız vardı. Kalbi güm güm atarken Remus siyah saç tutamlarını kızın yüzünden çekti, ve gördüğü görüntü kalbindeki acının büyümesine neden oldu.
"Aurelia!" Diye bağırdı ve onun sesini duyan dostları, Dumbledore da dahil, Remus'un yanına geldiler. James ve Sirius'un gözleri kocaman açıldı, Dumbledore ise tepkisizce ölü kızı izledi.
"Aurelia, uyan!" Diye bağırdı Remus kızın yüzüne uyanması için vurarak, artık Remus'un gözlerinden yaşlar geliyordu.
"Aurelia! Ben geldim, bak, ben Remus! Remus Lupin!" Dedi Remus, sesi öyle çıkıyordu ki kim duysa Remus'un hayatta en sevdiği kişiyi kaybettiğini sanırdı.
"Remus, sen hâlâ o kızla mı konuşuyorsun? Bundan neden bizim haberimiz yok! Sana ondan uzak durmanı söyledik fakat sen bizi dinlemedin!" Diye haykırdı Sirius. Remus kızarık gözlerini Sirius'a çevirdi, gözlerinde öfke göründü.
"O kızın kimseye bir kötülüğü olmadı Sirius!"
"Kimseye bir iyiliği de olmadı Remus!"
"Oldu. Sirius, ben Bağıran Barakada kurtadam formumla acı çekerken o geldi, beni oyaladı ve ben normal formuma dönene kadar bekledi, dönerken yaralarımı o sardı! Üstelik kurtadam olduğumu tek bir kişiye bile söylemedi!"
"Remus, çok hayalperestsin. Bir Slytherin neden böyle birşey yapsın ki? Slytherin'ler herşeyi kendi çıkarları için yaparlar!" Diye konuya dahil oldu James. Remus'un gözleri ona döndü.
"Bir de seninle uğraşmayacağım James," dedi ve cebindeki James için olan mektupları çıkararak ona uzattı. "Al bunları, ne olduğunu evinde gidip bunları okurken anlarsın. Şimdi değil, evde oku."
Sesi titriyordu. Sevdiği bir kişiyi kaybetmişti Remus.
Remus yeniden kızın cesedinin bulunduğu yere eğildi, saçlarını okşadı ve eğilerek ilk ve son kez kızın alnından öptü. Buz bağlamış ellerinden tuttu, ısıtmaya çalıştı.
"Remus, kalk artık," dedi Sirius. Remus'un gözyaşları kızın kapalı gözlerinin altına düştü, bakınca öyle bir his yaranıyordu ki sanki Aurelia, Remus'un gözyaşları ile ağlıyordu.
Remus kızın kulağına eğildi ve birşeyler fısıldadı.
Remus ayağa kalktı ve masaya göz gezdirdi. Üzerinde yeniden bir kağıt parçası bulunca bunu eline aldı ve okudu. Mektup, Aurelia'nın James'e olan aşkıyla doluydu ve kız daha ismini bile yazamamışken, öldürülmüştü.
Mektubu okurken Remus'un kalbindeki ağrı daha da çoğaldı, yere çöktü ve sevdiği birşeyi kaybeden çocuk gibi, ağlamaya başladı.
James Remus'a yaklaşınca, Remus elindeki mektubu katlayarak James'e uzattı.
"Bunu en sonda okursun," dedi titreyen, duyulmayacak derecede zayıf olan bir sesle.
Bu sirafa Dumbledore'un sesi duyuldu. "Crucio ve Avada... Çok canice..." Diye mırıldandı.
"Nasıl?" Diye sordu Remus.
"Önce Crucio lanetiyle işkence edilmiş, sonraysa Avada ile öldürülmüş. Voldemort, Aurelia Pevensie'yi kendi elleriyle öldürmüş."
Remus haykırdı, ağlaması şiddetlendi ve gözyaşları yüzünü yıkayacak seviyeye geldi. Sirius ve James onun kollarından tuttular, Remus yere çökünce onlar da çöktüler.
O sırada Remus James'e öyle bir şekilde baktı ki... Bu bakışı anlamak çok zordu.
Remus ayağa kalktı, kızın son mektubunu yazdığı masaya ilerleyerek tüy kalemi eline aldı, bir makas götürerek kızın yanına ilerledi ve onun saçlarından bir tutam keserek kağıda büktü, kalemi de kağıda bükülmüş saç tutamını da cebine sıkıştırdı.
Onun bu hareketine anlam veremeyen arkadaşları gelerek onun koluna girdiler ve orada uzaklaşmak için kapıya yöneldiler.
Remus başını arkaya çevirerek son kez yerde cansız yatan kıza baktı.
Remus son kez ilk Slytherinli arkadaşına baktı.
Remus son kez kurtarıcısına baktı.
Remus son kez o masum gence baktı.
Bağıran Barakada beni kurtardığın günden beri sana aşığım Aurelia'm diye geçirdi içinden, son kez aşık olduğu kişiye bakarak.
***
Merhaba, görüşmeyeli çok oldu, nasılsınız.
Bölüm nasıldı?
Acaba Remus Aurelia'nın kulağına ne fısıldadı?
Sonda biraz şaşırmış olabilirsiniz sanırım... Evet, Remus kısmını kafamdan ekledim çünkü böylece bu hikayede iki kişi sevdiği insanı kaybetmiş, aşk acısı çekmiş olacaktı.
Aurelia hep tek taraflı aşkın acısını çekti, öldü ama sevdiği çocuk asla bu kız tarafından sevildiğini bilemedi.
Remus, sevdiği kız öldü ve o kızın aşkı sadece bir çocuğa aitti, James Potter'a. Remus da tek taraflı aşk acısı çekti, sonda sevdiği kız öldü, onun için geriye sadece bir mektup bırakmıştı.
VE SON OLARAK EXTRA FİNAL 2 YAZARAK MEKTUPLARIN AÇILIMINI YAPACAĞIM.
VE BİRÇOK SORULARIN CEVABINI ORADAN BULACAKSINIZ.
Görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JAMES POTTER'A MEKTUPLAR ✓
FanfictionDevam kitabı "GEÇMİŞE DÖNENLER" profilimde. James Potter'a aşık Slytherin kızı Aurelia, arkadaşının önerisiyle yıllardır içinde tuttuğu hislerini mektuplara döker, fakat bu on beş mektup asla James Potter'a ulaşmaz. -200723 -260723